Uyandığımda ilk işim tembelce yataktan doğrulup pencereye bakmak oldu. Kendimi şaşırtmayarak güneş henüz doğmamışken uyanmıştım. Kendimde hala güvenebileceğim, değişmeyen bir şeyler olduğunu bilmek güzeldi. Yatağıma geri dönerek, onu son bir defa topladım ve oyalanmadan aşağı kata indim. Mutfak boştu. Yola çıkmadan kahvaltı edeceğimizi düşünerek ocağı yakmak için, mutfak kapısından çıkıp arka bahçeden biraz çıra aldım. Odun stoğu yine azalıyordu. Bu işin Dolan 'a kalacağına dair ciddi şüphelerim vardı. Yeni çıralar ile tutuşturduğum mutfak ocağının üstüne içerisi su solu bir demlik koyup, üzerine biraz çam iğnesi ve ada çayı yaprakları attım. Ben tavayı askıdaki yerinden alıp ocağa yerleştirirken Dolan mutfağa girdi. Çocuğu az önceki düşüncem ile tatlı uykusundan uyandırıp uyandırmadığımı merak ettim.
"Günaydın, Marver" dedi.
"Hey. Günaydın" dedim.
Tava henüz ısınmamışken, içerisine taze sosislerden iki tane attım. Böyle ağır pişince daha lezzetli oluyordu sanki.
"Sana bir şey getirdim" dedi çocuk arkamdan.
Dönüp ona baktığımda, elinde bir yay ve içi ok dolu bir sadak tutuyordu. Yayı kaldırıp görebilmem için uzattı.
"Akçağaçdan yapılmadır. Çok sağlamdır. Seni yarı yolda bırakmaz" dedi Dolan.
"Bunu yapmana hiç gerek yok, Dolan. Benim karşılığında sana verebileceğim hiç bir şey yok" dedim.
"Karşılık beklemiyorum zaten. Benim hayatımı kurtararak bunu daha önce yapmıştın. Hem belki eğer gelecekteki düşmanların ile uzaktan karşılaşırsan, o şeye dönüşmene gerek kalmaz" dedi çocuk gözlerinde bir gizlenmeye çalışılmış bir korku kırıntısı ile.
Dolan ile daha önce bu konuyu hiç konuşmamıştık. Ustasının aksine, o benim gücümün korkutucu olduğunu düşünüyor olmalıydı. Kim onu suçlayabilirdi ki.
"Anlıyorum. Bunun için teşekkür ederim" dedim ister istemez neşesiz bir ses tonu ile.
"Lütfen beni yanlış anlama, Marver. Nankörlük etmek istemem. Sadece... Seni ne zaman öyle hatırlasam... Bu-"
"Yo. Seni gerçekten anlıyorum. Bütün o olanlar benim de hoşuma gitmiyor" dedim.
"Neden kirişini vermiyorsun, sen kahvaltıyı hazırlarken senin için onu sarabilirim" diye teklif etti çocuk yüzüne daha kontrollü bir ifade getirerek.
Çocuk gerçekten beni kendi korkuları ile rahatsız etmemek için elinden geleni yapıyordu. Sanırım ondan daha fazlasını isteyemezdim de.
"Heybemde, tekrar teşekkür ederim Dolan. Bu kıymetli bir hediye" diyerek masanın üzerine bıraktığım deri heybemi gösterdim.
Çocuk omuz silktiğinde, kızan tavadaki sosisleri çevirip tekrar mutfak bahçesine çıktım. Tavuk kümesine girişim, horoz ve beş, altı tane tavuk tarafından sesli olarak protesto edildi. Taze yumurtaları alıp daha fazla oyalanmadan mutfağa geri döndüm. İçeri girdiğimde, ustamın da uyanıp mutfağa indiğini gördüm. Ben kahvaltıyı masaya koyup çayları doldururken, diğerleri de aynı şeyi yapıp bize katıldılar. Yola çıkmadan önce, bütün korucular ve çırakları olarak hep birlikte huzur içerisinde yemek yeme fırsatı bulabildiğimize sevinmiştim.
"Yolculuk için atları nereden alacağız" dedim bir süre sonra.
O anda yolculukla ilgili en gerildiğim nokta yolculuk tarzımızdı. At üstünde gidecek olmak beni korkutuyordu.
"Neden Morroların çifliğinden almıyorsunuz. Sana güzel bir fiyat vereceğine eminim, Marver. Atları tekrar Murnasil 'de sattığınızda, birliğe biraz kar ettirebileceğinize bile eminim" dedi Bay Mila.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDER RUH 1. KİTAP
Fantasy[Fantastik türde 2019 Watty ödüllü] Son ejderha, uyandığı yeni çağı tanımak için bir insan yavrusu olarak yeniden doğar... Savaşları, aşkları ve gizemleri ile Marver 'in büyülü dünyasındaki maceralarına, serinin bu ilk kitabında siz de katılın.