"Öpüşün şeytanın öpücüğü gibiydi. İçimdeki kötüyü azdırdığını hissedebiliyordum ama her şeyden daha tatlıydı."
—
"Hayır.. Hoseok.. Hayır.." diye sayıklamaya başlamıştı Jimin. Yaşlar göz kenarlarında birikse de ağlayamıyordu. Bedeni çok soğuktu ama titreyemiyordu. Çok bağırmak istiyordu ama sesi boğazında takılı kalmıştı. Hareket etmek istiyordu ama vücudundaki her hücre buz kesmişti.
Bu bir şok evresi miydi? Bir daha hayatı boyunca hareket edemeyip tam burada ölecek miydi?
Hoseok'un başı omuzlarından birisine düşmüş, ağzı açılmıştı ve salyası dudağının kenarından yavaşça akıyordu.
Jimin hiçbir zaman ölü insanların bu kadar basit gözüktüğünü düşünmemişti. Bu kadar huzurlu. Sanki uykuya dalmış gibi. Lakin, hayal mi ediyordu emin değildi, bu Hoseok'un yüzünde gördüğü en rahatlamış ifadeydi. Yüzünde okunan bir panik, bir korku, bir yaş veya bir acı yoktu. Sadece sakince uyuyordu.
Hoseok'un boruya kelepçelenmiş eli yara doluydu. Bileğinde kırmızı bir iz oluşmuştu. Kurtulmaya çalışmış olmalıydı. Direnmiş olmalıydı. Borunun boyası kelepçenin üzerine geçmişti. Metal pasını gösteriyordu ve eğer Hoseok burada o boruya bağlanmış yatıyor olmasaydı kimse bu boruyu umursamazdı. Kimse burada ne olduğunu hayal edemezdi. Burada kimin kendi iradesi dışında öldüğünü.
İnsanlar nasıl bu kadar zalim olabiliyorlardı?
"Sana teşekkür etmeliyim, Jimin. Benim gözlerimi açtın." Taehyung, Jimin arkasından konuşmuştu.
Jimin ayak sesleri duymuştu ama Taehyung ona yaklaşıyor mu yoksa rastgele dolanıyor muydu emin değildi. Taehyung'un onu arkasından bıçaklayabileceğine dair oluşan paranoyası içindeki buzu kırmış ve arkasını dönmesini sağlamıştı.
Açılmış gözlerle Taehyung'un kanlı eline bakmıştı. Adamın üzerine bir şey geçirmeye zamanı olmuş ama kendi elindeki kanı temizleyecek zamanı olmamıştı. Üzerindeki koyu renk olmasına rağmen yaraları hala bir şekilde belirgindi. Bu kısa zamanda bile yarası t-hirtünü daha da koyulaştırmış ve ıslatmış, altındaki kanlı cilde yapışmasına neden olmuştu. Yüzü o kadar terli ve yaş doluydu ki odanın kısık ışığında bile parlıyordu. Ama şu lanet olası gülüşü. Jimin'i gördüğünden beridir verdiği şu çarpık ve nefret dolu gülümsemesi. Hiçbir zaman değişmemişti. Taehyung kalbinde Jimin için büyüyen bu haksız kin hiçbir zaman durmayacaktı.
"Hoseok, aslında, hiçbir zaman beni istememişti. Tek istediği o hain Yoongi'ydi. Bu değer bilmez sıçan bana asla bakmadı. Onun için her şeyi yaptım. Onun problemleri ile baş etmesinde yardım ettim. Ben ona ikinci şansı verdim ve yine sadece ben onu bütün hataları ve kusurlarıyla sevdim. Bana en başta ne söylediğini biliyor musun?" Taehyung'un sesi yüksek çıkıyordu. Öfkeyle doluydu ve odada bir oraya bir buraya bir kaplan gibi yürüyordu. Jimin hala şok evresindeydi. Sesi boğazında sıkışmış ve hücreleri hala donmuş durumdaydı, bir santimetresini bile oynatmasını zorlaştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
insanity | jikook [çeviri]
Fanfictionne zaman bir insanı deli olarak adlandırabilirsin? jimin hapishanedeki suçluların öyle olduğunu düşünmüştü. ta ki bir kişi, ona jimin'in kendisinin bile deliye dönebileceğini gösterene kadar. asianfanfics sitesinden ©️xCocobanana ve jeonies