missed you

1.9K 212 134
                                    

San

Bazı şeylerin ellerinizden kayıp gittiğini o an yaşanana kadar anlamazdınız, ama hissederdiniz.

Buna yavaş yavaş yol hazırladığını, içinizde bir sesin size bunu fısıldadığını...

Karnınızda bir ağrı olurdu, asıl düşünmeniz gerekenlere odaklanamazdınız, aklınız sürekli buna kayardı. Kafanızda bin bir türlü senaryo dönerdi. Hiçbirinin gerçek olmasını istemezdiniz ama onlara engel olamazdınız.

Düşünceler sizi ele geçirir, kalbinizi, mantığınızı devre dışı bırakırdı. Bu yüzden ne bir duygu hissederdiniz ne de bir eylem gerçekleştirebilirdiniz.

Yaptığınız tek şey durmak, hissettiğiniz tek şey boşluk olurdu.

Benim içinde bulunduğum durum tam olarak buydu. Yanağımda kuruyan göz yaşlarımı, yüzüme, cildime çarpan soğukluğu, o çok yorgun bacaklarımı, dizlerimin titremesini, kalbimin sıkışmasını, başımın ağrıyıp zonklamasını, kulağımda bana seslenen arkadaşımı, hiçbirini hissetmiyordum.

Gözlerim onun gittiği yönde kalmışken yaptığım tek şey orada öylece durup geri gelmesini beklemekti.

Böylesine saçma bir sebepten bunu yapmış olmasıydı canımı en çok yakan. Beni bir kez dinlemeden, sadece kendi gördüklerine dayanarak.

Sonra aklıma dolan başka bir düşünce bu sefer bütün vücudumu titretti.

Ya beni hiç dinlemezse?

Bütün yaşanmışlıklarımızı böylece bırakmak o kadar kolay mıydı onun için?

Kalbimi böylece kırmak,

bana olan güveni bu kadar mıydı?

Onu ne kadar sevdiğimi, böyle bir şeyi yapmayacağımı göremiyor muydu gözlerimden, okuyamıyor muydu dudaklarımdan?

İlişkilerden korkmasının sebebi aldatılma duygusu muydu, kıskançlığı mı?

"San, hadi gidelim, hasta olacaksın hadi." deyip beni çekiştirdi bu sefer Yunho.

Beni sürüklemesine izin verdim, kendimde yapabilecek gücü bulamadığımdan.

Düşüncelerimin esiri olmuşken, yine gözlerimin önüne doldu tasviri.

Gözlerinin ne kadar dolu olduğunu hatırladım sonra. Kendi içinde bir şeylerle mücadele ettiğinin farkındaydım.

Bir yandan gelmek, bir yandan gitmek istiyordu.

İhtiyacımız olan tek şey konuşmaktı. Sadece konuşacaktık.

*

Konuşacaktık konuşmasına ama telefonu bir haftadır kapalıydı. Evine her gittiğimde kapıda saatlerce beklememe rağmen içeri alınmadım -ki Yunho 30 kere evde olmadığını söylemişti- bütün panjurların kapalı olmasını da umarsamamıştım.

Gittikçe umutlarım azalıyordu. Yanımda yine Yunho vardı ve bu sefer onların evindeydik.

Yunho arkadaşlarını eve çağıracağını söylemiş, Mingi'nin de orada olacağından bin defa bahsetmiş ve benim de gelmem için ısrar etmişti. Olanlar için hâlâ kendini suçluyordu ona her ne kadar yapmamasını söylesem de.

Salondaki puflarda iki kişi, koltuklarda dört ve yerde tanımadığım biriyle oturuyorduk.

Hongjoong, Mingi ve Seonghwa'dan başka iki çocuk daha vardı.

Biri yerde Seonghwa'nın önünde oturuyordu. Seonghwa koltuktaydı.

Diğeri puflarda Hongjoong'la hararetli bir konuşma içerisindeydi.

dance partner/woosan ♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin