Part 13

506 34 10
                                    


Yaz tatilinin diğer bir özelliği de bitmek bilmeyen akraba ziyaretleriydi. Gitmek zorundaydınız ya da onlar gelmek zorunda... Çok sık görmüyorduk birbirimizi kabul ediyorum. Tatil görüşmek için iyi bir fırsattı. Ama birde şu ardı arkası kesilmeyen iğneleyici soruları bir bıraksalar... İşte bu yüzden genelde bu tür ziyaretlerin çoğundan hoşlanmaz, çoğundan kaçar, kaçamadıklarımda da gittiğimiz yerlerde ölü taklidi yapardım. Akraba ziyaretleri bittikten sonra tekrar eve gelmenin mutluluğunu yaşıyordum. Ama arabayla gezerken şehri ne kadar özlediğimi farketmiştim. Gelecek haftayı tamamen gezmeye ayırırım, diye düşündüm. Ertesi gün öğle saatlerinde Ferit'i aradım. Kız arkadaşını özellikle getirmesini söyledim. Hem biz tanışmamıştık daha hem de yakında gelin olacağı şehri bir güzel gezdirmek istemiştim. Nisa da Emir'le birlikte gelecekti muhtemelen. İlk zamanlar Emir'i her görmemde Selim geliyordu aklıma ama ona da alışmıştım zamanla...

Pazartesi yine sabah erkenden uyandım. Eve geldiğimden beri sabah yürüme alışkanlığımı tamamen kaybetmiştim. Sonra düşündüm, günlerim zaten yoğun geçiyordu oradan oraya koşuşturuyordum,  istesem de fırsatım olmazdı. Ama buluşacağımız yere yürüyerek gidebilirdim şimdi. Erken olduğu için dışarısı çok sıcak değildi zaten.Diğerlerinden biraz önce gelmiş olacaktım ama sorun değil, beklerdim. 10 dakika yürüdükten sonra kafenin önüne gelmiştim. İçeri girip boş yerlere bakındım , çok kalabalık değildi. Köşede bir masaya oturdum sonra garson yanıma gelip siparişimi aldı. Geriye yaslanıp beklerken yan masaya 15-16 yaşlarında iki kız oturdu.

''Görüyor musun? Ben sana demiştim, bak araba onunmuş.''

''İnanmıyorum ya, çocuğun Maseratisi var resmen.''

''Çocuğu boşver de,  araba yakıyor.''

''Ne demek çocuğu boşver?! Asıl çocuk yakıyor.''

İstemsizce güldüm. Bu yaşlarda bizde mi böyleydik? Ardından limonatam geldi. Limonatadan bir yudum alıp kızları dinlemeye başladım tekrar. Bu defa seslerini alçaltmışlar, fısıldayarak dışarıya bakıyorlardı. Sonra önüme dönüp çantamdan kitabımı çıkardım. Kaldığım sayfayı açıp okumaya başladım. Bir iki satır okuduktan sonra yine bir anı canlandı gözümde..

3 Mart 2015

Yine bir haftasonu dershanedeydik. Hoca ara vermişti, sıraları arka tarafa doğru çekmiş oturuyorduk. Dershanenin bir tarafı tamamen camdan oluşuyordu ve bizim sınıf 3. katta olduğu aşağıdaki manzara cidden hoş görünüyordu. Bir yandan gelip geçenlere, bir yandan da arabalara yorum yapıyorduk. Caddenin başladığı yerde beyaz bir Mini Cooper göründü. Selin bana arabayı göstererek konuşmaya başladı.

''Üniversitede kesinlikle şundan alıcam, biliyor musun?''

''Cidden hoş araba.''

''Sadece hoş mu? Bu araba erkeklerin çoğundan daha yakışıklı kızım.''

Biz gülerken Ferit yanımıza geldi, dışarı bakarak sordu.

''Hangisiymiş o?''

Selin, Ferit'e hangisi olduğunu gösterdi. Bu arada araba bizim dershanenin önüne gelmişti.

''Millet şimdi iyi bakın Selin'in yakışıklı dediği arabadan yaşlı, kel, bıyıklı bir amca inecek.'' dedim gülerek.

''Görürüz Elifciğim! Bence bir afet inecek kesinlikle.''

''Tamam amca inmezse bende Elif değilim! Hatta hepinize çikolata alıcam. Arkamı dönüyorum, siz bana söyleyin.''

Ferit gülerek aşağıya bakmaya başladı.

PEKİ BİR GÜN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin