Ceyda
Tekrardan o günlerden biriydi, simsiyah bir gökyüzü, sanki tüm evreni kaplamış bulutlar ve o bulutların içinde kaybolan bir ben. Sanki bir apartmandan atlamış da ölmemiş gibiyim. Atladığım bina yıkılmış ve enkazın altında kalmış gibiyim. Hem acı çekiyor hem de boşlukta kalıyordum. Ilık göz yaşlarımın yanaklarımı ıslatması ve zamanı gelince çiçek açması gerekirken yanaklarımda, açmıyordu o çiçekler. Toprak zehirliydi ve o çiçekler açmıyordu. Hava çiseliyordu ve ben okula zoraki bir biçimde gidiyordum. Ayağımdaki siyah botlarıma takıldı gözlerim. O anlardan itibaren siyahtan başka bir şey göremez olmuştum.Kurgulanan hiç bir şeyin kafamdaki gibi gitmediğini 12 yaşında öğrenmiştim. İnsanlara güvenmemem gerektiğini 14 yaşında ve insanların beni anlamak için hiç bir zaman çaba sarfetmeyeceğini de 15 yaşında öğrendim. İnternetteki arkadaşlarımın bir nebze daha gerçek arkadaşlarımdan iyi olduğunu 13 yaşımda öğrenmiştim. 16 yaşında ise her şeyi istediğim zaman öğrenebileceğimi ve henüz hiçbir şey bilmediğimi anlamıştım. Daha 16 yaşında belki de bir yetişkinden daha çok şey öğrenmiştim. Bildiğin şeyler bilgilerdir, pek bir şey katmaz kendi dünyanda.13 yaşından beri artık sessiz insandım ancak uzun bir aradan sonra gelen bu güzel çiçeğe bir çocuk misali yaklaşmıştım. Kalbimi kırmıştı, ben de onunkini kırmıştım. Kıran tekrar kırardı ve bu yüzden ilişkimize son vermek daha iyiydi çünkü ben on üçümden beri yorgun bir insan olmakla birlikte on dördümden beri de hasta bir insandım. Bu dünyanın insanları beni delirtmişti. Seviyorduk ama bizden olmazdı. Olsa bile şu an olmazdı. Kelimelerim belki de bal misali kabaca akıyor bu satırlara ama ben anlatamayacak kadar yorulmuştum. Daha ortaokuldaki anılarımı anlatamayacak kadar çok oluşunu hatırlamak benim canımı sıkıyorken nasıl yeni şeylere alışabilirdim? Her gece tanrıya huzurlu bir hayat için ne kadar dua etsem de işe yaramıyordu. Ağırdan ruhsal çöküşümle birlikte diz kapaklarım da yer çekimine karşı olan güçlerini kaybetmişti. Artık ıslanıyordum yağmurun altında. Titriyordum ürkek bir yavru kedi misali. Gözlerim hafiften kararmaya başladığında kendimi toparlamak adına kendimi zorlamaya başladım. Hayatım toz pembe değildi ama beyazla açmaya çalışmıştım. İçimdeki karanlıkla bunu başaramamıştım ta ki onu bulana kadar. O da gitti ya şimdi, hepten karanlığın içinde boğuluyordum. Karanlığın bile karanlığı vardı içimde. Kendimi baş aşağı dünyada gibi hissediyordum. Birden ayaklarım yerden kesildi. Gözlerim karanlıkla buluştu.Birden yağmur kesildi ve yüzüm sıcak nefesi hissetmeye başladı. Dudaklarım sıcak alevi hissettiği gibi yanmaya başladı. Gözlerim yavaştan ışık huzmelerine kavuştuğunda karşımdaki güzel portreye sinirliydim. Kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım. "Herkesi öperek çapkınlığınla elde etmiş olabilirsin ama unutma ben herkes değilim. Kızgınım sana defol."Gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştüm ama bu birden hızla yapılmazdı.Benim düşünmem ve içimde suallerin cevabını bulmam gerekliydi. Beni indirdiğinde ses çıkarmadan yan yana yürümeye başladım. Ayrı da kalamazdık bir de. Belki de benim yazmamı sağlayandır onun sevgisi? Ya da benim şizofreniliğim? Belki de yoktu bu sokaklarda da ben öyle hissediyorumdur? O özrü bana hiç bir şekilde vermemiştir aslında? Adımlarım okul yolundan çok farklı sahillere kaydırmak için yönümü çevirmiştim ki bir kol beni belimden kavrayarak yanına çekti. "Düşünmek için yanım da mevcut güzelim." Bu tanıdık sese sinirliydim ve inatla yönümü çevirdim. Bu sefer bir kol yerine iki kol beni ayaklarımı yerden kesti ve dünyamı ters çevirdi. Beynime kan gidiyordu!?"Ananı avradını seveyim beni yere bırak!" Diye çemkirdiğimde kendi bildiğini okumuştu. "Okula gidene kadar bırakamam." Beş dakika boyunca ben seksi poposuyla bakışırken beni tekrar eski konumuma bıraktı. Elimden tuttu ve sınıfa kadar öyle gittik.İşaret parmağını bana doğru çevirdi ve "çıkışta seni kapıda bekleyeceğim ve parka gideceğiz itiraz yok küçük hanım." Diye beni uyardı. Sanki ben onun küçük kızıydım. Ayrıca yanına gitmeden o kargaşada gidecektim.
**
Çıkış zili çaldığında acilen eşyalarımı topladım. O sırada Öykü hoca dalga geçer bir biçimde "hayrola evlenmeye mi gidiyorsun?" Diye azarladı beni. Hayır ders bitmiş sen bana niye takıksın karı? "Hocam acalem var çıkabilir miyim?" Diye saygımdan bir şey diyemedim. "Hayır hanımefendi tahtadaki fonksiyonları çözmeden çıkamazsın." Hıyır hinfindi tıhtıdıki fınksıyınlırı çizmidin çıkımızsın. Defterimi sinirle çıkarttım ve hocaya gösterdim. "Dersteysen çözmüştüm hocam" masasına gitti ve altındaki etek kadar kırmızı çantasından Einstein'ın bile çözemeyeceği karmaşa içindeki kağıdı bana verdi. "Yarına kadar çöz getir getirmezsen sözlüne sıfır girerim." Hayır bu karı kadar kaşar bir insan görmedim dersteyken yakışıklı çocuklara yavşar, evli bir de. Koridordayken de o yakışıklı çocuklardan sürekli bir şeyler ister ama gıcıklık olsun diye kız öğrencilerin ağzına sıçar. Kızlar sınıfta kalırken erkekler geçer? Bir kromozom yüzünden bu kadar dışlandığımız Türkiye sınırları içinde doğrudur.Kağıdı çantama koydum ve bomboş koridorda yanıma gelen parsa yüz vermeden hızlı adımlarla okuldan çıkmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü bir el beni zorla parka götürdü. Çocuk salıncaklarından birisine oturttu ve karşımda konuşabilecek şekilde eğildi. Onun saçma özürlerini kollarım göğsümün altında toplu bir biçimde dinlerken hiç bir şey hissetmiyordum. Sonra ayağa kalktım ve umursamaz bir biçimde hızla ilerledim. O da arkamdan bakakaldı. Boş sokaklarda dolaşırken birden arkamdan ayak sesleri duymaya başladım. Herhalde peşimden geliyordu. Siyah bir BMW yanımda durdu ve kapı açıldı. İnen kişi siyah kapüşonlu ile yüzünü kapatmıştı. Metroya gitmek için arkamı döndüğümde bir el burnuma gitti ve son duyduğum cümleler "HEY BIRAKIN SEVGİLİMİ" oldu.
*
Uzun bölün istediniz alın size uzun bölüm. Bu aralar pilavı elle yer gibi saçma ve sert davranıyorum sözksmuaqks
Ne güzel bitirdim niyahahah
Zaten iç ses hep bana öğüt amaçlı çünkü çok aptal bir yazarınız var👌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker || Texting
Short Story(Tamamlandı)05**:Gülme, çok güzel gülüyorsun. 05**: Şaşırma, seni dikizlemiyorum. 05**: Kameradan diyorum, ne güzel çıkıyorsun. Engellendi.