29.Bölüm 'Final'

47K 1.5K 105
                                    

Sonunda finali bitirip paylasabildim, burada cok konusmayacagim bolumden sonra tesekkur ve ozur aciklamami okursaniz cok sevinirim. Sabirla bekleyen herkese cok cok tesekkurler umarim beklentiniz karsilar ben gozler dopdulu desteginizi esirgemediginiz icin tesekkurler. Keyifli okumalar! Kocaman öldünüz hepinizi cok seviyorum:* Bu bölüm Eceeee1907 ye gelsin :))

29.BÖLÜM ~FİNAL~

6 Yıl Sonra

Dolunay suratında o ektileyici gülümsemesiyle yatakta gerinerek kıpırdandı. Ellerini havaya kaldırıp sesli bir şekilde koca bir esneme de ona eşlik etti. Yavaşça gözlerini araladı ve sol tarafIna döndü.

Karnı burnunda karısı, hamile yastıklarına sarılmış rahatsız bir şekilde uyuyordu. Dolunay onun bu çocuksu haline gülümsüyordu. Öyle tatlı gözüküyordu ki İstanbul uyurken, dokunmaya kıyamıyordu ona. O kocaman karnında ellerini gezdirip, usulca ikisinin parçası olan bebeklerini okşamak istiyordu. Bu düşünceyi aklından deffetti hemen Dolunay, maalesef ki biricik karısının hamilelik yüzünden hormonları farklı telden ötmeye başlamıştı ve ne zaman ne yapacağı hiçte belli olmuyordu. Hele ki bu aralar uyanmak dahi istemiyordu.

Aynı kadına her gün yeniden aşık olmak nasıl mümkün olabilirdi ki? Dolunay derin bir nefes verdi. İstanbul'un her yüzüne baktığında geleceği görüyordu sanki. Her günü bir öncekinden daha dolu, her günü bir öncekinden daha zevkli, daha anlamlıydı. Dolunay her gün karısına bir önceki günden daha çok aşık oluyordu.

Dolunay'ı bu derin düşüncelerinden ayıran merdivenden gelen patırtılar oldu. Küçük ayaklar gürültü çıkararak merdivenleri çıkıyordu. Minik cadı ayaklarını vura vura anne ve babasının odalarının kapısına geldi. Hızlıca kapıyı açıp bağırdı.

"Baba!" Diye bağırdı minik kız ve kollarını beline koyup babasına sinirli bakışlar atmaya başladı. Dolunay sinirli kızını görür görmez susması için harekete geçti. Küçük hanım biraz daha bağırırsa annesini uyandıracaktı.

"Şttt, sessiz ol prenses."

Küçük kız annesinin uyuduğunu yeni fark etmiş ve hemen sakinleşmişti. Yavaşça anne babasının yatağına çıktı.

"Ne oldu aşkım? Sen niye sinirlendin bu kadar bakalım?" Diye sordu Dolunay, annesinin küçük kopyası kızı yorganın altına girip hemen babasının kolları arasına başını sıkıştırdı.

"Ben sana küstüm biy keye babi." dedi kollarını birbirine bağlayarak prenses.

"Dün konuştuğumuz mevzu ise konu küçük hanım, daha sonra halledeceğimizi söylediğimi hatirliyorum size."

"Ama babacığım bugün istiyoyum ne oluy? Ne oluy?"

"Anneni uyandıracaksın Mehir." dedi hafif bir kızgınlıkla Dolunay, kızını uyarırcasına.

"Annem hiç biy şeyi duymaz, bunu sende biliyoysun baba." Dedi Mehir bıkkınlıkla.

"Eger sözümü tutmamı istiyorsanız küçük hanım, bugün için ısrar etmeyecek ve yarını bekleyeceksiniz. Anlaştık mı? Baban söz verdimi tutar fıstığım." Dedi Dolunay kızının ufacık burnunu sıkarak.

"Annem çok mu kızacak baba? Kızaysa kızsın ki, sen tamam dedin zaten." Dedi kıkırdayarak Mehir.

"Annen bana neler yapacak kızım sen hiç bilmiyorsun ah ah." Diye söylendi Dolunay ve ardından ekledi.

"Bilmiş prensesim çok konuşmayınız, aşağı marş marş annen uyusun biraz daha."

"Elbisemi giyip saçımı yapmalıyım kıyalım ilk önce." Mehir minik şımarık ve süslü bir kız çocuğuydu. Dolabında kaliteli çantalardan tutun minik topuklu ayakkabilara kadar her şey vardı.

Minik ÇöpçatanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin