Part 28

495 26 32
                                    




Şimdi bir önceki bölümdeki açıklamayı okuduysanız artık olayların gidişatı biraz oturdu bence kafalarda. Aslında tek tek açıklayacaktım hepsini ama bu şekilde de kitabın kurgusunu mahvederim gibi geldi. Yani sizin haberiniz olmadan sizinle aynı anda yaşayan başka bir eşiziniz var. İkiz demiyorum dikkat eşiz. Hayatlarınız da aynı kişileri tanısanız da tanışma şekliniz ya da olayların gidişatı çok farklı olduğu için birinde dost olan biri diğer hayatta düşmanınız olabilir. Birinde gerçekleştirdiğiniz hayalinizi diğerinde gerçekleştiremeyebilirsiniz. Ya da bir evrende çok önceden tanıdığınız birini diğerinde hayatınızın çok daha ileri kısımlarında tanıyabilirsiniz. Ama sonunda yine kader dediğimiz bir olguya bağlanıyor her şey... Geri kalanını çözmeyi tamamen siz okuyuculara bırakıyorum.

Bu arada bölümün kısa olduğunun farkındayım ama inanın çok yoğunum. Böyle sizin o güzel yorumlarınızı okudukça ilham geliyor o şekilde yazıyorum. İyi de olsa kötü de mutlaka fikrinizi belirtin lütfen. Öpüldünüz...

Selim... Güzel isim diye düşündüm. Aslında çok da güzel değildi. Güzel miydi? İsmin güzelliği değil de duyunca bir garip olmuştu içim... Anlamlandıramadığım bir his işte. Elbette bir karşılığı da vardır bu anlatığımın ama bana özel gelen her zaman o anlamlandıramadığım şeyler olmuştur. Nedeni olmayan bir hüzün, aniden gelen bir mutluluk ya da kim olduğunu bilmememe rağmen bana birini hatırlatan şarkılar...

Şu dejavu dedikleri şeyi biliyor musunuz? Uzun zamandır bunu yaşıyordum işte. Mesela Nisa'nın okuduğu lise. Ben oraya birkez bile gitmemiştim. İçeri hiç girmemiştim. Ama bahçesi, giriş kapısı, okulun karşısındaki kantin çok tanıdık geliyordu. Ne zaman o okulun yanından geçsem yine anlamlandıramadığım o his içimi kaplıyordu. Orada biri vardı sanki, kapıdan içeri girsem görecekmişim gibi. Kim olduğunu bilmediğim biri.

Bu ismi duyunca da öyle hissetmiştim işte. Ama çok üstünde durmak istemiyordum. Sadece hayal gücü de olabilirdi.

Nisa'nın söylediği şeyi es geçip sanki söylediği hiç ilgimi çekmemiş gibi

''Sipariş verdin mi?'' dedim.

Kafasını hayır anlamında salladı.

''O zaman ice-americano?''

''Olur. Benim için farketmez.''

Kızın bir anda modu düşmüştü. Sebebini merak ettim. Ama bunun Emir'le ilgili olduğunu sezmiştim. Zaten bu kafede buluşmamızın sebebi de bence Emir'di. Kısa bir sessizlik oldu masada. Bu sırada bende gözlerimi kafenin içerisinde gezdirdim.

Gerçekten de biraz önce kafamda canlandırdığım gibiydi. Audrey Hepburn, Marilyn Monroe, Frank Sinetra... Köşede bir de Kadir İnanır ve Türkan Şoray tablosu vardı. Çok güzel bir yerdi. Hem çok kalabalık da değildi.

O sırada garson geldi. Americanodan bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladım.

''Nisa dökül...''

''Yok bir şey, Elif.''

''O zaman durum daha vahim desene.''

Bana bakıp güldü.

''Ölmedik daha.''

''Öldürmeyen güçlendirir çiçeğim.''

Derin bir nefes alıp, saçlarını geriye attı. Bu anlatmaya başlıyorum ama tekrarlamıcam dikkatli dinle demekti galiba.

''Geçen gün Emir'i bir kızla gördüm. Yanlarına gidecektim ama vazgeçip döndüm sonra. Akşam Emir'e kızın kim olduğunu sordum. Geveledi birşeyler. Sınıftan birinin arkadaşıymış, bir şey rica etmiş falan. Ama ne olduğunu da söylemiyor. Bende sinirlendim, sonra tartıştık biraz. Yüzüne kapattım telefonu.''

''Hmm, o yüzden yanına gelmedi yani şimdi.''

''Aynen öyle... Bak aramadı diye üzülüyordum. Bir iki metre ötemde ama yanıma gelmeye bile tenezzül etmiyor.''

''Abarttın mı acaba biraz?''

''Elif kendini benim yerime koy lütfen. Sen Görkem'i başka bir kızla görsen ne tepki verirdin?''

Bunu demesiyle afalladım. Gerçekten ne tepki verirdim?

''Yanlarına giderdim. Herhalde bir arkadaşıdır, diye düşünürdüm. Yani çok büyük bir olay gibi gelmedi bana.''

Gözlerini devirdi.

'' Yapma Allah aşkına... Bal gibi kıskanırdın.''

Tekrar düşündüm. Kıskanır mıydım? Hayır. Ben Görkem'i hiçbir zaman kimseden kıskanmamıştım ki. Bunu şu an farkediyor olmam da çok garipti.

''Doğru, haklısın. Sanırım kıskanırdım.''

dedim kendi yalanıma inanmaya çalışarak. Huzursuz olmuştum. Ama herkes ilişkisini farklı yaşıyordu sonuçta. Belki de bizim ki mantık ağırlıklıydı. Yoksa Görkem'i kıskanmamam onu yeterince sevmediğim anlamına gelmiyordu. Tabiki seviyordum.

Kafamı çevirip Emir'e baktım. Aslında o da çok mutlu görünmüyordu bence. En fazla bir hafta, dedim içimden. Bir hafta sonra barışacaklardı. Gözüm yanındaki çocuğa kaydı sonra. O Emir'in aksine gayet neşeliydi. Gülerek bir şeyler anlatıyordu. Aklıma kapıda kendini gülmemek için tuttuğu o an geldi. Yine sinirlendim. Cidden bende yarım saat o kapıyı çekeceğime, bir kez itmeyi neden düşünememiştim? Neyse bir hafta sonra kendim anlatır gülerdim ben bu olaya. O sırada çocuk benden tarafa baktı. Hemen kaçırdım gözlerimi. Bütün bunları ona bakarak düşünmesem daha iyiydi tabiki. Tekrar baktım. Gözlerini kısmış, hala bana bakıyordu. Birde şu alay eden hali geri gelmişti. Sakince kafamı Nisa'ya çevirdim.

BEN BU ÇOCUĞU ÖLDÜRÜRÜM! çığlığı atmadım tabiki içimden. Niye öyle bir şey yapayım? Tch...

''Nisa sana iki seçenek. Şu kahveleri seninkinin ve yanındakinin kafasına boşaltıp buradan çıkarız veya hiçbir şey yapmadan, doğrudan kasaya ilerleyip burdan çıkarız.''

Gözlerini şaşkınca açıp bana baktı sonra yüzünde şeytanca bir gülümseme belirdi.

Bu kız ya... İşte bu yüzden kardeşim diyordum.

Kafeden çıktık. Ve hayır, merak etmeyin. Kimsenin kafasına kahve boşaltmadan...

Akşam Görkem'i arayıp olayı anlatmayı düşünsem de yanlış bir şey yapmışım gibi hissettiğim için vazgeçtim. Sadece iyi geceler mesajı attım. Hem zaten arasam da vakti olmuyordu.

Duş alıp, kendimi yatağa attım. Bir süre tavanı izledim ve kendimden nefret ederek çok vahim bir durum olduğunu farkettim...

''Niye hala o çocuğu düşünüyorum?'' diye fısıldadım. Sonra yavaşça yastığı kafamın altından çekip yüzüme bastırdım. Kendimi boğmaya çalışıyordum, evet...

Sonra doğruldum. Kendine gel Elif. Gerizekalı mısın sen? Senin sevgilin var. Onu seviyorsun ve o da seni seviyor. Bir daha görmeyeceksin o çocuğu. Yarın hatırlamayacaksın bile.

O çocukla bir daha karşılaşmayacaktık. Tabiki karşılaşmayacaktık...

PEKİ BİR GÜN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin