Hatırlatma;
"Şey... Buyurun içeri geçin ben de yemeğe bakıp geliyorum." demiş ve mutfağa koşmuştu. Yoongi ile birlikte salona geçtik.
"Sen burada otur, ben üstümü değiştirip geleceğim."deyip hızlıca odama koştum.
***
Üstümü değiştirip aşağıya indiğimde Yoongi ile annem oturmuş gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Yanlarına gittiğimde Yoongi gülmeyi kesmişti. Annem de sırıtarak bana döndü:
" İlk başta sevgilini tanıştırmaya getirdiğini sanmıştım." dediğinde Yoongi'nin de sırıttığını gördüm. Şu an kesinlikle kıpkırmızı olmuştum.
"H-hayır o benim oppam." dedim kafamı kaşırken. Evet utanınca kafamı kaşırdım.
Koltuğa oturdum. "Siz tanıştınız sanırım?"
"Evet, tanıştık" dedi Yoongi gülümseyerek.
"Çok tatlı bir çocuk bu kızım. Sakın kaçırma derim." diyerek güldü annem.
"Ahh... Anne" dedim gözlerimi devirerek.
"Eğer bana bir şey olursa..." Elini Yoongi'nin omzuna koydu ve devam etti: "Kızlarım sana emanet."
Bunu duyduktan sonra gözlerim dolmuştu. "A-anne ne biçim konuşuyorsun? Sana hiçbir şey olmayacak. Sen çok güçlü bir kadınsın." Sesim titremişti.
"Kızım elbet bir gün herkes ölecek."
O sırada yanımıza Seul Min gelmişti. Yoongi'yi gördüğünde şaşırmış, sonra eğilerek "Merhaba" demişti.
Yoongi onu görünce gülümsedi "Merhaba"
Seul Min hafif koşarak yanıma oturdu.
"Seul Min, ödevlerini yaptın mı?"
"Evet unni"
"Aferin sana" diyerek saçını okşadım.
"Umm... Ben kalkayım artık." deyip ayaklanan Yoongi'ye karşı annem de ayaklandı.
"Nereye? Biraz daha otursaydın beraber yemek yerdik."
"Çok sağolun eve gitmeliyim biraz işlerim var. Size afiyet olsun. Yeniden tanıştığımız için memnun oldum efendim." diyerek saygıyla eğildi.
O sırada ben de ayağa kalktım. Onu yolculamak için kapıya doğru yürüdüm.
" Kendine iyi bak, görüşürüz Min Ji."
" Görüşürüz oppa. "
***
" Ben... Başka bir okula gidiyorum. Taşınıyoruz. "diyen Lisa'ya karşı gözlerim doldu.
" N-nasıl ya? " artık dayanamayıp ağlamaya başlamıştım.
" Min Ji lütfen ağlama"
Ona baktığımda ağlamak üzereydi.
"Peki nereye taşınıyorsunuz?"
"Busan'a"
"Ama orası çok uzak"
O sırada Jennie geldi "Noldu?" deyip hızlıca yanımıza oturdu.
"Lisa... Taşınıyormuş, hem de Busan'a"
Jennie bunu duyunca dondu kaldı. "N-neden?"
"Çünkü babamın şirketi orada"
"Sadece baban gitse?" diyen Jennie'ye karşı kaşlarımı çattım. "Saçmalama. Yarısı Busan'da yarısı Seul'de olur mu hiç?"
"Ama biz ayrılmaz üçlüydük hani?" diyerek bize sarıldı. Biz de ona sarıldık.
Sonra ayrılarak Lisa'ya kızgın bakışlar attım "Bak eğer oraya gidersin de bizi unutursan seni gebertirim. Her gün seni arayacağım. Ve... Sevgili yaparsan ilk bizim haberimiz olacak tamam mı?"
Lisa benim bu halime güldü ve bana sarıldı. "Sizi hiç unutur muyum? Ve *kıkırdar* Söz veriyorum erkek arkadaşım olursa ilk size haber vereceğim."