Güzel kızdı Milena. Herkes onun güzelliğine hayrandı. Zarif görünümü, ince tavırlarıyla tam da bir kıskanılacak kadındı. Bu güzelliğe hayran bir de Gou vardı. Gou çok disiplinli bir iş adamıydı. Hayatını sadece elindeki varlığıydı. Gou'nun babası Güney Koreli olsada, annesi Fransızdı. Milena 20 yaşındaydı ve babasının şirketinde çalışıyordu. Gou ise, 31 yaşındaydı ve kendi
Bakalım bu aşk nasıl doğdu?
***
Sabahın erken saatlerinde Fransadan Güney Koreye giden uçağı kaçırmamak için Gou yakışıklı yüzüne uygun pahalı ve bir okadar kıymetli çizgili gece mavisi takım elbisesini, beyaz ipek gömleğinin üstünden giyindi ve çalışanlar bu adama hayranlıkla bakarken düşündükleri tek şey neden kusursuz görünen bu adamın sürekli küfe etmesiydi.
Saatlerdir sinirden etrafa bağırıp çağırması, ve telefonda sekreterine söylenmesi bütün güzelliğini yıkıp geçiriyordu.
En yakını ve özel sekreteri olan Fende, aynı zamanda bütün işlerinde ona yardımcı oluyordu.
"Fende ben sana ne olursa olsun bana olumsuz cevapla gelme demedim mi?!"
"Efendim Bay Chun Seo ile görüşmemizde sizin redd kâbul etmeyeceğinizi açıkladım.Lâkin kabul etmiyor."
"O,zaman git o, *** söyle borcunu veremiyorsa, şirketinide veremiyorsa projeye ortak olmalı."
"Tâbi efendim ama hangi projeye"
"Gemi inşaatı projesi. O, *** yüzde elli sorumluluğunu almalı."
"Ama bu projenin yüzde elli'sinin mâliyetini üstlenmek demek.Parası olmadığı hâlde nasıl ödeyecek ki?"
"Bana olan borcu proje mâliyetinden daha fazla!"
"Haddim değil efendim amma ne kadar olduğunu öğrene bilirmiyim"
"On milyon"
"Efendim bu kadar para bütçenizi sarsmadımı?"
"Benim bütçemin yüzde yirmisi eder o para.Ama borç olarak benden aldığı para az değil geri vermeli."
"Haklısınız efendim gidip tekrar konuşucağım"
Konuşma bittikten sonra eline aldığı kahve kupasını, masanın üzerine koyup buyurgan bir sesle çalışanı çağırdı. Hizmetli hemen yanına gelip çay bardağına sütü dikkatlice döküyirken, Gou arkasında birinin olduğunu hiss etmişti.
"Ne var?"
Kadın elindeki çantasını koltuğa fırlatıp Gou'nun tam da önüne geçti.
"Ne zaman benimle normal konuşucaksın?"
Gou yüzünü ekşitti. Onunla uğraşıcak gibi bir hali yoktu. Ama kadının siniri geçmemişti. Gou'nun oturduğu koltuğun kenarına iki eli ile destek verip tam önünde durdu.
"Ben ne zaman senin umrunda olucam? Gece gelmem için yalvar yakar sonra kalktığımda yatakta bir başımayım. O, lanet olası otelden ne zaman seninle çıkıcam ben? Ne zaman sevgilim olarak yanımda olucaksın ha?"
"Ha,.. Sevgilin?"
Gou sınırı aştığını görünce, koltuktaki iki elinin bileklerinden tutarak sıktı. Canı yanmış olucak ki, yerinde kıvranıyordu.
"Ben ne zaman, ne istersem o olur! Bir daha bana karışırsan, senin o tatlı canını hiç düşünmeden daha çok yakarım!"
Tuttuğu bileklerinden koltuğa bir çöp gibi attı onu. Hızlıca odadan çıkarken, son bir kez seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fransız Piskopat | ✓
ChickLit✓ "Senden sadece beni bırakmanı istiyorum!" Sinirlenmişti en sonunda. Burun kemerini sıktı adam ve gözlerinin içine baktı Milena'sının. "Asla olmaz!" Ayağa kalktı Milena. "Ne yapmak istiyorsun? Seni sevmeyen birini eve kapatınca sana aşık mı olucak...