"Sana piskopat derken, hafife almışım seni.. sen.. sen gerçekten korkutucusun.. gözlerinin ne hale geldiğini biliyormusun? Şu an gözlerinde bir cehennem var san ki.. korkutuyorsun beni.."
Bu sözler beyninde yankılanıyordu. Bu beyninde yankılanan sözler, Milena'nın saatler önce odadan çıkmadan önce geceye bıraktığı son sözleriydi. Hayat garipti.. belkide bu denli asabi olmasından kaynaklıydı bu.
Yerdeki az önce fırlatıp kırdığı telefonunu aldı. Rehbere girip Doktor Min Yu Ri'yi aradı. İki çalıştan sonra açıldı telefon.
"Kim Gou?! Yıllar sonra? Bu saatte? Kessin yine birine işgence verdiniz değil mi?"
"Sadece iki çalışa bu kadar senaryoyu nasıl kurdunuz?"
"Kurmama gerek yok. Kim Gou arıyorsa kessin birisi ya ölmüş yada işgencelenmiştir."
"Beni dinlemeyi deneseniz?"
"Tamam, tamam. Dinliyorum. Çokmu ağır yaralı?"
"Ya kimse yaralı yada ölü değil! Sormam gerekenler var! Hem ben tedavimden sonra kimseyi öldürmedim! Dövdüm ama.."
"Oh! Şükürler olsun! O zaman tam ciddi dinliyorum."
"Ben nasıl bu hale geldim?"
"Unutmayı sen seçdin. Niye hatırlamak istiyorsun?"
"Ben mi?"
"Evet. Yıllar önce son tedavindi. Hipnotize yoluyla. Çok riskliydi ama üstesinden geldin."
"Hatırlamak istiyorum. Anlat."
"Maalesef.. 'seni öldürsem bile buna asla izin verme' diyen sendin."
"DOKTOR! Dediğimi yap!"
"...."
Telefonun yüzüne kapatılmasıyla, onu camdan fırlattı.
***
Sabahın erken saatlerinde Milena gözlerini yine bu evde açmanın rahatsızlığıyla açtı. Üstüne rahat bir kot pantalon ve üzerine kalın bir kazak giymişti. Hava soğuktu çünki ekim ayındaydı. Saçlarınıda güzel bir at kuyruğu toplayıp hafif makyajıyla hazırlandı. Bu evde ilk defa hazırlanıyordu.Sebep?
Yoktu..
Kapıyı açtığında koruma hemen gelip önüne geçti.
"Buyrun hanımefendi?"
Milena tek kaşını kaldırıp 'ne oluyor?' der gibi batığında koruma biraz şaşırdı. Küçük bir ah çekişten sonra yanıt verdi korumaya.
"Kaçtığım falan yok. Yemek yiğcem malum insanım ya?"
Koruma boraz tereddüt etsede daha sonra yol verdi. Milena tam giderken arkasından geldiğini fark etti. Önce bir durup arkasına baktı. Öldürücü bakışlardan sonra yine kendi yoluna dönüp mutfağa doğru gitti. Hizmetliler Milena'yı görmesiyle başını eğip selam verirken Milena da karşılık verir.
"Efendim ne arzu ettiniz?"
"Acıkmıştımda."
"Sofra içeride hazır efendim buyura bilirsiniz."
"Peki teşekkürler."
Samimi bir gülümsemeyle teşekkür edip, içeriye geçti. Sofraya baktığında küçük dilini yutsa da zengin olmanın rahatlığıyla bu kadar yemeği hazırladığını hatırladı.
"Sende gel otur."
Koruma onu anlamamış gibi baktı.
"Ben mi?"
"Evet sen. Bu kadar yemeği tek başıma bitiremiyceğime göre, gel hadi."
"Yok efendim teşekkür ederim. Ben tokum."
Daha çok ısrar etmek istese de kapıda berilen Gou ile dikkati dağıldı.
"Yalnız yiyemiyorsan korumalara ihtiyaç yok. Bana söyleye bilirdin."
Gou odasından çıkalı Milena'yı gözetliyordu. Korumayla olan konuşmasını duyunca sanki çıldırmıştı.
"Sabah gelmediğin için çoktan gittiğini düşünmüştüm."
Gou aklında onu beklediğini haykıran iç sesini durdurmaya çalışsa da şu an dili ona itahat etmiyordu.
"Gelicek..tim se..sen çıkınca a..arkandan geliyim de..dedim."
Biraz daha yakınına yaklaştı Milena'nın.
"Sen beni mi bekliyordun?"
Milena afallamış gibi olunca ysnıtını çok geçmeden verdi.
"Yo..yok canım! Daha neler.. Her sabah geliyorsun diye dedim."
Gou küçük bir gülümsemeyle olayı anlamıştı. Şu an sadece böbürlenerek sofraya oturuyordu.
"Sen işe gitsene!"
"Gitmeyceğim."
"Niyeymiş o?"
"Öylesine."
"Nasıl öylesine?"
"Seninle beraber vakit geçireceğiz bu gün."
"Hadi ya.. kime göre?"
"Bana."
İkiside bir birine bakarken, biri aşkla dolu baksa da diğeri boş boş gülümsüyordu onun haline.
***
Odada dört dönen Milena sıkıntıdan patlamak üzreydi. Bir o yana bir bu yana dönüyordu. Sonunda karar verip odadan çıkarken korumanın olmadığını fark etti. Küçük adımlarla Gou'nun odasının kapısına kadar geldi. Biraz bakıp açmaya karar verdi. İçeriye baktığında kimse yoktu ama Gou'nun kıyafetleri yatağının üzerindeydi."Gou.."
Ses çıkmdığında banyonun kapısının önüne geçti. Su sesini duyunca duşda olduğunu anladı. Yandaki koltuğa oturup beklerken sıkıldı ve gitmeye karar verdi. O an telefon mesaj sesi geldi ve meraklı kızımız koşarak bakmaya gitti. Çünki Gou sayesinde uzun zamandır telefonun sesini bile duymuyordu. Komidinin üzerindeki telefona dokunmadan üzerinden mesaja baktı. İsim yerinde "Doktor Min Yu Ri" yazıyordu. Merakını gideremediği için mesaja dokunup telefonun kilidinin olmadığını görünce rahatça okumaya başladı.
Gou dün telefonu o şekilde kapattığım için üzgünüm. Sekreterin yeni numarını verdiği gibi yazdım bak kızma:) Promise restaronuna gel 15:00 de konuşalım hastalığın hakkında okay?
Mesajı okuduktan hemen sonra silip odadan çıktı. Bu gün o restorana gitmeliydi ve o doktorla konuşup Gou'nun neden böyle olduğunu anlamalıydı.
.
.
.
.
.
.
Bölüm kısa oldu biraz üzgünüm ama yinede oy verip yorum yapmayı unutmayın nolur💜🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fransız Piskopat | ✓
Chick-Lit✓ "Senden sadece beni bırakmanı istiyorum!" Sinirlenmişti en sonunda. Burun kemerini sıktı adam ve gözlerinin içine baktı Milena'sının. "Asla olmaz!" Ayağa kalktı Milena. "Ne yapmak istiyorsun? Seni sevmeyen birini eve kapatınca sana aşık mı olucak...