Karanlık çökmüşken aydınlanan güneş gibi bir kadın. Tek bir sözüyle karşısındaki adamı alaşağı ede bilecek bir kadın. Nasıl bir insanın gözlerine aşık ola bildi bu acımasız adam. Aşk neydi ki?
Daha ne olduğunu bile bilmiyordu. Ama kabullenmeliydi. O aşk denilen şey her ne olursa olsun onun kalbinde esire çevrilmişti. Tek bir şeyi kabullenmeli.
O benim hayat yolum.
Bedenine sarılı olan ellerimi hiç çekmedim tam aksine daha çok sardım onu. Çünkü tek ihtiyacım olan buydu. Onu her an böyle sarıp sarmalamak istiyordum çünki, eskiden istediğim halde yapamıyordum bunu. Kalbimin ritmi beni zorlarken kafama takmadan yere çöktüğümüzü fark ettim. Omuzlarından tutup uzaklaştırdım kendimden onu. yüzüne baktım.
Çok yorulmuş gözüküyordu. Ayakları çıplaktı ve yara bere içindeydi. Üstündeki beyaz kısa elbissi çamur içindeydi. Gözleri ağırlaşmıştı. Gözlerini kapatmamak için direniyordu.
"Ne oldu sana? İyi gözükmüyorsun? Bir şey mi oldu? Doğruyu söyle bana korkma."
Ben sorular sorsamda o pekde cevaplayacak durumda değildi. Göz kapakları direnemiyordu artık. Elimle ayılması için küçük tkstlar attım. Biraz gözünü aralayıp tekrar kapıyordu.
"Öldürme beni güzelim, hadi aç gözlerini."
Dediklerimi duyduğundan emin bike değildim. Sonda kucağıma aldım onu. Düştüğüm için ezilen ayağım yüzünden sendeleyerek gidiyordum. Evin kapısına yaklaştığımda önce duvardan destek alıp onu daha sıkı tuttum.
Elleri ile boynuma sarılmış korkusunu gizliyordu. Başını boynuma sokulmuş gizlice ağlamaya çalışıyordu. Uzandırdım onu. Elimle yüzüne düşen saçlarını kulağının kenarına çektim.
Korkuyordu hâla. Bu lanet olası korkuyu bir an önce durdurmalıydım. Çünki onun korkmasının nedeninden bende çok korkuyordum.
Üstündeki çamura batmış elbiseyi çıkardım ama ic giyimlerine dokunmadım. Sabah sağ kalmak gibi isteğim varda.
Banyoya götürdüm onu. Sıcak su doldurduğum küvete bırakıp yıkadım onu. Saçlarınıda kuruttukdan sonra kenardan rahat bir gecelik alıp ona giydirdim. O rahatsız değildi çünki bilinci kapalıydı. Sabah uyandığında kıyamet kopartıcağından adım gibi emindim.
Ama yeter ki uyansın.. Ne isterse yapa bilir sonda.
Yatağına uzandırdığımda göz kapakları hâla biraz olsun açılmıyordu. Küçük hareketler yapıyordu ama bilinci kesinlikle kapalıydı.Benimse aklım bedenindeki çizikler ve yaralardaydı. Nedeni olan her kimse ona yapıcaklarımdan sonra, ölüm bir ödül olucaktı.
***
Sabahın erken saatlerinde gün daha yeni doğuyorkensaatin 6 olduğunu fark ettim. Benim miniğim gözlerini aralamaya başlamıştı bile. Yanında uzanmış ve bir an olsun yanından ayrılmadan onu izlemiştim."Uyan hadi.." yalvarır gibi dediğim sözlerimi kulağına fısıldamıştım.
Gözleri aralanmaya başlayınca heyecanla gülümsedim. Bir süre nerde olduğunu anlamak ister gibi baktı olduğu yere. Kafasını dönmek isterken boynu acımıştı.
Gözleri kısılmıştı acıyla. Hemen elimi boynuna atıp destek verdim doğrulması için. Bana baktığında gülümsedi. Ve yaklaşıp göğsüme sığındı.
"Çok korkuyorum.."
Ellerim saçlarına gitti ve okşadım yavaşca.
"Korkma. Burdayım ben."
Başı daha çok göğsüme sokulunca şirinliyi beni gülümsetmişti. Dudaklarımı saçlarına bastırıp bende sıkıca sarıldım ona. Arkamda ki pencereye boylandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fransız Piskopat | ✓
ChickLit✓ "Senden sadece beni bırakmanı istiyorum!" Sinirlenmişti en sonunda. Burun kemerini sıktı adam ve gözlerinin içine baktı Milena'sının. "Asla olmaz!" Ayağa kalktı Milena. "Ne yapmak istiyorsun? Seni sevmeyen birini eve kapatınca sana aşık mı olucak...