Jason şaşkınlığı üstünden atınca Aqua'yı kucağına aldı ve ormanın dışına taşıdı. Neela önüne geçip onu durdurdu ve" Onun Aqua veya Kronos olduğu belli değil." dedi. Elini kızının alnına koydu. Değişik bir dilde bir şeyler mırıldandı. Sonra elini çekti " Aqua. Ama şu anlık. Kronos ile savaşıyor ama isteksiz gibi veya yorgun düşmüş. Onu revire götür Jason. Biraz dinlensin." dedi. Jason başıyla onayladı ve Aqua'yı götürdü. Neela da kızı daha uyanmadığı için hızlıca Atlantis'e doğru yola çıktı. Melezler bir sorun olmadığını görünce arenaya geri döndüler. Percy, Jason ile birlikte gitmişti. Revire vardıklarında Percy, Aqua'nın yüzüğünü ve bilekliğini aldı" Ne olur ne olmaz..." dedi. Kheiron da yanlarına geldi ve onlara" Bugün yapabileceğimiz pek bir şey yok. Will onun bir süre uyumasını sağlayacak. Siz de gidip dinlenin. Yarın Neela geri geldiğinde toplantı yaparız." dedi. İki melez de buna karşı çıkmadı. Revirden çıkıp kulübelerine döndüler. Akşam çok çabuk geçecekti.
&&&&&&&&&&&&&&
Sabah olduğunda Neela çoktan gelmişti. Kulübe başkanları, Thalia, Reyna, Hylla ve Neela büyük evde buluştular. Kheiron Neela'ya" Aqua'nın kullanabileceğimiz bir zayıflığı veya uzak durmamız gereken bir yeteneği var mı?" diye sordu. Neela bir süre düşünde ve" Aqua ok ve yayı çok iyi kullanır. Apollon'la bile yarışabilir. Aynı zamanda oklardan nasıl kaçacağını çok iyi bilir. Ona karşı bu şekilde savaşamazsınız. Kaybettiği insanların onu suçlaması onu en çok korkutan şeydir. Kaçınmamız gereken çok güçlü bir büyü var. Adı yansıyan gözler. Bu büyü sana olmayan şeyler gösterir ve en çok korktuğun şeyleri yaşamana neden olur. Eğer ona yeterli kadar yakın olursam ona bu büyüyü yapabilirim ve onu etkisiz hale getirebiliriz." diye yanıtladı. Bunları duymak herkesi mutlu etmişti. En azından kazanma şansları artıyordu. Onlar konuşurken Will koşarak büyük eve girdi. Aqua uyanmak üzere. Gelseniz iyi olur." dedi. Herkes gitmeyecekti. Leo'nun işi vardı bu yüzden gidemedi. Jason, Percy, Piper, Annabeth ve Neela gidecekti. Hızlıca revire doğru ilerlediler. Vardıklarında Aqua kıpırdanıyordu. Bir süre sonra gözlerini açtı. Neela daha önde duruyordu. Aqua ilk onu gördü ama gözlerine inanmadı." Anne..." diye mırıldandı. Neela ona doğru ilerledi. Ellerini tuttu ve" Burdayım deniz kabuğum. Yanındayım." dedi. İkisininde gözleri dolmuştu. Aqua bir ara tereddüt etse bile sonra ikisi de birbirine sarıldı ve bir süre öyle kaldılar. Aqua göz yaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı. Neela ise " Sakin ol tatlım. Artık yanındayım. Sana hep destek olacağım." diye onu teselli etmeye çalıştı. Aqua bir süre sonra annesinden uzaklaştı. Şüpheyle" Neden buraya geldim? Neden şimdi? Neden önce değil? " diye sordu. Neela ise sadece yüzünü buruşturdu. Birden odanın ortasında parlak birer ışık yandı. Birkaç dakika parlamaya devam etti. Söndüğünde odanın ortasında iki tane adam duruyordu. Birinin üzerinde balıkçı şortu, balıkçı şapkası ve gömlek vardı. Deniz yeşili parlak gözleri ve yüzünde muzip bir sırıtış vardı. Diğeri ise biraz daha ciddiydi. Kot pantolon ve gömlek giymişti. Siyah saçları elektrik mavisi gözleri ve siyah sakalları vardı. Aqua onlara bakıp somurttu." Tanrı Zeus, baba hoşgeldiniz. Varlığınızla bizi onurlandırdınız." dedi alay edercesine. Annabeth nefesini tuttu. Ne kadar Zeus'tan hoşlanmasa da o yinede bir tanrıydı. Zeus ona hiç bakmadı. Poseidon ise biraz üzüntülü görünüyordu. Neela'ya döndü ve" Kheiron'a melezleri toplamasını ister misin? Önemli bir şey var da." dedi. Zeus ise bu sözlere kızmıştı" Sen bir tanrısın Poseidon. Rica etmek de neymiş?" diye gürledi. Poseidon sadece ofladı. Neela odada bulunan tüm melezleri topladı ve dışarıya çıkardı. Bir saat kadar sonra bütün melezler arenada toplanmıştı. Zeus ve Poseidon melezlerin ortasında duruyorlardı. Birkaç şey söylediler ama söyledikleri her şey zaten melezlerin önceden bildikleri şeylerdi. Yine de kimse sesini çıkarmadı. Zeus gitmeden önce Aqua'yı öne çağırdı. Aqua oflaya puflaya öne doğru ilerledi. O gelince Zeus olabilecek en öfkeli sesiyle" Bu olaylar sona erince sana olabilecek en ağır cezayı vereceğim Aquamarine. Kaos'un en kötü ceza olduğunu düşünüyorsan çok yanılıyorsun. Savaş bittikten sonra başına gelecekleri hayal bile edemezsin. Hiç çekmediğin acılar çekeceksin. Kaos bu acıların yanında hiçbir şey." dedi. Aqua bunları duyunca yıkıldı. Çok sinirlenmişti ve" Bir daha asla ama asla bana istemediğim hiçbir şey yaptıramazsın. Buna bir daha izin vermem. Zaten hepsi senin suçun. Eğer beni Kaos'a sürmeseydin bunların hiçbiri olmayacaktı. Bu savaşın sorumlusu sensin." diye bağırdı, arkasını döndü ve koşarak uzaklaştı. Poseidon kızgınlıkla kardeşine baktı" Senin sorunun ne Zeus? Zaten kızın morali bozuk ve Kronos'a karşı savaşmaya çalışıyor. Sen ise üstüne gidiyorsun. Ne olmasını bekliyorsun?" diye bağırdı. Aqua ise öfkeyle ormanda dolaşıyordu. Öfkeden deliye dönmüştü ve doğru düzgün düşünemiyordu." Bütün... Tanrılardan... Nefret... Ediyorum" diye çığlık attı. Sonra mırıldanmaya başladı" Teklifini kabul ediyorum Kronos. Bütün tanrıların sonunu beraber getirelim." O bu sözleri söyledikten sonra güçlü bir rüzgar esmeye başladı. Ardından da bir kahkaha duyuldu. Rüzgar şekillendi, Kronos'un şeklini aldı ve Aqua'ya doğru ilerledi. Bir süre karşılıklı durdular sonra el sıkıştılar. Aqua Kronos'u bedenine kabul etmişti. Artık bunun geri dönüşü yoktu. Aqua sinsi bir şekilde gülümsedi ve" Kampa biraz dost canlısı görünelim. Masum olduğuma inansınlar. Böylece bir şekilde planlarını anlatılar." dedi. Kronos'un ve kendi sesiyle karışık bir şekilde güldü. Kampta bir casus vardı ama bu casusu kamp kendisi kabul etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POSEİDONUN KIZI 1: KAYIP MELEZ( TAMAMLANDI)
FanfictionPercy'nin öyküsüne kendi açımdan baktım ve kendi hayallerimi ekledim. Bazı yeni karakterler de her zaman hikayede olan karakterlerimize eşlik edecek... UYARI!!! Eğer bu hikayeyi Wattpad harici bir platformda okuyorsanız kötü amaçlı yazılım saldırısı...