14.BÖLÜM
Dolunay sarhoş olacağını anladığı sırada barmenden bir şişe viski istedi. Yanına iki kız gelmişti bu sırada. Her gittiği mekanda olduğu gibi.
"Yakışıklı şey, neye kızgınsın bakalım bu kadar?" dedi ve elini Dolunay'ın bacaklarında gezdirdi. Diğer kızda koluma girmişti.
"Sana-NE!"
"Ouvv sakin olur musun? İstersen bu gece ikimiz seni eğlendirebiliriz hem senin de sinirlerin yatışmış olur biraz he, ne dersin?"
"Bir s*ktirin gidin başımdan derim hadi canım hadi çekil şuradan." kadının elini bacağından ittirdi ve hızlıca oturduğu yerden kalktı. Arabasına tekrar bindi ve sitelerinin yolunu tuttu. Alkolün etkisiyle gazı sonuna kadar kökledi.
İstanbul yine ağlamaktan helak olmuştu. Meriç onu zar zor yatırmıştı. Tabi uyumak ne haddine gözüne bir gram uyku girmemişti ve saat üç olmuştu Dolunay ortalarda yoktu. Eymen'in ağladığını duydu, sanırım uyanmıştı. İstanbul zaten uyuyamıyordu en azından Meriç ve Tunç uykularına devam etsin diye düşünerek Eymen'i almak için onların kapısını tıkladı. Meriç'in "Gel." Demesiyle İstanbul odaya girdi. Tunç uyuyordu. Meriç ise Eymen'i kucağına almış emziriyordu.
"Meriç zaten uyuyamıyorum ben bakayım diyecektim."
"Canım sen keyfine bak yat güzelim bir de bizim yaramazla uğraşma."
"Onunla ilgilenirsem belki düşünmem yalnız yatmak tuhaf geliyor. Ben Eymen ile uyumaya alıştım valla siz eve gidince ben ne yapacağım?" dedi ufak tebessümle İstanbul. Eymen ve Dolunay ikisiyle uyumaya alışmıştı aslında.
"Eymen? Sen abimle uyumaya alışmış olmayasın. Hem biz evimize gidince abimle daha rahat yatarsınız. O seni hayatta başka yatakta yatırmaz."
"Beni bulursa yatırmaz. Hııh. Baksana saat kaç oldu nerede bu?"
"Tunç aradı telefonu açıktı ama meşgule veriyor sürekli bende korktum telefonu kapatır diye o yüzden aratmadım daha fazla." dedi Meriç. İstanbul korkuyordu başka kadınların yanında olmasından ama yapmazdı değil mi Dolunay öyle bir şey yapmazdı.
"Ne düşündüğünü anlayabiliyorum İstanbul ama korkma abim öyle bir şey yapmaz en azından seninle birlikteyken."
"Ayrıldıysak yapabilir. Bunu istiyor zaten."
"Şimdi bunları düşünme."
"Demesi kolay." dedi küskünce İstanbul.
"Kendi kendine kurup durmayı bırak şimdi sen ve al bakalım Eymen'i şimdi odana ve uyu lütfen. En azından dene."
"Deniyorum zaten."
İstanbul Eymen'i alıp kendi odasına geçmişti. Eymen ile yatmanın da bir faydası olmamıştı. Yine ağlamaya başlamıştı, sabaha kadar gözünü bile kırpmamıştı saat on olmuştu. Eymen yanında mışıl mışıl uyuyordu. Hala gelmemişti Dolunay. Meriç bu sırada bir kaç kez odaya gelmişti İstanbul'u kaldırmak için ama bir faydası olmamıştı. İstanbul yatağında kalkmamakta ısrarcıydı. Eymen'de hissetmiş gibi onu yalnız bırakmıyor uykusuna mışıl mışıl devam ediyordu. İstanbul iç çekerek sarılmıştı Eymen'e yine.
Saat on olmuş dışarıda güzelce kahvaltı yapmak için dışarı çıkmıştı Efe ve Berfin. Cilveleşip oynaşarak güzel bir kahvaltı etmişlerdi. Karınlarını doyurunca plajın yolunu tutmuşlardı. Yine Efe rahat durmuyor ve Berfinle flört ediyordu. Eli kolu da buna eşlik ediyordu. Tam bu sırada genellikle oturdukları şezlongda uyuyan adamı görünce çok şaşırmıştı Efe çünkü uyuyan adam Dolunaydı. Elinde içki şişesi saçı başı dağılmış ve orada sızmıştı anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Çöpçatan
RomanceMeriç üniversiteyi bitirir bitirmez deli gibi aşık olduğu adamla nikahı bası vermiş. Aradan uzun bir zaman geçmiş çocuk yapmanın zamanı gelmiş. Tunç ve Meriç çiftine bir de minik Eymen eklenmiş. Söylemeden geçemeyeceğim bu çılgın çiftimiz tam bir eğ...