5. Bite

4.7K 401 184
                                    

"Lan senin götünde kurt mu var neden oradan oraya gidip duruyorsun?" Taehyung sinirle volta atıyordu.

"Teknik olarak geçen popomdan ısırıldığım zaman götümde kurt vardı ama..."

"Jimin komik olma daha çok sinirleniyorum."

"Ya nereden bileyim ben sizin beni görmeye geleceğinizi? Ayrıca Allah aşkına gecenin köründe neden Busan'dasınız siz?"

Her şey berbat ilerliyordu.

Hoseok'un güç bela kullandığı -ayrıca trafik cezası da aldığı- araç, saat üç buçuk gibi Busan'daydı. Taehyung, Jimin'in Instagram hikâyesini görmüştü. Onu ve Jungkook'u etiketlemiş ve yolda olduğunu yazmıştı.

Şimdi taşlı bir yolda durmuş Taehyung'un konuşmasını dinliyorlardı. Arabanın tüm kapıları açıktı. Sürücü kısmında ayakta Hoseok duruyor, elini kapının üstüne koymuş arabaya yaslanıyordu. Namjoon sonunda taze havayı soluyor, oturduğu kayadan Taehyung'a bakmadan konuştuklarını dinlemeye çalışıyordu. Bir kere yaptığı zaman Jungkook denilen alfa ona sataşmıştı. Neymiş, Taehyung'a bakamazmış öyle inceler gibi. "Ben Jimin'e aşığım." demek istiyordu ama bunlar ne anlar, diye düşündü. Anca kıskanmayı biliyordu bu salak. Yoongi hala uyuyordu arka koltukta. Bir ara telefonuyla oynamış sonra Hoseok'un bacaklarını ve burnunu okşamış ardından uykusuna devam etmişti. Onluk bir şey yoktu çünkü.

"Aklımıza esti işte! Sabah birlikte kahvaltı yaparız filan diye düşünmüştük. Of Jimin ya! Şimdi hepimiz geri dönmek zorundayız!"

"Hepimiz? İkiniz değil misiniz? Kimlesiniz?"

Taehyung alnına eliyle vurdu. Nasıl pot kırabilirdi! Her şeyi daha da berbat edecekti neredeyse.

"Kimse yok, nereden çıkardın? Hepimiz derken şey... valizler falan var onları dedim. Neyse! Bak geri dönüyoruz biz. Sakın geri döneyim yok efendim doktora ya da başka yere gideyim deme, poponun sağlam kısmını da ben dişlerim! Hadi öpüyorum seni, görüşürüz."

Telefonu kapattı Taehyung. Rüzgar sağ taraftan esiyor, ışıklı manzaranın iç ısıtacak sıcaklığını da alıp süpürüyordu. Arkasında ona bakan 3 kişiye döndü.

"Dönüyoruz."

Hoseok isyan etti ve arabanın anahtarlarını Jungkook'a fırlatıp sevgilisinin yanına oturdu. Başını onun omzuna koyduğunda alfası ona sarılmıştı bile. Namjoon'a kısa bir bakış atıp ön koltuğa geçti Taehyung. Jungkook sürücü koltuğuna geçmeden önce arkaya Namjoon oturdu.

Saat sabah 7 - 8 gibi Seul'e geldiklerinde hepsi öyle yorgundu ki Taehyung bile Namjoon'un en fazla yüzüne tükürebilmişti. Jungkook içlerinde en aklı başında olarak nitelendirebileceği kişi olan Hoseok'un numarasını almış, akşam buluşma yerini mesaj atacağını söylemişti.


*******


Jimin camdan dışarıyı seyrediyordu. Karla kaplanmış manzarası sessizdi ve onun sevdiği müziğin kendinde ve Jimin'de yankılanmasına izin veriyordu. Amacı bu değildi ama. İşte! Birazdan beklediği şey anında olmuştu bile!

Jimin'e sorsanız size asla söylemeyeceği, sizin de fark etmek isteseniz de yapamayacağınız, sadece ona özel bir şey vardı.

Okulun ilk döneminden itibaren onu duyduğu zaman cennetin en cennet kısmında hissettiren ve tüm kainattaki en güven veren aynı zamanda en baştan çıkarıcı şeyi.

Bir koku.

Seul'e üniversiteye başlarken hiç düşünmemişti sevgili yapmayı, birilerinden etkilenmeyi ya da flört etmeyi. Lise zamanında yığınla aldığı teklifleri bile çoğu kez reddeder, keyfi isterse bir kaçına evet deyip en fazla iki ay takılır ayrılırdı. Biliyordu ki ömrünün sonuna kadar beraber olmak isteyeceği alfa onlar olamazdı. Onu nasıl bulacağını asla düşünmemişti ama sadece bir şekilde anlayacağına inanıyordu.

Don't Bite Me | MinjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin