"Sakin olursak harika iş çıkarırız." Lisa'nın 10 dakikadır tekrarladığı cümle buydu. Artık kusmak üzereydim.
"Sakin olursa-"
Lafını bölen şey çalışanın sesiydi. "Sahne sizin kızlar. Başarılar!"
Hepimizin üzerinde bir gerginlik ve telaş vardı ama yansıtmamaya çalışıyorduk.
Sahneye çıktığımızda etrafa sessizlik hakimdi. Hepimiz yerlerimize geçtik. Son kez Lisa'ya güven verici bir bakış attığımda gülümsedi ve başını yavaşça salladı.
Bu bizim dilimizde, başaracağız, anlamına gelen ufak bir hareketti.
Koca salonu dolduran 16 Shots müziği ile kollarımı yukarıdan aşağıya doğru yavaşça indirdim. Dans etmekten çok beni geren şey şu an büyük ekranda oynatılıyor ve yüzlerce insanın bizi izliyor oluşuydu.
Bir de malum kişi vardı tabii.
Beni izleyip izlemediğinden haberim yoktu. Performans sergiledikten sonra ortadan kaybolmuşlardı.
Şarkıda geçen iki el silah sesiyle kollarımı öne uzattım ve koreografiye göre göğsümü yukarı aşağı hareket ettirdim. Üzerimizdeki kırmızı ışık tenimi yakıyor gibi hissettiriyordu ama az kalmıştı.
Sonlara doğru yaklaştığımızda şarkıdaki patlama sesi ile yan dönmüş ve bir elimi omzuma atmıştım. Nefes nefese yere bakarken kulaklarıma dolan alkış sesi ile kendime geldim. Hata yapan var mıydı hiçbir fikrim yoktu, sadece kendi performansıma odaklanmıştım.
Kısa bir selam verdikten sonra iki üç basamaktan oluşan merdivenlerden indik ve siyah kapıyı açıp içeri girdik. Görevli kız sağ elinin baş parmağını kaldırıp göz kırptığında gülümsedim.
"Öleceğimi sandım!" Aniden kucağıma atlayan Lisa'ya sıkıca sarıldım. Tanrım, heyecanım hâlâ dinmemişti. Normalde olsa bu kadar panik yapacak bir insan değildim. Beni geren bir etken, belki de biri vardı.
"Chaeng, titriyorsun," dedi ellerimi avuçlarının arasına alırken.
"Geçer birazdan."
Beni peşinden sürükleyip koltuğa oturttu ve kocaman gülümsedi. "Kimse hiçbir sorun çıkarmadı, mükemmel bir gösteri oldu!" Heyecanla ellerini çırptı ve seslendi: "Herkesi tebrik ederim arkadaşlar!"
Diğerleriyle ufak bir sohbet yaşadığımızda gerginliğimin geçtiğini, biraz daha olsun hafiflediğimi hissetmiştim.
✘
Çıkardığım kıyafetleri bir kenara koydum ve buraya gelirken giydiğim siyah kot pantolonu ve beyaz yarım kolluyu üstüme geçirdim. Jungkook'un verdiği kapüşonlu kolumda asılı duruyordu ve onunla ne yapacağımı bilmiyordum. Geri vermek istiyordum ama az önce Lisa'dan hâlâ salonda olduklarını, üstüne biz içerideyken 3 ödül daha aldıklarını öğrenmiştim.
Bizi izlediğinden artık kesinlikle emindim.
Bir şey yazmış olma ihtimali aklıma geldiğinde telefonumun ekranını açtım. Yanılmamıştım.
jjungkook: performansınız çook iyiydi
rosieroses: izledin mi
jjungkook: elbette
jjungkook: baştan sona kadar hem de
jjungkook: arkadaşın ve sen diğerlerinden daha çok göze batıyordunuz
rosieroses: bekle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under his heart
Fanfiction"don't smile on me, light on me." 290519 • viamane [rosekook]