Hatırlatma;
"Yoongi - ayy oppa"
Arkasını döndü ve bana 'Ne oldu?' bakışı attı. Ardından devam ettim:
"Herşey için... Teşekkür ederim."
Samimi bir gülüşle karşılık verdi "Rica ederim." diyerek dışarı çıktı ve arkasından kapıyı kapattı.
***
"Hazır sınavlar da bitmişken, biraz kafa dağıtalım mı?"
Arkasına yaslanıp ellerini kafasında birleştirmiş olan Jungkook'a döndük.
"Nereye gideceğiz?" diye soran Jimin'e karşı Taehyung sırıttı "Bara gideceğiz."
"Yolunuz açık olsun" diyerek kahvemden bir yudum alarak arkama yaslandım.
"Nasıl yani, sen gelmiyor musun?" diye soran Jin'e dudaklarımı büzerek cevap verdim "Maalesef çalışıyorum."
"Sen de iş çıkışı gelirsin."
"Hayır gelemem, o zaman yorgun oluyorum. Boşverin beni çocuklar siz eğlenmenize bakın."
"Ama senin de gelmeni istiyorduk" diyen Hoseok'a baktım, üzgün görünüyordu.
"Ya Hoseok üzülme haftasonu gideriz."
"Pekala" diyerek kahvesini yudumladı.
O sırada yanımıza Yoongi geldi ve sandalye çekerek oturdu. "Selam"
"Selam."
"Yoongi bugün okul çıkışı bara gideceğiz geliyor musun?"
Diye masum masum soran Taehyung'a karşı Yoongi sırıttı:
"Gelemem de, sen oraya gidince de çikolatalı süt içmeyeceksin değil mi? Sonra kafayı falan bulursun seninle hiç uğraşamazlar." diye kıkırdadı.
"İçemiyorum. Eğer içersem Jungkook evime gelip tüm çikolatalı sütlerimi evine götüreceğini söyledi" diyerek somurttu. Bunun karşısında hepimiz Jungkook'a döndük.
"Ne bakıyorsunuz öyle?"
"Çocuğu neden tehdit ediyorsun?"
Jungkook yerinde kıpırdandı "Vallahi dediğimi yaparım ben."
Gözlerimi devirip önüme döndüm.
***
"Anne hemen hazırlan hastaneye gidiyoruz."
"Min Ji kızım ben iyiyim sadece tansiyonum düştü."
"Yine de kontrol amaçlı gitmeliyiz, hadi kalk."
Annesi artık Min Ji'nin bu ısrarına dayanamayıp uzandığı koltuktan yavaşça kalktı. Kalkar kalkmaz biraz sendeledi ve koltuğa oturdu.
"Anne, iyi misin?"
Annesi 'Evet' der gibi başını salladı. Ardından tekrardan ayaklandı ve hazırlanmaya gitti.
***
Min Ji ve annesine sıra geldiğinde Min Ji kız kardeşi Seul Min'e yerinden kalkmamasını ve onları beklemesini söyleyip kapıyı hafifçe tıklayarak içeri girdiler.
***
"Hemen işi bırakıyorsun anne!"
"İşle alakası yok Min Ji."
"Seni bu hasta halinle işe göndereceğimi mi sanıyorsun? 3 aydır hastasın ve bana söylememişsin!" diye bağırdım gözyaşlarım firar edercesine akarken.
"Eğer söyleseydim hayatını etkilerdi." diyerek o da benim gibi ağlamaya başladı.
3 aydır böbrek yetmezliği vardı ve bunu bana söylememişti. Tek dayanağım annemdi ve onu da kaybetmek istemiyordum.
Daha fazla annemin önünde ağlamamak için koşarak odaya girdim. Kapıyı kapattım ve önüne oturarak daha çok ağlamaya başladım.
O sırada yavaşça kapım tıklatıldı. Hemen ayağa kalkıp gözyaşlarımı sildim. Kapıyı açtığımda karşımda Seul Min'i gördüm. Gözleri dolmuştu, neredeyse ağlamak üzereydi.
"U-unni?" sesi titremişti. "A-annem hastamı?" diye ağlayarak bana sarıldı. Ardından devam etti "A-annem ölecek mi?"
Ağlamamak için gözlerimi sıkıca yumarak dudaklarımı birbirine bastırdım.
"H-hayır ölmeyecek Seul Min... Ölmeyecek." diyerek titreyen ellerimle saçlarını okşadım.
"Annem çok güçlü bir kadın. Söz veriyorum o ölmeden bu hastalığı yenecek..."
(Min Ji)