✝Chapter Thirty- Seven✝

120 13 15
                                    

"Seni seviyorum, ""Lütfen beni affet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni seviyorum, "
"Lütfen beni affet."

Aurora- Runaway

"Ae?"

Bakışlarımı gayet sağlıklı olan yüzünde gezdirdim. O yaşıyordu!

Titrek bacaklarımla ayağa kalkıp ona sarıldım. Beni itmesini ya da iğrenir bir ifadeyle bana vurmasını bekliyordum ama o beklenmedik bir şey yaptı. Bana karşılık verdi. Sıcak kollarından yayılan ısı beni mayıştırıyordu.

Elini kafamda gezdirdi ve açık yarayı ovuşturdu. Bu canımı yakmıştı ama konuşmadım.

"S-sen y-yaşıyorsun?"

Gülümsedi. "Evet."

Tekrardan kollarımı beline sardım. Bu dostâneydi. "Çok özür dilerim Taehyung."

Başımı ovuşturmaya devam etti. "Hey, ne diye özür diliyorsun? Yanlış bir şey yapmadın."

Onun haberi yoktu.

Kafamı tekrardan göğsüne gömdüm. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. "Gerçekten üzgünüm." bacaklarım beni taşımaz hale geldi. Yere yığıldım. Başımı toprağa yasladım. Yeni yağmur yağmur gibi hafif nemliydi ve güzel kokuyordu. Bu beni birazcık sakinleştirdi. Başımı kaldırmadan sessizce mırıldandım. "Lütfen beni affet. "

"Ae," o meyus ses tonu. Gözlerimi klasik siyah, düz ayakkabılarına diktim. Ardından koyu renk kotuyla beyaz tişörtüne baktım. İlk defa gayriresmi kıyafetleriyle karşımdaydı. Tae hafifçe eğilerek elimi bacağından çekti ve ufak bir gülümsemeyle orman yoluna ilerledi.
Yalnızca ikimiz kalmıştık.

Yere eğildi ve yanıma oturdu. Başım dizlerine değiyordu. Gözleri yıldızlardaydı. "İstersen bana yaslanabilirsin... " dediğini yaptım. Kafamı yavaşça dizine yerleştirdim. Eliyle saçımı aşağı doğru hafif hareketlerle tarıyordu. Bu uykumu getirmişti.

Birbirimize bakmıyorduk. Bende onun gibi gözlerimi yıldızlara diktim. Eve ilk gittiğim gün Tae'nin bahsettiği ışıklar buradan bile görünüyordu. Demek ki bana yalan söylemiyordu...

Uzun bir süre konuşmadan yıldızları izledik. "Bilmeni isterim ki," gözlerine baktım. Güzel gözleri loş ayışığında kehribara benziyordu. "Bunun için her zaman yanındayım. Bu yüzden benden destek alabilirsin, sonsuza kadar bile olsa...Yanında olacağım."

Gözlerimden akan yaşlar süzülüp onun koyu renk pantolonunu ıslatıyordu. Buraya geldiğim ilk günden beridir ilk defa kendimi yalnız hissetmiyordum. Gözlerimi kapattım. Eli hala saçlarımdaydı. Konuşmaya devam etti. "Benden, " boğazını temizledi çünkü sesi hafiften titremişti. "Bundan daha fazlasını isteme. Lütfen."

"Beni sevmemen senin suçun değil."

Güldü. Kafamı kaldırdım. "Neden gülüyorsun?"

Elini yanağıma yerleştirip baş parmağıyla yumuşak daireler çizmeye başladı. "Sana daha önce bunları kaç kez söylediğimi biliyor musun? Yer değiştirmiş olmamız fazlasıyla komik."

Boğazım düğümlendi. "Yine gidecek misin? Yani uyandığım zaman herşey aynı olacak. Bana karşı..."

Beni bağdaş kurduğu bacaklarının arasında kalan boşluğa doğru çekti. Bedenlerimiz arasında neredeyse boşluk yoktu. Onun kalp atışlarının hızı beni resmen dürtüyordu. "Yanlış anlama. Bunu yapmamın nedeni sana geçmişten bir borcumun olmasındandı."

"Biz-"

Gözlerime baktı. "Olamayız."

"Bana veda etmeden gitmen oldukça üzücüydü... Oysaki ben senden ayrılırken böyle yapmamıştım. Yani geçmişte. "

Gülümseyerek kolları üzerinde geriye yaslandı. Bu gülüş oldukça gerçekti. "Yani sana başka borçlarım olduğunu mu söylüyorsun? Geçmişten."

Kararla kafamı salladım. Elimi kavrayıp havaya kaldırdı ve kendi parmaklarıyla kenetledi. Elinden yayılan sıcaklık bana kafamdaki acıyı bile unutturmuştu. Diğer elimi de kaldırıp kendi eline kenetledi . Alınlarımızı birleştirdi. Nefes nefese kalmıştım. Kalbimin sesini duymasından korkarak gözlerimi kapattım.

Dudaklarıma değen yumuşak dudaklarıyla gözlerim sonuna kadar açıldı. Onu daha önce öptüğümü hiç sanmıyordum. Yani, ona sarılmıştım. Ama daha fazlası olmamıştı. Beni öpmesini hiç beklemiyordum. Elimi bırakıp boynuma yerleştirdi. Yanaklarıma değen baş parmağıyla çene kemiğimi okşadı. Kontrol ondaydı. Yavaş ve yumuşaktı. Bu sefer hiçbir zorlama yoktu. İkimizinde istediği bir öpücüktü.

Dudaklarından yayılan yanık şeker tadı onu kendime daha çok çekmeme sebep oluyordu. Belimi kavradı ve aniden benden ayrılıp kafasını omzuma yerleştirdi.
Bu bile bana yeterdi. "Bir daha asla, pes ettiğini görmek istemiyorum."

Dudaklarını tekrar benimkilere bastırdı. Kısık bir sesle, "Pes etme." dedi ve kollarımda bir boşluk olmasına neden alarak ayağa kalktı. Sıcaklığı benden uzaklaşıyordu. Onu durdurmadım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Die Or Kill ✝Bangtan Boys✝Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin