17.BÖLÜM - SON DEM

8.3K 835 22
                                    


Zaman kaderimizdi...
Kader denilen şey ise sadece bizim seçimlerimizdi.
Hira özgür olup, uçmayı seçebilirdi...
Kader direnmeyip, vazgeçebilirdi.
Ama biz kendi seçimlerimizi yaptık...
Sonuç mu?
Tabi ki biz kazandık!

Kader ile Yavuz için düğün hazırlıkları başlamıştı. İkisi de soluksuz bir şekilde her şeyi hazırlıyor, İstanbul ile Mardin arasında mekik dokuyorlardı.
“Kader, sanki diğer gelinlik daha bir güzeldi ya,” dedi Hira kararsız bir şekilde.

Kader amcasının eşi olan yengesi Reyhan’a baktı. “Sence yenge? Bu mu diğeri mi?”
“Ben de ilk giydiğini beğendim. Gelinlik dediğin azcık kabarık olacak. Ne bu böyle sönük sönük.”

Miray hepsini susturup, araya girdi, “Bence bu giydiği daha modern. Hem bu sene bu tarz gelinlik moda. Helen modeli.”
“Ay ben bilmem Helen melen, ilki en güzeliydi.”
Hira da Miray’a gözlerini kısıp, baktı. Bu da hemen girmişti ailenin gelin modülüne. Maşallah. “Ama son kararı Kader verecek tabi!” dedi.
“Tabi. Son karar onun.”

“Bende bunu beğendim aslında. Miray’ın dediği gibi çok modern.”
Hira ile Reyhan birbirlerine baktılar. “İyi canım, bunu beğendiysen...” diye geveledi Hira.
“Yani... soluk soluk...” diyerek de ekledi Reyhan. “Benim elbisem bundan daha kabarık.”

“Neyse gelin de kararını verdiğine göre, şimdi saçı için çiçek seçelim,” dedi Miray ellerini çırparak.
“Duvak?” dedi Reyhan yüzünü buruşturarak.
Miray gözlerini devirdi, “Ay duvak mı kaldı artık ablam ya? Şimdi böyle ne güzel çiçekli ya da taşlı tokalar var. Hem Helen gelinliğe duvaktan daha çok yakışıyor.”

Reyhan çaktırmadan Hira’ya yaklaştı, “Yok anam bu kız bizim Kader’i sönük, erimiş, biçimsiz muma çevirecek. Zevksiz bu zevksiz. Ay duvaksız gelin mi olur? Şarkısı bilem var. Valla bu kız Kader’i kıskanıyor. Onu söndürecek, kendini parlatacak.”

Hira biraz düşündü, “Ay ne bileyim Reyhan abla, valla bana da öyle geldi. Baksana her şeyin en sadesini, en sönüğünü seçiyor.”
Gelinlikçiden çıkıp, iç çamaşırcıya girdiklerinde ise bu sefer Reyhan ile Hira ipleri ellerine almış ve çeşit çeşit gecelikler, iç çamaşırları almışlardı kıza.

Akşam eve döndüklerinde yorgunluktan bitkin düşmüş, koltuklara serilmişlerdi.
Uraz sinirle karısına köpürüyordu. “Hayır karnın burnunda senin bunların peşinde ne işin var Hira ya? Çarşıda mı doğsun benim çocuğum? Sonra oradan biri gelsin doğurtsun-“ birden düşünürken dehşetle gözlerini açtı, “Ebesi bile belli olmayacaktı yavrumun!”

Yavuz ise bambaşka bir dert içindeydi. “Ne demek gelinliğin duvağı yok!” diye bağırdı kıza. “Ben neyi açıp öpeceğim seni? Hayır Kader seçerken o anı hiç mi düşünmedin? Düşüncesiz misin sen pardon?”
Kader ofladı, “Duvağın modası geçmiş Yavuz, Miray öyle söyledi.”

“Gitsin o! Modası geçmişmiş. O takmış gaza son hız gidiyor. Allah bilir kaçıncı yüzyıldadır. Sen ona bakma. O düğününde takmasın canım banane.”
“Artık aldık Yavuz.”
“Banane ben duvak istiyorum ya!”

***

“Hoşgeldin hayatım,” dedi Aras kızı yanağından öperken.
“Hoşbulduk canım.” İçeri geçip kendini koltuklara attı. “Ay çok yorulduk ama değdi.”
“Bitti mi gelinliği geceliği?” diye homurdandı Aras. Düğünün son hazırlıkları için kuzenleri ve diğerleri İstanbul’a gelmişti. Sevgilisini sabahtan alıp, gece yarılarına kadar göndermiyor, Aras’ı da sinirden delirtiyorlardı.

“Bitti valla, bir düğün kaldı.”
Aras kızı belinden tutup, kucağına çekti. “Hımm, düğün gecesi olacakları da biz mi prova etsek?”
Kız birden adamın kucağından kalktı ve elini beline koydu, “Ha diğerlerini prova ettik, düğün gecesi kaldı öyle mi paşam?”

MELEKLERİN EMANETİ - Doğu Serisi IV - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin