Öncelikle merhaba sevgili okuyucularım. Dün attığım bölümü umarım beğenmizsinizdir. Ufacık ta olsa merakınızı almışımdır inşallah. Şimdiden beğeneceğinizi umacağım bir bölüm yazacağım. İyi okumalar sevgili okuyucularım.
GECENİN KARANLIĞI
Melih uyumaya gitti olması gereken de oydu benim gibi sakat bir insan ile neden vakit geçirsin. Okul açılınca okul nasıl olacak acaba. Ama ben olamayacağım lisa'nın yüzüne, sesine, tenine hasret yaşayacağım nasıl olacak ki bu bilmiyorum ama şunu biliyorum ki bugün yanıma gelmediyse yarın da gelmicektir, bir sonraki günde, bir sonraki günde ama ben hep onun gelmesini bekleyeceğim. Acaba napıyordur şuan? Uyumuş mudur acaba, o esmer güzeli gözlerini yumup uykuya dalmış mıdır acaba. Rüya görüyor mudur bilmiyorum ki uyku demişken çok uykum var ya gerçekten ama sabah olmasını istemiyorum utanıyorum çünkü sakat olduğum için insanların hal ve hareketlerini gerçek düşüncelerini asla öğrenemicem belki de. Kafam da ömür boyu beni sevdiğini söyleyen insanların ne derece doğruları söyleyip söylemediğini bilemeyeceğim belki de. Kalbim kırık benim. Bazen düşünüyorum bu güne kadar kimseye zararım olmadı, elimden geldiğince insanlara yardım etmeye çalıştım. Yani dünya da bu kadar kötü insan dururken neden beni buldu bu sakatlık. Ama şunu biliyorum asla iyileşeceğimi düşünmüyorum..
SABAH
Dışardan bir ses geldi anneminkine benziyordu. Canım annem ne de özlemişim o güzel sesini ne de hasret kalmışım bana sarılıp öpüp koklayışını.Monanın annesi= Oğlum senin en sevdiğin böreği yaptım yanında da çay yiyip içersin sıcak sıcak.
Başlamıştı işte alışık değilim bu kadar ilgiye acımalarını istemiyorum kimsenin istemiyorum işte neden böyle yapıyorlar daha önce sevgisini bu kadar net gösteremeyen insanlar üzerime titremeye başladı. Aradan zaman geçmeye başladı ve birinci haftanın sonuna gelmiştik ve hafta sonu büyük bir süpriz ile karşılaştım. Dışarıdan bir kaç ses duydum bunlar onlardı sesin biraz daha artmasıyla birlikte emin olmaya başladım bunlar sırasıyla Melih, Sude , Sezgin ve bir kaç arkadaşım daha ama ben bu ilgiyi kabul etmedim ve defolup gitmelerini istedim ve aramızda sert bir tartışma yaşandı tam olarak bir tartışma değilde sadece biraz fazla gerilim.
Hüseyin= Kardeşim nasılsın iyi misin.
Sezgin= Ayıp ediyorsun Hüseyin baksana turp gibi maşallah.
Mona= Ne işiniz var sizin burda.
Sude= Ne demek istiyorsun mona istemiyor musun? Çok üzüldüm.
Mona= Sizi kastetmediğimi biliyorsun sude. O kişiler kendini biliyor tek tek isimlerini saymak istemiyorum.
Sezgin= Öyle deme mona lütfen.
Hüseyin= Mona gerçekten özür dilerim bak eşşeklik ettik. Lütfen affet.
Mona= Ya siz ne saçmalıyorsunuz ya bu kadar kolay mı. Benim en zor günümde yanımda olmadınız. Dışladınız beni. O gün öyle ağladım ki öyle kırıldım ki sizi affetmek gelmiyor içimden. Hem o gün hiçbir suçum yokken sırf beni aranızdan dışlamayın diye yinede yalvardım ama demediğinizi bırakmadınız.
Hüseyin= Evet haklısın ama lütfen kardeş değil miyiz biz.
Mona= Ne kardeşi ya ne diyorsunuz siz. Defolun gidin odadan defol.
O an karnımda var olan yaradan inanılmaz bir acı çektim o kadar çok kırılmıştım ki acıya aldırmadan devam ettim.
Mona= Çıkın diyorum size hadi çabuk çıkın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN BATIŞI (TAMAMLANDI)
Novela Juvenilİntikam ateşi içinde boğulmuştu genç adam. Dostuna duyduğu sonsuz nefret içinde bitirdi kendini. Diğer tarafta ise Mona Del Roreza Kardeşine duydugu sonsuz güveni yıkmıştı hayatını birer birer. Kaybetme korkusu olmayan karşıt dost yakmaya hazırdı dü...