Bölüm 40: Arabacı Kender

909 132 16
                                    

Büyük gün nihayet gelip çatmıştı. Serseri Prens 'e karşı hayatlarımızı koyduğumuz gizli savaşta, üstüme düşen rolü oynayabileceğim için mutluydum. Öte yandan bir öz güven sorunu yaşıyordum. Zira en son casusluk denememi kervan ile yolculuk ederken yapmıştım, ve en ufak bir sonuç bile elde edememiştim. Bu sefer işlerin farklı gitmesi için, tek tek on-ikilere dua etmeye bile razıydım. Bay Fernar tehlikeli bir arazide, ezeli düşmanı ile her an girebileceği kanlı bir mücadelenin eşiğindeyken tek yaptığım aptal bir aşık gibi Valeria 'yı düşünüp, kötü bir seyis olmaktı. Tüm kalbimle bu mücadeleye yardımcı olmak istiyordum. Bu sabah hiç bir angarya ile uğraşmak zorunda kalmamıştım. Kahvaltıdan sonra ahıra gittiğimde, seyis atlar ile kendisinin ilgileneceğini, benim ise gidip müştemilattan benim için özel hazırlanmış kıyafetleri giymemi istemişti. Bir seyis olarak giyeceğim üniforma, normal zamanda ahırda giydiklerimden çok farklıydı. Bembeyaz ipek bir gömlek ve kadife bir pantolonun altına, simsiyah süslü çizmelerden oluşuyordu. Normalde bu kıyafetle çalışıyor olsaydım, o beyaz pahalı ipeğin üstü adını koymak istemeyeceğim bir çok leke ile dolu olurdu. Fakat bir sürücü olarak neredeyse faytonun kendisi gibi, hizmet ettiğim soylunun mal varlığını, şöhretini yansıtan bir eşyadan farkım olmayacaktı. Sadece birinci sınıf ipek gömlek bile, bütün eşyalarımın toplamından fazla ederdi. Gömlek üzerime oturduysa bile, pantolonum belimden düşüyordu. Kıyafetlerimi hazırlayan terzi çırağı, daraltma için hiç vaktinin olmadığını, düğünden sonra uğramamı söyleyip, elime bir kemer tutuşturmakla yetinmişti. Şikayetçi değildim. Düğünden sonra ise bu süslü kıyafetlere ihtiyacım olmayacaktı. Tek arzum, tıpkı eskiden olduğu gibi korucu kıyafetlerimi giymekti. Belki her şey çözüldüğünde, ustamla benim yeniden birliğe katılmamıza izin verilirdi. Yine de, ipek gömleğin inanılmaz hafifliği ve hafif meltemleri bile içine çeken inceliği hoşuma gitmişti. Soylular kesinlikle nasıl yaşayacaklarını biliyorlardı. Kemeri belime geçirirken, bir hizmetli odaya dalıp, Marki 'nin beni beklediğini söylemişti. Adamı davetsiz misafirlerin olduğu geceden bu yana görmemiştim. Konu büyük ihtimalle düğün ile alakalıydı. Bunu bildiğim halde bir parça gerilmekten alıkoyamamıştım kendimi. Zira, adamın güçlerimle ilgili yeni sorular sormasını istemiyorum. Bütün gün başlı başına bir gerilim unsuruydu. Adamın davetini geri çevirme gibi bir lüksüm olmadığından, bir an önce bu yüzleşmeyi arkamda bırakmak istediğim için doğruca konağa gitmiştim. Adamın ikinci kattaki ofisinin önünde, sessizce içeri çağrılmayı bekliyordum.


"Beni görmek istemişsiniz, Marki Kuvarsiam" dedim içeri girer girmez.

"Evet. Akşam için hazır mısın" diye sordu önündeki kağıtlara bakmaya devam ederek.

"Elimden geldiğince. En azından kıyafetlerim üzerime oldu" dedim.

Adam bakışlarını masasından kaldırarak giysilerimi inceledi. "Gerçekten de bir profesyonel bir arabacı gibi duruyorsun. Bu akşamın neden önemli olduğunu biliyorsun değil mi"

"Vali 'nin kızı evleniyor. Bazı önemli soylular davetliler arasında olacak" dedim.

"Yalnızca Murnasil Valisi 'nin kızı evlenmiyor. Vali Burna Dükü Saron Velve, kralın öz ve öz kardeşi. Kralın tek çocuğu olduğu için, taht üzerinde ikinci sıradan bir hakka sahip. Dolayısıyla Baron 'un kızı aynı zamanda Kral 'ın yeğeni. Sadece bu sebepten, bizzat Kral hariç, ülke üzerindeki neredeyse bütün soylular katılıyorlar. Katılamayanlar ise mutlaka bir temsilci gönderiyorlar" diye açıkladı.

"Bizim gibi sıradanlar insanlar için pek bir şey ifade etmiyor. Bir sürü zengin insanın olduğu bir düğün işte" dedim.  Gerçekten de düğünün önemini anlamıyordum.

"Aslında sıradan insanlar için de önemli bir gün. Bu düğün ile Murnasil halkının kaderi belirleniyor. Belki de bunun neticesinde bütün bir krallığın" dedi.

EJDER RUH 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin