✴-11-✴

63 36 1
                                    

Gerçeklerden kaçılmaz sadece doğru zamanın gelmesi beklenir...

İkra, içindeki sıkıntıyla yatağında bir sağa bir sola dönüp duruyordu. Mavi gözleri boş boş duvara bakıyordu. Su içmek için yatağından doğruluğunda, gördüğü şeyin sadece kötü bir rüya olmasını diledi. Annesinin yatağı boştu! Yoksa...Yine mi? Hayır! Kötü düşünmeyecekti. Belki de annesi de su içmek için mutfağa gitmiştir. Belki de hep yaptığı gibi pencereden dışarıyı izliyordur...
Tedirgin bir ifadeyle, annesi Feride Hanım'ın boş yatağına bakıp pijamasıyla odadan fırladı.

"Anne?Anneee?"

Mutfağa baktı...banyoya baktı...tuvalete baktı...Ama annesi yoktu! İkra, oturma odasına döndü. Çaresizce koltuğa yığıldı. Yüzünü elleriyle kapattı. Ne yapmalıydı şimdi? Polisi mi arasaydı? Kendi mi çıkıp arasaydı? Yaşının verdiği olgunlukla karar vermeliydi. Gözlerindeki yaşları silip, hızla ayağa kalktı. Cama doğru adım attı. Perdenin açık olduğunu yeni fark ediyordu. Gökyüzündeki ay ışığı, evin içine vuruyordu. İkra'nın mavi gözleri, ay ışığıyla daha çok mavileşti. Korkunun en koyu rengini aldı...Dışarıda ne görmüştü ki annesi? Üç yıl önce de böyle olmuştu. Yine bir gece annesini bulamamıştı. Şimdi yine yoktu...
Aklına karşı komşuları Hatice teyzesi geldi. Bir sıkıntın olursa gel demişti. Yatak odasına gidip cep telefonunu aldı. Pijamasının üstüne de aceleyle bordo paltosunu giydi. Aceleyle evden çıktı. Komşusundan yardım isteyecekti. Sık ve hızlı bir şekilde kapıya vurdu. En sonunda kapıyı beyaz geceliğiyle Hatice Hanım, açtı. İkra'yı telaşlı gören yaşlı kadının da yüzü kireç gibi olmuştu.

"İkraaa? Ne oldu kızım? Bu halin ne böyle?"

İkra'nın elleri titriyordu. Yaşlı kadının gözleri, genç kadının tir tir titreyen ellerine kaydı:

"Titriyorsun kızım? Geç içeri. Biraz sakinleş öyle konuşalım," dedi.

"Yok teyze! Annem Yok!"

Yaşlı kadının feleği şaştı:

"Ne diyorsun kızım Sen? Nasıl yok! Nereye gitti yine bu deli karı!" Yaşlı kadının eli ayağı biribirine dolaşmıştı.

"Of teyzem of! İçim sıkıldı uyuyamadım. Sonra su içmeye kalktım. Bir baktım ki annemin yatağı boş!"

Hatice Hanım, mantıklı bir açıklama bulmaya çalışıyordu:

"İkra, her yere baktın mı güzel kızım? Belki tuvalette banyoda düşüp kalmıştır sesi çıkmamıştır garibimin!"

"Bakmaz mıyım Hatice teyze!Evin her yerini didik didik aradım yok! Nereye gider gecenin köründe yol bilmez iz bilmez! Allah'ım aklımı kaçıracağım!"
  Genç kadının mavi gözleri, korkuyla açıldı:

"Ben gidiyorum teyze. Eğer sen birşey görüp duyarsan söyle bana ne olursun!"

  Genç kadının bu çırpınışları, Hatice Hanım'ın içini sızlatıyordu. Onu sakinleştirmek istiyordu:

"Kız kim ne yapsın bizim ihtiyar Feride'yi? Bulunur elbet! Yerin dibine girmedi ya bu kadın!"

"Olsun teyze, bulunur diyorsun da bu koca İstanbul'a güven olur mu hiç? Yok, ben duramam böyle!"İkra, telaştan ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Durum böyleyken yaşlı kadının genç kadına söyleyeceği hiçbirşey kalmamıştı. Usulca,"Tamam kızım. Allah yardımcın olsun. Kendine çok dikkat et!" dedi.

  İkra, aceleyle kendini apartmandan dışarı attı. Gerekirse yollarda sürünecek ama annesini bulmadan geri dönmeyecekti...
   
                   ***
Burçak, dün geceden biraz dinlenmek için başını masasına koymuş sonra uyuyakalmıştı. Uyandığında saat sabah sekiz on beşi gösteriyordu. Dünden içtiği rezene çayı uyuklamasına yol açmıştı. Şimdi uyanık olduğuna göre bunu umursamadı. Burçak, kendini çok berbat hissediyordu. Saçı başı birbirine karışmıştı. Hadi onu da geçmişti rimeli akmıştı! Ayaz, onu bu haliyle görmemeliydi.    Yoksa Ayaz Bey'in o pabuç gibi dilinden tüm gün kurtulamayacaktı. Burçak, hızla ayağa kalktı. Tuvalete gidip kendine çeki düzen vermesi lazımdı.
  Dalgalı sarı saçlarını yukardan topuz yaptı. Gözlerindeki o korkunç siyah lekeleri de makyaj temizleme suyuyla halleti. Üstüne giydiği boğazlı beyaz kazağının kolunda çay lekesi olduğunu fark etti. Aynaya bakarken söylendi:

KARANLIĞIN MELODİSİ (Ara Verildi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin