Aşk bir an da gelip seni hiç ummadığın anda hiç beklemediğin anda yaralayandır. Daha bu yaraların acemisi olan Gou o, günden sonra gelemiyordu 1 yıldır kendine.
O, kızın dayanılmaz hatta inanılmaz güzelliği onu hayrete düşürmüştü. Her gün aklından çıkmayan Milena onu deli ediyordu. Her gün o yanındaymış gibi hayal ediyordu.
Bir yandanda geceden-geceye takıldığı Sun, hayat kadını olduğundan onu her gece getirtmek için, fazla para sarf ettiriyordu. Bu gün 14 şubat olduğundan biraz daha fazla para harcamalıydı. Gou Fendeyi çağırıp gözlerini bilgesayarından ayırmadan emrlerini verdi;
"Fende büyük bir buket yaptır ve Sun'a gönder."
"Tâbi efendim.Nasıl olmasını söyleyeyim."
"Sıradan olmasın. Öylesi yüzlerce gül alıyordur eminim öyle bir şey olsun ki, bu geceki müşterisi ben olayım."
"Efendim başka kadınlarda var niye sadece o.."
"Diğerleri fazla sıradan o,ne yapıcağını iyi biliyor."
"Peki efendim."
Aslında kadınları sadece sinirlerini sakinleştirmek için istiyordu. Sun'da pek fazla olmasada yine bu konuda iyiydi.
Yarım saat geçmeden, Fende gül buketinin hazır oldoğunu hemencecik bildirdi. Gou güle bakmadı bile. Arabasına binip Sun'un oteline doğru yol aldı.
***
"Sun otelde misin? Kapıdayım ben hadi aç."Milena'nın tek arkadaşı olan Sun, onun hem sırdaşı hemde eski sınıf arkadaşıydı. Sun erkeklerle olan ilişkisini arkadaşı Milena'dan gizliyordu. Asıl işi olan modacılıkta kendine bir hayat kurmuştu ama, erkeklerle olan ilişkisini de kesmiyordu. Çoğunlukla geceler dışarı çıkar ve bu yüzden de kimse bir şeyler döndüğünü anlamaz.
"Geç bakalım."
"İşte her zamanki gibi şaşırtıcı kız Sun!"
"Eeee, ne zannettin??"
Kıkırdaştıktan sonra iki arkadaş içeri geçerler. Sun birer kahve getirdikten sonra sohbet etmeye başlarlar.
"Şu sıralar şirketin durumu hiç iyi değil Sun.. her şey bir birine karıştı.."
"Bir kriz olduğunu duymuştum ama, gizli tutuluyor galiba. "
"Evet, yeni gelen ortak olucak o gerizekalının şartları inan bana delilik!Manyak bu adam manyak!"
"Ah.. Tanrım..kimmiş ki bu ortak?"
"Şey işte bu büyük firma var ya-"
Milena'nın sözünü kesen, çalan zildi.
***
10 dk önce"Fende hangi odada kalıyordu bu?"
Gözlüğünü bir hışınla çıkarıp yan koltuğa attı. Arabada oturmuş ve içeriye hemen girip çıkmak istiyordu. Ama görünüşe göre bu pahalı otelde hele de, 14 şubat'ta hiçte mümkün değildi.
"Efendim resepsionist'e sorsanız?"
"Tanınmamam gerekir aptal! "
"Peki efendim ben ilgilenirim."
"Fende sadece şu gülü vermesi için bir reseptsionist çıkar yeter."
"Emredersiniz efendim."
Hemen arabada kağıt-kalem çıkarıp bir not yazdı.
***
Sun hemen kapıyı açtı. Kapıda bir adamın elinde kocaman bir gül buketi ve bir elin de de pahalı bir markanın poşeti vardı. Gözleri dört açılan Sun gülü ve poşeti alıp Milena'nın yanına geçti. Gülü gören Milena'nın ağzı açık kalmıştı."Şanslı kız seni.."
"Kabul ediyorum.. çok güzel bu.."
"Diğeri ne?"
"Açıp bakalım "
Diğeri ise pırlanta setiydi. Çok zarif, ama bir yandan da çok gösterişli bir takıydı.
"Kimden peki bu?"
"Bilmem? Kart falan yokmu bunun üzerinde?"
O sırada kart Milena'nın ağzı açık olan masadaki çantasına düşmüştü. Kartta ise Gou nun adı ve bir not yazılıydı. Milena ve Sun biraz daha konuşup ayrıldılar. Milena eve gittiği gibi işe uygun kıyafetlerini giyinip evden çıkar. Çantada yanındadır bu sırada.
Şirkete girer ve yine gözleri üstüne çekmeyi becerir.Her kes artık bu olân-üstü güzelin kim olduğunu anlamıştır şirketin gelecekteki başkanı Milena.
O gün Kim Gou nun şirketi ile anlaşmanın işe koyulması günüydü. Aslında muhattabın Milena olması için zamanı uzatmıştı.Bütün izin onaylar alınmış ve tek bir şey kalmıştır oda; 3 Ortağın,ve Şirket Sahibinin imzaları. Milena kânuni olarak şirkette bir iş pozisyonunda değildi. Ama babası kızının fikirlerine saygı duyup kulak veriyordu.
Bir anda imzalarin atılmadı için genel müdür söz açmaya başladığında Gou süreyi daha fazla uzatamadığını anlamıştı. Ve bir anda açılan kapıyla birlikte güzelliği ile büyüleyen Milena içeri girdi.
"Gecktiğim için üzgünüm. Umarım daha başlamamışdınız?"
Bıyık altı gülümsemesini gizleyen Gou lafını sokmadan rahat duramazdı.
"Üzülmeyin kıymetli zamanımın sadece 5 dakikasını çaldınız."
"Kıymetli zamanı olan bir tek siz olsaydınız keşke. Maalesef burada sizinle zaman kayb etmek beni de rahatsız ediyor."
Normalde şu an Gou bu sözleri karşısındakine yedirirdi. Ama Milena'nın önünde durunca sadece kedi kadar yumuşak hiss ediyordu.
"İsterseniz konuşarak daha fazla zaman kayb etmeyelim. İmzaları buyurun"
İmzalar atılır ve sıra Başkanın babasına geldiğinde Milena babasının gözlerinin içine bakar ve sanki "Yapma" diye sessizce haykırır. Diğer iki ortak sahipleride imzalar. Şimdi ise hissedar olarak Milena imza atmalıydı. Kalemi uzunca süre oyalandırır. Gou kararsız Milenaya dayanamaz ve lafa girer.
"Emin olamadığınız ne var?"
"Bir çok sebep.."
"Nasıl sebepler?"
"Bazı şeylerin ola bileceği anda yaranıcak olan olayların sebebi."
"Açık konuşun lütfen."
"Şöyle düşünün, binlerce karttan ibaret bir kule. En alttaki bu kuleyi oluşturan kart çekilirse, ne olur? Muhtemelen o kule yıkılır. Darmaduman olur. Yani sizin projeden çekilme hakkınız olduğunu bir görüyorumda, siz çekilirseniz bu kule çöker bu yüzden ben bu kulenin bitiricisi değil sağlam tutanı olmak adına imzayı redd ediyorum."
Herkese mantıklı gelmişti bu konu.Ama sonuçta Milena daha bu işin içinde değildi üniversiteye gidiyordu.Biraz pişmalıkları olduğu belliydi.Gou hayretle kalmışdı bu konuşmaya. Ayağa kalkıp Milena'nın önüne geçti.
"O zaman iş bitti. Bu kadar."
"Ne?"
"Proje iptal. Borcu aylık olarak alıcam. İnsanlarda fes edilsin."
"Karşılığında?"
"İstemem"
"Böyle bir şeyi karşılıksız istemezsiniz. Lütfen lafınızı bitirin."
"O zaman bana birer çay ismarlayın. Karşılıklı olarak tâbi."
Görüşmek üzere!
Oy vermeyi unutmayın lütfen.^_^
Birde kitabımı nası buldunuz? Yorumlarda belirtin lütfün. İyisiyle kötüsüyle razıyım. ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fransız Piskopat | ✓
ChickLit✓ "Senden sadece beni bırakmanı istiyorum!" Sinirlenmişti en sonunda. Burun kemerini sıktı adam ve gözlerinin içine baktı Milena'sının. "Asla olmaz!" Ayağa kalktı Milena. "Ne yapmak istiyorsun? Seni sevmeyen birini eve kapatınca sana aşık mı olucak...