Final 2/2
İki yıl üç ay sonra
Ceyda
Yanımda durmakta bu kadar inat eden bu çocuğa tüm dönem boyunca işkence eder gibi yaklaşmasına izin vermedim. On ikinci sınıfın başlarında ise ufacık da olsa dediklerine tebessüm eder olmuştum. Telefon numaramı nereden bulduysa yazmaya başladığı andan beri sürekli beni bir yerlere götürmek istediğini söyler fakat ben izin vermezdim. Doğum günüme yakın bir zamanda tekrar teklif etmiş, arkadaşça bir şekilde kabul etmiştim.O gün, benden güzel giyinmemi istemişti. Ben de dolabımda duran koyu kırmızı elbisemi giymiştim. V yaka bir göğüs ve sırt dekoltesi vardı. Altın kolyemi ve küçük hokka küpelerimi takmıştım. Dudaklarıma da bordo bir ruj sürmüştüm.Kahverengi rimelle de olayı bitirmiştim. Saat için anneme söylemiş beşten sekize kadar olacağını belirtmiştim lakin ilk defa beni böyle gördüğünden o kadar sevindi ki akşam geç saatlerde gelebileceğimi emniyette olduğumu bildiğini söyledi. Ben de önemsemeden saat beşte kapı zili çaldığında çıkmak için kapıya yanaştım.Rüzgar da çok yakışıklı olmuştu. Takım elbise her erkeğe yakışırdı çünkü. Önümde reverans yapıp elimi öptüğünde ilk defa yanında kahkaha attım. Attığım kahkaha çok kıymetliymiş gibi bana baktı ve her zamanki şebekliklerini gösterdi. Dudak büzüp "tekrar yapsana" diye yalvardı. Dudaklarını ıslattı ve sanki birisi bizi izliyormuş da izliyor mu diye etrafına bakındı.Elini beline koyup kendine yaklaştırdı. Buğulu sıcak tatlı sesini yüzümde hissedebiliyordum. "Neden izin vermiyorsun mesela?" Dedi."Seni güldüğünde neden yakalamama izin vermiyorsun? Ya da seni burada öpmeme neden izin vermiyorsun?" Gülüşünü sadece seyrediyordum, yüzümde hiçbir mimik yoktu her zamanki gibi. Boğazımda bir düğüm oluştu, geçmesi için yutkunduğumda bir hıçkırık sesi yükseldi dudaklarımda gözlerim buğulanıyor ve ısınıyordu.Başımı Rüzgarın omzuna koydum ve ağlamaya başladım. Sanki içimdeki yılları ona aktarıyordum."Canım yanıyor Rüzgar" burnumu çektim. "Aldatılmak canımı çok yakıyor. Çektiğim acılar yetmezmiş gibi bir de bu geldi Rüzgar." Boğuk sesim kumaşında daha da boğulurken diğer elini saçıma koydu ve alnımı öptü. "Senin canının yandığını her gördüğümde benim daha da yanıyor. Ne olsun aç içini bana be.Dayanamıyorum seni böyle görmeye." Başımı kaldırdım, mavi gözlerimi ela gözlerine diktim. Elimi yanağına koydum."Bugün olmaz, bak, çok hazırlanmıştım.Tüh,boşuna gitti onca hazırlık." Dediğimde ikimiz de gülmeye başladık sinirden. Elimi tuttu ve beni arabaya bindirmek için aşağıya indirdi. Kapımı açıp oturduğuma emin olunca kapattı ve kendi koltuğuna geçti. Bir balık restoranına gelmiştik. Ben fırında lüferle şarap kadehinde vişne suyu rica etmiştim. O ise sadece su istemişti. Tüm yemek boyunca ben yemiştim,o ise beni çocuğunun yemek yiyişi izleyen babalar gibi gülmüştü.Hatta o kadar gülmüştü ki yanağında gamze oluşmuş olabilirdi.Ben yemeğimi bitirdikten sonra elimi tuttu ve arabaya bindirdi. İndiğimizde bir lunapark ve ilerisinde sahil vardı. Lunaparka götürdü, oradaki elma şekerinden ve pamuk şekerinden aldı. Elini tuttum,yavaş yavaş sahilde yürümeye başladık. Bir iskelesi vardı sahilin.Bana aldıklarını birlikte yedikten sonra ceketini çıkardı ve elimden tutup koşmaya başladı. "Ne oluyor?" Diye sorduğumda "Hadi!" Diye cevap verdi. Koşa koşa iskeleye geldik ve düşündüğüm şeyi yapacaktık. Topuklu ayakkabılarımı çıkardım.Kahkahalar eşliğinde iskeleden atladık. Soğuk su bedenimi çarptığında biraz aşağıya indiğimi ve yukarıya çıkmak istediğimi fark ettim. Önüme eski yıllarım geliyordu. Bir el beni belimden tuttu ve yukarıya çıkardı. Ben orada havayı ciğerlerime çektim ama ayılamamıştım. "Rüzgar sen misin?" Diye sorduğumda endişeli bir ses "Evet benim güzelim hadi kendine gel"dedi. Elimden tuttu ve bizi sahile kadar çıkardı. "Su yutmadım uykum var." Diye boğuk bir sesle karşılık verdim. Beni kucağına aldı ve ilerideki banklara oturttu. "Bekle bir arabaya gidip gelicem." Diye cevap verdi. Geldiğinde bana battaniyeleri sardı ve biraz yürümem gerektiğini, ateş yakacağını söyledi. Baktı olmuyor tekrar beni kucağına aldı ve Ateş yakacağı yere götürdü. Ateş yandığında yanıma oturdu ve yanında uyumama izin verdi.
**
Sabah olduğunda uyumadığını beni izlediğini fark ettim."Günaydın uykucu." Diye gülümsedi. Ben de gülümsedim. O da benim gülümsememi görünce daha çok gülümsedi. "Heh, böyle hep gülelim olur mu?" Başımı salladım sadece. Karnımdan gururlular yükselirken masum gözlerle ona baktım. "Hadi gel kahvaltı yapalım." Ayağa kalktı ve üstünü silkeledi. Elini bana uzattı ve ben de kalktım. Elimde topuklu ayakkabılarım yan yana sessizce yürüyorduk. Elimi bileğindeki kravatına götürdüm oynamaya başladım. "Sadece rujumu sürebilir miyim? Lütfen" bana baktı ve ciddi misin? Bakışı attı. "Ya sonra nedenini öğrenirsin." Arabanın yanına gittiğimizde içine bindim ve çantamdan rujumu çıkartıp sürdüm. Kırmızı olduğu için bilerek seçmiştim. Dağınık kahverengi saçlarıyla bana bakıyordu. Sanki ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu. Kafamı ona çevirdim,bileğine dokundum, ellerim bir şey arıyormuş gibi suratına dokunmaya başladım, afallamış bin bakıyordu ve birden sırf canım istiyor diye dudaklarıyla buluşturdum dudaklarımı. Yerime geri oturunca gülmeye başladım. İşaret parmağımla Rüzgarı göstererek "Nasıl afalladın ama! Sevmediğimi zannettiğini tam umudunu kaybedeceğini biliyordum ama seven elbet sevilir Rüzgar. "Omzumu da silktim ve devam ettim "nefret işte nefret kadar. " Bana uzunca baktı, yaklaşmaya başladı dudaklarını ıslattı ve benim ona yaklaşmamla sıcak bir öpücükle bıraktı yarım dudaklarımı. Sonra yakınken güldü ve tekrar öptü. İçimde sanki bir kıpırtı vardı, sevdiğim bir kıpırtı. Hani içiniz gider de sürekli gitmesini istersiniz ya öyle güzel bir kıpırtı. Sürekli yarım bırakmasında sıkıldığım için açılmış yakalarından tutup kendime çektim ve ben de öpmeye başladım. Benim mutsuz hikayem sanırım burada sona ermişti.
~
Parsın haksızlığa uğraması çok üzdü beni ama maalesef benzer şeyler olmasa da sürekli haksızlığa uğrayan birisi olarak böyle bitirmek zorundaydım. Üzgünüm gençler sürekli üzenle olmuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker || Texting
Short Story(Tamamlandı)05**:Gülme, çok güzel gülüyorsun. 05**: Şaşırma, seni dikizlemiyorum. 05**: Kameradan diyorum, ne güzel çıkıyorsun. Engellendi.