Hepinize iyi bayramlarrr diliyorum :) Canlarım Minik Çöpçatanımız multimediada o bile çok kızgın okuyup görün bakalım neler olacak :D Hepinize keyifli okumalarr. Öpüldünüz :* Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen...
13.BÖLÜM
Dolunay duyduğu şeylerle adeta şoka girmişti. O... İstanbul onu ilk gördüğü andan beri mi seviyordu yani. Uzun zamandır hem de. Ah işte Dolunay'ın aşık olduğu kadın böyle bir şeydi! Onun ne kadar saf olduğunu biliyordu. Sadece kendisine ait olduğunu biliyordu. İstanbul yıllarca onu sevmişti demek ki. Bu Dolunay'ı bir erkek olarak fazlasıyla mutlu etmişti. Eh egosu da fena halde tavan yapmıştı.
Sevdiği kadın aslında hep onu sevmişti daha ne olsun? Ee, peki neden ona hiç söylememişti bunu? Neden anlatmamıştı İstanbul Dolunay'a? Sevgilisi utanmış mıydı yoksa? Şaşkın kadın! Bilerek söylememişti. O cadı var ya o cadı! Acaba bana ne zaman söyleyecekti? Bunun hesabını soracaktı ona tabii. Ama bunu bildiğini de bir güzel belli edecekti. Küçük hanım tutuşsun bakalım biraz. Yüzünde sıcak bir tebessüm oluştu.
"Lan damat İstanbul bunu bana söylememişti. İyi oldu, anlat bakalım daha neler biliyorsun?" dedi bilgi almak istercesine Dolunay.
"Hadi be! Söylemedi mi? Oğlum git sevgilinle konuş anlatırım bir şeyler kızarlar bana sonra."
"Aman be! Söylemezsen söyleme ben hatunumun dilinden bir güzel alacağım bu lafları." Dolunay şimdiden güzel planlar düşünmeye başlamıştı bile. Sonra içinden gelerek birden söylemeye başladı kafasını Tunç'a çevirmişti ama gözleri dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordu.
"Tunç ben de İstanbul'u gördüğümden beri farklıyım aslında biliyor musun? Onu her zaman beğendim ama hiç bir iletişimimiz yoktu. Onu her gördüğümde sanki hiç kadın görmemiş gibi tuhaf oluyordum. Ben... Ben o zamandan beri mi seviyor muydum acaba İstanbul'u? Aman neyse abicim sonuçta şuan onunlayım ya gerisini s*ktir et."
"Bana kalırsa sen o zamandan beri aşıksın." Dedi Tunç Dolunay onu hiç takmamıştı.
"Gel gidelim yanlarına. Sıkıldım ben." Aslında gitmek istemesindeki tek amaç onun yakınında olmaktı. Şimdi yanına gidip, sevgilisini sıkı sıkıya kollarına almak istiyordu.
"Abicim yalan söylemene gerek yok. Aynı sulardan bizde geçtik. Bende karımı özledim, gidelim." demişti Tunç ve ikisi de ardından gülmeye başlamışlardı.
Tunç ve Dolunay yavaşça bahçeye yol almışlardı. Kızlar da kendilerine hazırladıkları kahveleri bitirmişlerdi ama tabi ki hiç bitmeyen dedikoduları devam ediyordu. İstanbul her şeyi en ince ayrıntısına kadar Meriç'e anlatmıştı. O romantik dakikalarını bile Meriç ile paylaşmıştı. Bu kadar az gün de ne çok şey yaşamışlardı. İstanbul çok mutluydu.
"İkinizi buraya göndermek iyi bir plandı. İyi ki Tunç ile böyle bir şeye kalkışmışız." dedi Meriç.
"O gün kulağıma bir şeyler fısıldadığın da sezmiştim aslında. Siz çok fenasınız! Hem sen her şeyi Tunç'a neden anlattın bakayım! Aşk olsun." diye azarladı İstanbul Meriç'i.
Bu sırada Dolunay ve Tunç bahçeye adım atmışlardı. Kızlar gülüşüp konuşuyorlardı. Daha onları fark etmemişlerdi. Dolunay sırıtıyordu, gidip sevgilisine sıkıca sarılacaktı. Ama duyduklarıyla hayal kırıklığına uğradı.
"Eh o da bir şeyler söylemişti. Neyse ne kızım bizim planımız işe yaramış abim seninle artık ben daha ne isterim iyi ki böyle bir plan yapmışız. Sen de bu fırsatı kaçır-" diye sözlerine devam edecekken Meriç'in sözünü Dolunay tamamlayıverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Çöpçatan
RomanceMeriç üniversiteyi bitirir bitirmez deli gibi aşık olduğu adamla nikahı bası vermiş. Aradan uzun bir zaman geçmiş çocuk yapmanın zamanı gelmiş. Tunç ve Meriç çiftine bir de minik Eymen eklenmiş. Söylemeden geçemeyeceğim bu çılgın çiftimiz tam bir eğ...