‹ 19 ›

724 60 46
                                    

16 yıl sonra (sorry)

"Sence hangisi Stevie?" elindeki takımları göstererek sordu. "Hmm. Sanırım sağdaki."
"Sana güveniyorum, sevgilim."

"Hey, Tony çıkmıyor- Kiminle konuşuyorsun?"

"Hi-hiç kimse. Kendi kendime."

Rhodey elini arkadaşının omzuna koydu "Yine halüsinasyonlar mı?"

Tony omzundaki eli ittirdi "Ben halüsinasyon falan görmüyorum. Şimdi çık. Üzerimi giyineceğim."

Rhodey daha fazla üzerine gitmeden kapıdan çıktı. Çıkmasıyla beraber Tony kendini yatağına bıraktı.

16 yıl olmuştu. Koskoca 16 yıl.

Kendini hayatta olduğu gerçeğine bırakmak istiyordu. Ona sıkıca tutunmak.

Onu unutup bırakıp gitmiş olsa bile sorun değildi. Yeter ki o mavi gözleri açık olsun.

Arada annesini ziyaret ediyordu. Kadının da ondan farkı yoktu. Hatta Tony onunla da birkaç yıl geçirmişti. Ama ikisi de bunu kolay kolay atlatamadı. Hâlâ da atlatamıyorlardı.

"Daha uygun bir koşulda sorarsan evet diyeceğim."

Gözlerinden akan yaşlar yatağına damladı. Seni çok özledim, Steve. Sensiz buralar çekilmez oluyor.

"Sevgilin katledilirse üzülmez misin?"
"Senin peşinden kendim gelirim."

Gitmek istemişti. Çok da aklına yatmıştı bu. Ama aklına gelen Sarah ve rüyalarında onu durdurmaya çalışan Steve'in hatrına yapmamıştı.

"Evren bizi durduramaz."

Bunları daha fazla düşünürse kaybolacağını bildiğinden yerinden kalktı ve gözlerini sildi. Giymek üzere sağdaki takımı seçti ve soyunmaya başladı.

"Korkulan olmak mı, saygı görmek mi? Ben diyorum ki, ikisini de istemek fazla mı olur?"

Birkaç etkileyici söz söyleyerek füzesini satmaya çalışıyordu. Nasıl bunları yapıp satacak duruma geldiğini bilmiyordu ama sonuçta ülkesinin ordusuna yardım ediyordu değil mi?

Füzelere eliyle işaret verip onları aktif hâle getirdi. Koca füze parçalanarak daha küçüklere ayrılıp arkasındaki yere düşerken kollarını iki yana açtı "Karşınızda, Jericho."

"Beşyüz milyon dolar üzerindeki tüm siparişlere hediyem." kutunun ağzını açıp içindeki içkiyle bıraktı ve arabaya yöneldi.

Rhodey de onun arabasına binmek üzere gelirken kafasını camdan çıkardı "Sen arkadakine bin." Esmer adam arkadaşının kalbini kırmamak için arkaya yöneldi.

"Bir fotoğraf alabilir miyim?" Tony yavaşça kafasını salladı ve yanındaki askere yanaştı. "Lütfen işaret yapma." Adam yavaşça elini indirirken "Şaka yapıyorum. Evet, barış. Barışı severim ama olsa işsiz kalırdım."

Aniden gelen gürültü ve ışıltı yüzünden yerinden sıçrayıp karşıya baktı. Önlerindeki araba patlamış, onun bulunduğu arabaya mermi yağıyordu.

Askerler dışarı çıkıp çatışırken onun yanında bir tane kalmıştı. Ölmeyi düşünürken bile böyle bir duruma geldiğinde söylediklerinden pişman olurdu ya insan. İşte öyle hissediyordu.

"Bekle! Nereye gidiyorsun?!"
"Burada bekle!" Adam önüne dönüp ateş dâhi edemeden vurulup ölmüştü. Tony kapıyı açıp kendini yere attı.

somewhere only we know | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin