Hatırlatma;
"Bak, eğer oraya gidersin de bizi unutursan seni gebertirim. Her gün seni arayacağım. Ve... Sevgili yaparsan ilk bizim haberimiz olacak tamam mı?"
Lisa benim bu halime güldü ve bana sarıldı "Sizi hiç unutur muyum? Ve *Kıkırdar* sevgili yaparsam ilk size haber vereceğim."
***
1 Hafta Sonra
"Buyurun efendim, siparişiniz geldi." dedim gülümseyerek getirdiğim tabakları masaya koyarken ardından "Afiyet olsun." deyip oradan ayrıldım.
Yoğun bir haftaydı ve siparişleri yetiştirmek için resmen canım çıkmıştı. Tekrardan tezgaha gidip hazır olan siparişleri tepsiye koydum.
Kafe'nin kapısı açıldığında ise yeni bir müşteri geldiği için tam lanet edecektim ki arkamı döndüğüm de elimde ki tepsiyi düşürmemek için sıkıca tutmuştum.
Tanrım... Yoongi gelmişti... 1 hafta boyunca işe gelmemiş izine ayrılmıştı ve... Çok değişmişti. Kahverengi saçlarının yerini maviye boyatmış ve çok bakımlı görünüyordu.
Beni görünce o muhteşem gülümsemesini sundu. Bir saniye... Neden kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor? İçimde kelebekler uçuşuyor ve yeni bir umut yeşeriyordu.
Siparişleri verip geri döndüğüm de mutlu görünüyordu. Tamam itiraf ediyorum ondan hoşlanıyordum, bunu 1 haftadır sorguladım ve duygularımın gerçekliğine kanaat getirdim.
Gülümseyerek yanıma geldi. "Selam Min Ji, nasılsın?" diyerek hafif saçlarımı karıştırdı.
"İyiyim oppa, sen nasılsın?"
'Oppa' demek her ne kadar canımı yaksa da bozuntuya vermiyordum.
"Ben de iyiyim, saçlarım nasıl görünüyor?"
"Ah, evet ben de bunu söyleyecektim... Çok y- yakışıklı olmuşsun."
"Teşekkür ederim." diyerek saçlarını karıştırdı ve utangaç bir şekilde gülümsedi.
Utanmıştı... Ahh çok şirin~
"Neden bu kadar mutlusun?" diye sordum gülümseyerek.
"Ahh... 1 aydır birisinden hoşlanıyorum ve ona bugün hislerimi açıklamayı düşünüyorum."
Gülümsemem yüzümde solmuştu...
Şey gibiydi, içinizde ki umut parçalarının birer cam kırığına dönüşüp kalbinizin en yakın yeri hedef alıp tam ortasına batması.
Ya da... Sevdiğin kişinin senin onu sevdiğini bilmediği halde ona karşı umut beslemen? Evet ben beslemiştim ve şu andan itibaren bütün umutlarım yok olmuştu.
"İ-iyi yapmışsın." gülümsedim. Şu sıralar bir oyuncu gibi davranıyordum her şeye gülümsüyordum. Bilirsiniz hayat bir tiyatro ve biz bu tiyatroda ki oyuncularız.
Üzülsem bile dışarıdakilere karşı gülerdim. Her gülen mutlu değildir, tıpkı benim gibi...
"Dua et de aramız olsun." dedi sırıtarak.
Tanrım sen benim sabrımı mı sınıyorsun?
Gözlerim dolmuştu. "Umarım..."diyerek arkamı döndüm ve yeni gelen müşterilerden sipariş almaya gittim.