MONA-LİSA 11 İFTİRA

117 64 30
                                    

Bugün okulda kötü olaylar yaşandı. Öğle molasında ben ve arkadaşlarım dışarda basketbol oynadık. Biraz oynadıktan sonra molanın sonuna geldik. Karşılaşma büyük rekabet içindeydi ve karşılaşmadan 36-23 galip ayrıldık. Zil çaldığında molamız sona erip hepimiz sınıflara geçmeye doğru başladık.
Bir ders geçtikten sonra Hüseyinin cüzdanının kaybolduğu fark edildi, Hüseyin büyük bir üzüntü içine girdi yanına yaklaştım, ve üzülmemesi gerektiğini önemli olanın can olduğunu söyledim. Oda bana "Evet Mona tabiki haklısın ama içinde tam 400 tl vardı, az paramı" dedi. Haklıydı tabi bir sonraki tenefüs kendi aramızda ufak bir oyun oynadık, oyun esnasında çantam yere düştü ve bide ne görelim Hüseyinin cüzdanı çantamdan düştü. Sonra o esnada yaşanan olayın şokunu yaşarken Hüseyin hiç hakketmediğim bir yumruk attı. Onca laf söyledi.
Hüseyin= Mona sen nasıl iğrenç bir insansın ya, yaw sen benim arkadaşımsın kardeşimsin.

Hüseyin= Ya neden Mona neden. Söyle neden ya kardeş değil miydik biz ha söylesene.

Hüseyin= Sen hırsızsın anlıyor musun Hırsızzz.

Sezgin= Ya sen ne biçim bir insansın  nasıl yaptın bunu bize ya biz arkadaş kardeş değil miydik.

Mona= Ya arkadaşlar siz hepiniz benim kardeşimsiniz, ben nasıl yapabilirim size böyle birşeyi, ya bir gün ya birgün olsun size böyle bir şey yaşattım mı.

Hüseyin= Sen nasıl hala konuşabiliyorsun. Yüzsüz.

Mona= Lan nasıl arkadaşımsınız, bende sizinleydim bende görmediniz mi nasıl oynadığımızı hatırlamıyor musunuz. Nasıl bana böyle diyebiliyorsunuz.

Hüseyin= Sen bizim kardeşimiz değilsin, yalancısın, hırsızssın.

Melih= Yaw arkadaşlar siz ne dediğinizin farkında mısınız. Kardeşimiz o bizim, bizden biri. Nasıl hiçbişeyin garantisi yokken bu kadar kolay suçlayabiliyorsunuz, nasıl ağlıyor görmüyor musunuz.

Hüseyin= Acıma şu şerefsize bu mu kardeşimiz bizim. Kusura bakma ama o benim kardeşim felan değil.

Mert= Aynen öyle Melih biz herşeyi affederiz ama hırsız birini içimize almayız.

Ben gözü yaşlı şekilde dışarı
çıkarken arkadan bir ses...

Melih=Mona kardeşim dur gitme.

Mona= Söyleyecek bişey yok beni istemiyorlar, ama yemin ederim ki ben almadım. Bunu bilin yeter.

Ve gözü yaşlı bir şekilde dışarı çıktım.

Melih= Kusura bakmayın ama sizin bu yaptığınıza düpedüz hainlik denir.

Hüseyin= Ya olum sen mal mısın hırsız o hırsız. Nasıl bu kadar kolay güveniyorsun.

Melih= Lan nerden biliyorsunuz. Yeter ben gidiyorum kusura bakmayın da ben kardeşime güveniyorum, öyle bişey de yapmaz.

Ben bahçede dışarda hüngür hüngür ağlamaktayım. Lisa gördü beni yanıma geldi, ve konuşmaya başladık. Öncelikle neden ağladığımı sordu, bende başımdan geçen olayları anlattım. O da kızdı bana " Neden ağlıyorsun Mona git ve otur sınıfına sen böyle yaparak suçlu olduğunu gösteriyorsun." Daha sonra elimi tuttu ve beni ayağa kaldırdı doğruca sınıfa doğru yola koyuldum. Hoca girmişti derse, ardından neden geç kaldığımı sordu. Daha cevap bile vermeden bir ses..

Hüseyin= Hocam sınıfta epey hırsızlar var, çantanızı koruyun.

Mona= Kes sesini Hüseyin. Sana ben almadım diyorum, ister inanırsın ister inanmazsın ama pişman olacaksın ve benden özür dileyeceksin.

Melih= Helal sana mona ezdirme kardeşim gel yanıma otur, şimdi bu şerefizler sana yol da vermez.

Melihin yanına giderken hocadan bir ses : Yeter be dingonun ahırı mı burası sende geç içeri bitirin artık şu saçmalığı'.
Aradan birkaç gün geçti melih ile birlikte dışardayız dolanırken Açelya ve Servet arasında bir konuşma.

Servet kim?= Açelya ile birlikte lisanın en yakın arkadaşı. Hafif şişman, sarı saç, kahve gözler.

Servet= Helal olsun valla Açelya allem edip kullem edip, monayı sınıfına düşman ettin.

Açelya= Tabil lan benim adım Açelya, benim kardeşimi üzenin herşeyini böyle alırım. Dur daha yeni başladık. Önce arkadaşları sonra da kardeşim dediği melih, sude, hülya, şükran ve pelin.

Servet=Ne alıp veremediğin şu çocukla anlamıyorum.

Açelya= Bu salak çocuk. Tipine bakmadan. Bizim lisayı sevdiğini söyledi, 9. Sınıftan beri hemde.

Servet= Oha ne diyorsun, olaya gel.

Açelya= Dur beni ciddiye almayanın aklını böyle alırım.

Servet= Ne yaptın peki ne yaptın da böyle oldu.

Açelya= Napacam canım benim, arkadaşının cüzdanını hepsi moladayken gittiim çantasına koydum. Bu

Servet= Ne nasıl böyle yapabilirsin.

O anda o anın şokuyla direk hemen tuttum kolundan ve sınıfa götürdüm herşeyi anlatması için tehdit ettim disipline şikayet edeceğimi söyleyince, hemen döküldü. Daha sonra hepsi özür dilemeye geldi ancak benim onlara tek lafım siz benim ne arkadaşımsınız ne de kardeşimsiniz.

GÜNEŞİN BATIŞI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin