2.2

6.3K 448 151
                                    

Jeon Jungkook'un peşinden her yere gidebilme potansiyelim olduğunu tam şu anda anlıyordum.

Arabayı uygun bir yere park ettiğinde kemerimi çözüp inecektim ki sıcak elleri bileğime dolandı. Bana değil, yanındaki camdan dışarıya bakıyordu. Sıkıntıyla bir nefes verdi. Onun tarafını göremediğin için sordum.

"Ne oldu?"

"Basın burada," dedi aracı tekrardan hareket ettirirken.

Hayatı hep böyle yaşıyor olması cidden çok kötüydü. Belki o gün yalnız kalıp bir şeyler yapmak, belki bir arkadaşıyla buluşmak istiyordu ama Kore Medyası berbattı ve hemen manşeti basıyordu.

"Nereye gidiyoruz?"

"Acıktın mı?" dedi yanındaki gözden su şişesini almaya çalışırken. Şişeyi ondan önce aldım ve kapağını açıp ona verdim. Bana kısa bir bakış attıktan sonra sudan bir yudum aldı.

"Pek sayılmaz," dedim sorusunu cevaplayarak.

"O zaman benim hakkımda bir şey daha öğrenmek ister misin?"

Elindeki şişeyi aldım ve kapağını kapatıp yerine geri koydum. "Neden olmasın?"

Araçtan inip etrafa baktım. Şehirin dışında, sessiz sakin bir yerdeydik. Jungkook önden ilerlerken daldığım dünyadan çıktım. Oldukça yeşillik bir alandı. Hayatım boyunca bu kadar oksijeni aldığımı sanmıyordum cidden.

Bir iki uzun otun üstünden dikkatle geçtiğimde ileride bizi bekleyen ufak yeri görmüştüm. Yaklaştıkça burasının camdan, ufak bir atölye olduğunu anlamış ve içimdeki merakla içeri girmiştim.

Etrafta çok sayıda tuval ve çeşitli boyalar, fırçalar vardı. Masanın üstü dağınıktı ve
kenarlara bulaşan birkaç boya hâlâ ıslak görünüyordu.

"Taehyung gelmiş buraya," dedi kalemleri gelişi güzel bir yerde toplarken. "Sürekli dağınık bırakıyor."

Dağınıklıktan hoşlanmadığı belliydi. Etrafı incelemeyi bırakıp kollarımı sıvadım ve yerdeki fırçaları alıp diğerlerinin olduğu ufak kutuya koydum. Masanın üzerindeki kağıtları eşitlerken içlerinden bir tanesinin yere düşmesiyle eğilip aldım.

"Bunu Taehyung'mu yaptı?" dedim resime bakarken. Bir çocuk yüzü vardı ve siyah bir boyayla sanki ağlıyormuş gibi bir hava verilmişti. Ayrıca saç kısmı çeşitli renklerden oluşuyordu.

"Hayır," dedi sesine anlayamadığım bir soğukluk katarken. "Ben yaptım."

"Ah, öyle mi?"

"Niye şaşırdın?" Elimden kâğıdı aldı ve diğerlerinin içine koydu.

"Şaşırmadım, çok güzel olmuş. Çizime ilgin olduğunu bilmiyordum."

Yavaşça güldü. "Taehyung ne alaka?"

"Sosyal medyada sürekli çizimlerini paylaşıyor?" dedim hatırlatırcasına. "Ayrıca burayı onun da kullandığını söylemiştin, o yüzden öyle dedim."

Bir şey demeyip etrafı toplamaya devam ettiğinde işine o kadar dalmıştı ki, tuvalin başına geçtiğimi fark etmedi bile. Rastgele renklere fırçayı batırdım ve karalamaya başladım. Yaptığım şeye bakarken dudaklarımdan çıkan bir kıkırtıya engel olamamıştım. Jungkook duraksayıp arkasını döndüğünde beni tuval başında görmeyi beklemediği kesindi.
"Ne yapıyorsun sen orada?" dedi kaşlarını kaldırırken.

"Seni çizdim."

Tuvali ona doğru çevirdiğimde ifadesini düzgün tutmaya çalışsa da gülmeden edememişti.

under his heart Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin