12. Bölüm

282 20 2
                                    

Sevgili okurlarımmm😘
Biliyorsunuz geçen bölümde dediğim gibi bizim artık bir instagram hesabız var ve dilerseniz bizi ordan takip edip bölümlerle ilgili yayınlanmadan kesitleri bula bilirsiniz. İnst: @alinamoyes_

Final'e son 1 bölüm💜

Milena tarafından anlatılacak

Bazen insanlardan kaçmak isteriz. Sebebi her kes için nettir. Uzak kalma isteyi. Her kes bunu korkaklık adlandırır. İnsanlardan kaçmak korkaklıktır. Evet bende kaçmak istedim. Hatta istemekle kalmadım kaçtım. Paris'e. İkinci evime. Çocukken buraya geldiğimde daha 14 yaşındaydım. Benim kalbim doluydu. Kimle biliyormusunuz? Babam ve annemle. Onları olmsı gerekenden çok seviyordum. Tâki babam gazino açana kadar. Şirketiyle birlikte büyütsede işlerini öylesine eylence amaçlı büyük bir gazino kurdu. Gazinoda sadece sizin deyiminizle 'kaliteli insalar' gelip oynaya bilirdi çünki paraya para demiyordu ordakiler. Gazino tam 4 yıl çalıştı. Ta ki, son müşterisine kadar. Kim Gou.

Asla babamın Gazinosuna gotmezdim. Sevmiyordum orayı. İçki yuvasıydı tamda. Doğrusu kimse sarhoş olmazdı ama yine de arsız erkekler ve kahpe kadınlarla dolu yere gitmeyi istemiyordum. Ama o gün Annem ağlayarak beni aramış ve evden babamın sakladığı büyük kasa anahtarını getirmemi istemişti.

Bu acil bir durum olmalıydı belliydi. Babam kolay kolay açmazdı o kasayı. Gazino'ya gelmemle birlikte uzaktan babamın kocaman bir poker masasında bir kişi ile baş başa oturduklarını gördüm. Adam olgun bir yaştaydı belliydi. Ama genç ve yakışıklı görünüyordu. Siyah takım elbisesi altından siyah altın renkte işlemeli gömleği ile tam bir sanat eserine benziyordu. Yüzü çok güzeldi. Bir erkeğe güzel lafını yakıştıra bilen bir adamdı. Rahatça kuruldukları masada ikiside konuşmaya başladılar. Bense bir korumanın elindeki silahın kalkmasıyla donup kalmıştım. Silah babamın başına doğrultmuştu. Hâlen rahatça kurulduğu masada alaycı bir gülüşle babama bakan adama karşı ne derseniz yapa bilirdim.

Benim babama gülmek mi?

"Sizi sabırlı olmanız konusunda uyarmıştım. Anahtarlar geldi."

Babam bana dönüp baktı.

"Ver onu annene."

Adamın arkasında durduğum için beni görmüyordu. Zaten arkasına da dönmedi. Karşısındaki aynadan baksa göre bilirsi ama ilgi odağı babamın yüzüydü. Başımı salladım ve anahtarı korkudan titreyen anneme verdim. Annem başını 'bir şey yok' anlamında salladı. Odadan ayrılmam için uyarmaya korumamız geldiğinde dışarı çıkmak zorundaydım.

Yarım saat sonra kapı açıldığında gözlerim hızla giden adama dikildi. Babam arkasında çıkarken harabeye dönmüş gibiydi.

"Kim Gou. Bana zaman tanımalısın. Varımı yoğumu koydum önüne."

Adam babama döndüğünde bu sefer arkası dönükdü bana. Yüzünü göremiyordum. Görsem gidip bir hokkalı bir tükürükle yıkardım o yüzünü.

"Masadaki anlaşma bozulmasaydı eğer senin için bir şans tanırdım. Ama artık fikrim aynı değil. Paramı bir gün sonra istiyorum."

"Benden çok daha zenginsin. Parama ihtiyacın yok. O anlaşma için mi sırf?"

"Aynen. Sözünü tutmalıydın. O herifi kazanman yüzünden ihalemden çekildi. Sorumluluğunu almalısın."

Tekrar arabasına bindi ve uzaklaştı. Hemen babamın yanına koşmamla bembeyaz olmuş yüzü ile karşılaştım.

"Baba neler oluyor? O anahtarları niye istedin?"

Babam yüzüme bile bakmadan kapının önünde yere çöktü ve iki elinin arasına aldı başını.

Fransız Piskopat | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin