tell me i'm wrong

2.4K 255 178
                                    

San

"Yani şimdi sevgilisiniz, öyle mi?" deyip elindeki kahvesinden bir yudum aldı Yunho.

"Bilmiyorum, sanırım değiliz. Yani beni sevdiğini biliyorum, ben de onu seviyorum ama bir adı yok henüz."

Sahi, biz neydik?

Tam tamına 3 ay olmuştu ilk stüdyoda aramızda olaylar geçeli, onları aşalı. Beraber oluşumuzdan sonra ben de Yunho gibi düşünmüştüm. Ama o tam tersiymiş gibi davranıyordu. Sanki hiç onlar yaşanmamış gibi.

Beni görmezden gelmiyordu aksine birlikte daha çok zaman geçiriyorduk, son zamanlarda beraber çalışıyorduk, sinemaya gidiyorduk, müzeler geziyorduk, yürüyüşlere çıkıyorduk...

Bunlar daha çok iki arkadaşın yapabileceği türden şeylerdi.

Yakınlaşmamıza izin vermiyordu, ama istediğini biliyordum. Yani istiyor olmalıydı, değil mi? Beni sevdiğini de söylemişti işte. Sorun neydi?

Sorun. Evet. Ortada bir sorun vardı ama neydi?

Oflayıp kendi önümdeki fincanın dibinde kalmış kahveyi bitirip oturduğum masadan kalktım ve Yunho'nun peşimden gelmesini izledim.

"Hiç konuştunuz mu peki?" dedi.

"Konuşmama izin vermiyor ki. Ne zaman soracak olsam konuyu bir şekilde değiştiriyor. Kaçıyor Yunho, ama neden?"

Ellerimi saçlarıma götürüp onları geriye sinirle çekiştirdim.

Kafeden çıkmış, caddede yürüyorduk şimdi. Gerçekten Yunho olmasaydı, kafayı yemenin eşiğine gelmiştim çoktan. Bu sıralar çoğunlukla onun yanındaydım çünkü Wooyoung'ı benden daha iyi tanıyordu.

Bu düşünce beni daha da sinirlendirdi. Onu geçirdiğimiz süre boyunca tanıdığımı düşündükçe Yunho yanımda belirip onun hakkında bilmediğim bir şeyi daha yüzüme çarpıyordu.

Yine o anların birindeydik.

"Bir ilişkiden korkuyor. Her zaman korktu. Tekrar bırakılmaktan, yalnızlıktan korkuyor işte." dedi.

Ben neden bunu Yunho'dan duymak zorundaydım peki? Bunu bana doğrudan diyebilecek kadar yakın değil miydik birbirimize?

"Bunu bana söylemezse ona yardımcı olamam Yunho." dedim gerginliğimin sesime yansımasına engel olamadan.

Kararan havada, cadde ışıklarının altında, el ele tutuşmuş mutlu bir şekilde yürüyen çiftleri görmek de hiç yardımcı olmuyordu açıkçası.

Onlardan biri de biz olabilirdik.

Buna izin vermiyordu. Beni delirten tam da buydu. Beni kendinden uzak tutmaya çalışıyordu. Ama bu konuda hiç başarılı değildi ki beni de görmeden edemiyordu.

"Baksana, biraz kafa dağıtalım, ne dersin? Yakınlarda bildiğim bir bar var. Düşündükçe içinden çıkılmaz bir hâl aldığını biliyorum. Senden çok da farklı değilim." dediğinde ona başımla onayladım.

Benim dertlerimle uğraşmaktan bıkmış olmalıydı, o daha büyükleriyle uğraşırken.
.
.
.

Gerçekten (!) yakın olan bara geldiğimizde bacaklarım kopuyordu. Sinirle Yunho'nun omzuna geçirdim.

"Hani yakındı Yunho? Burası Busan'dan daha uzak biliyorsun değil mi?" Tamam biraz abarttım ama cidden çok yorulmuştum.

"Geldik işte söylenme." dediğinde kapıdan içeri girdik. Açıkçası böyle bir yer beklemiyordum. Yunho'nun böyle bir yerde takılmasını yani.

dance partner/woosan ♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin