Ege'm: Okulun arkasındaki parka gel okul çıkışıGelen bildirimle birlikte zil çaldı ve çantamı omzuma taktım. Yavaş yavaş yukarıya doğru yürümeye başladım. İşte oradaydı, yakışıklı suratıyla adeta bir sanat eseriydi.Beni görünce gülümsemeye başladı. Ona doğru adımlamaya başladım. "Minik kuşumu ısıtmak istiyorum, kollarımın arasına girebilir mi acaba?" diye konuşmaya başladı.Anında beline sarıldım ve ferah kokusunu burnuma çektim. Ayrıldığımızda elimden tutarak beni parka götürdü. Eliyle salıncakları işaret etti. "Şimdi oraya otur ve seni sallarken birbirimiz hakkındaki her şeyi söyleyelim. " Çantamı yere attım ve korumanın üstüne oturdum. Beni sallamaya başladığımda ilk gerçeği söylemeye başladım. "Salıncakta çok yukarıya çıktığımda kendimi gökyüzünde bulutlarla yaşayacağımı düşünüyordum küçükken,hala da öyle." Elleriyle bunu duyduğu gibi daha hızlı sallamaya başladı. "İsmim Ege, ama tam ismim Ege Pars DOĞAN. Doğan Holdingin varisi, ama bunu senin dışında kimse bilmiyor." Sallamayı birden durdurdu ve kendimi düşecekmiş gibi hissettiğim için zincirleri sıktım. "Napıyorsun ya!?" Sinirden inip dövesim geldi. Siyah gözlerindeki ışıltıyı görmeyen de ne bileyim. Yani gözlerinin rengine düştüm. Ben öyle ela, mavi, yeşil gözlere değil de daha çok kahverenginin tonlarına ve siyaha düşüyordum çünkü gözlerim mavi. "Seni kaçırıyorum" Ben, bu iki kelime yedi hece on beş harf olan cümleyi duyduğum gibi şok içerisinde "Ne!?" Diye çemkirdim. Omuz silkti, ve cümlesini dudaklarının arasından tekrar etti. "Duydun işte, seni kaçırıyorum." Bunu duyduğum gibi çantamı aldım ve koşmaya başladım. Tabii o da peşimden gelmeye başladı. Koşa koşa kapının önüne geldiğimde zile zilde parmağımı unutmuşçasına basmaya başladım. Abimin en son "KİM ULAN BU GERİZEKALI" diye haykırışında "Abi aç lütfen" diye yalvardığımı ve tam belimden tutup kaçıracakken kapıyı hızla kapattığını hatırlıyorum. Sonra tabii yiyeceğim dayağı hesaba katmadan eve girdim. "Hoşgeldin gerizekalı" Koltuğa yayılmış bir biçimde pub-g oynuyordu. Oyun oynarken hep sakin olduğu için beni dövmeyeceğini anladım. "Niye o kadar zile bastın lan?" Gülmeye başladım, hatta o kadar güldüm ki abim bir ara ilaçlarımı getirmeyi aklından geçirmiş olabilir. "İlacını mı almadın, hayırdır bu ne kafa?" Sonra birden durdum, Ege'nin haberi olmadan abimin Ege'yi öğrenmesi nasıl karşılanırdı? "Beni kaçıracaktılar ama sen hala pub-g derdindesin."Birden yüzüme baktı,korkmaya başlamıştım. "Kim kaçıracaktı lan!? Söyle sikecem belasını!?" Birden bu yükselişiyle harbi harbi korktum. Abim, çok küfrediyordu. Bu yüzden ona çok kızıyordum. "Abi, kaçırsaydı zaten geri bırakırdı." Ciddi misin Kızım te allem ya. Dalga geçmeye başladı. "Aynen güzel kardeşimi kaçıracaklardı ve sonra bırakacaklardı." Ben biraz utanmaya başladığım İçin ayakalarıma bakmaya başladım. "Şey, abi" Bana maviş gözlerini çevirdi. "Ne var Allah'ın belası?" Ben baya bir utanmaya başladım. "Beni, sevgilim kaçıracaktı." Birden elinden telefonu kaydı ve dudaklarından şu kelime döküldü. "Hassiktir lan allahım sonunda kardeşim evden gidiyor!?" Şaşkınlık içerisinde abime baktım. "Cidden bu evde akıllı kalmamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker || Texting
Short Story(Tamamlandı)05**:Gülme, çok güzel gülüyorsun. 05**: Şaşırma, seni dikizlemiyorum. 05**: Kameradan diyorum, ne güzel çıkıyorsun. Engellendi.