5. Bölüm

2.5K 74 0
                                    

Resmen tuzağa düşmüştük. Demek Devran'ın işi aslında bizmişiz. İşte bunu hiç beklemiyordum... Şaşkınlıktan donup kalmış halimizden yine bizi Devran çıkardı. "Şimdiii ufaklık sen odana" demesiyle ikimizde Bade'nin odasına yöneldik. Tam belki birşey söylemez umuduyla bir adım atıyordum ki "Efsun sen benimle kalıyorsun" demesiyle olduğum yere çakıldım. Ya şu cümleyi duymak için senelerce bekledim ben bee sebebi gerçekten bu olmak zorunda mıydı yani! Bade bana özür dileyen bir bakış atarak odasına gitti. Sevdiğim adamla baş başa kalmıştım resmen. Rüyalarımda bile kalbim yerinden çıkacak gibi atardı. Şimdi ise ufak çaplı bir kalp krizine ramak kalmıştı yanii. Salonun ortasında dikilmiştik ondan tarafa hiç bakmasamda onun bakışlarının yakıcılığını üzerimde hissediyordum resmen. Ama dönüp bakmayacaktım bugün söylediklerini hazmetmem öyle kolay olmayacaktı çünkü. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum. Zaman kavramımı yitirdim sanki. Bu tuhaf sessizliği ilk bozan Devran oldu. "Neden sakladın bunca yıl?" dedi sakin bir sesle. Senden sakladığım tek şey bu olsaydı keşke... "Söylenecek birşey yok çünkü. Benim sorunum bu, bunca sene başedebildim şimdi de yaparım." Dedim elimden geldiğince sesimi soğuk tutmaya çalışarak. Bir anda kolumdan tutup beni kendine çekti. Yine bütün vücudunu hücrelerime varana kadar hissettim. Içim de yine o daha yeni tanıştığım ateş alevlendi. Ona ikinci defa böyle yakın olmak beni mahvediyor, bu duygu yeni bunu daha önce tatmadım. Çünkü beni bu kadar yakınına hiç sokamamıştı şimdiye kadar. Ama şimdi kokusunu doya doya içime çekecek kadar yakınındaydım. "Bana bak sen beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun piçin biri kaç senedir peşin de, sana asılıyor sende bunu bize söylemiyorsun öyle mi? Hoşuna mı gidiyordu ilgisi yoksa?!" Yine yapmıştı işte, ben onun kollarında erirken o benim kalbimi kırmaktan başka birşey düşünmüyordu. Bu sefer kaçmayacağım. Benimle böyle konuşamaz bunu anlaması lazım. Kendimi bir anda onun kollarından kurtarmaya çalıştım "Bırak beni! Bugün Efsun'a hakaret etme gününde misin nesin senn? Ağzına gelen her hakareti savuramazsın bana" diye çırpınsam da bırakmadı beni. Kız boy ortalamasının üstünde olmama rağmen onun heybetinin yanında küçücük kalmıştım. Doğal olarak boşuna çırpınıyordum. "Hoşuna gitmiyorsa niye o zaman? Çıldıracağım bana bir açıklama yap öyleyse."  Diye bağırmasıyla kestim çırpınmayı. "Niye umrundaki haa? Söylesene niye bu kadar önemli senin için? Babam değilsin, abim değilsin, sevgilim değilsin! Niye bu kadar öfkelisin!"  Diye bende ona bağırdım. Bir anda tutuşu gevşedi. Gözlerinden geçen hayalkırıklığını gördüm. Bocaladı önce sonra yine o sinirli yüz ifadesine büründü. " Biz aile gibi büyüdük Efsun. Sen benim için Bade kadar değerlisin. Geçmişsin karşıma neyimsin diyorsun bide." Tokat gibi yüzüme çarptı sözleri. Küçük kız kardeş olmaktan ileri gidememiştim işte. Kıskandığı falan yokmuş. Korumaya çalıştığı içinmiş bu siniri. Gözlerinde farklı bir ateş gördüğümü sanmıştım. Yanılmışım... Tutamadım kendimi, aktı bir damla gözümden "Ben seni hiç abim olarak görmedim ama! O yüzden küçük kız kardeşinmişim gibi davranmaktan vazgeç. Görmüyor musun üniversiteye giderken bıraktığın o küçük kız değilim artık." Diyerek Bade'nin odasına yöneldim. "Ne kadar büyüdüğünün lanet olsun ki çokça farkındayım Efsun! Ben o çocuğu bulacağım bir daha seni rahatsız edemeyecek. Bu konu da burda kapanmadı." Dedi ve kapıyı çarpıp çıktı.  Ben daha son cümlelerini anlamaya çalışamadan Bade koşarak yanıma geldi. "Efsun iyi misin kuzum?Az önce siz ne yaşadınız ben hiç anlamadım ki. Herşeyi dinledim ama bırak beni dedin abim tuttu mu seni? Anlaat hadi ne kadar yakındınız?" Bade'nin elinden kurtulup koltuğa çöktüm. Yanıma oturan Bade'ye merak ettiği herşeyi anlattım. Yaşarken de, ona anlatırken de kafama oturmayan şeyler vardı. Ben bunları dile getiremeden Bade olayı analiz etmişti bile. "Şimdi kankiim, seni benimle bir tuttuğunu söylemesi  kötü olmuş ama ben abimin duygularını inkâr ettiğini düşünüyorum. Sen ne dersen de ben abimin gözlerinde gördüm. Seni kıskandı. Hem son söylediğine ne demelii? Ya da ikidir seni tutup tutup kendine yapıştırması hiçte kardeşce değil hiçte kusura bakmasın yani. Bence abim duygularını kabul etmek istemiyor." Dedi. "Bilmiyorum Bade. Bende abinde bana karşı eskisinden daha farklı bir bakış gördüm sanmıştım. Ne kadar itiraf etmek istemesemde içten içe beni kıskandığına inandim. Ama şimdi kafam o kadar karıştı ki... Karar veremiyorum ney doğru ney yanlış bilmiyorum hem bunlara kafa yormak yerine şu Doruk meselesine bir çözüm bulmamız lazım onu ne yapacağız?" Diye çaresiz gözlerle baktım arkadaşıma... Gerçekten biz bu olayı nasıl çözeceğiz? Geri dönüşü olmayan bir yola girdik sanki. Artık Devan da bu işin içinde. Oysa ben senelerce idare etmiştim olayı... Şimdiyse bütün ipler elimden kayıp gitmişti. "Inanır mısın her konuya fikri olan benim bile bu konu için bir fikrim yok."  Demesiyle daha büyük bir çaresizlik içine girdim. Birşey bulmalıydık. Hayatım kendi ellerimden kayıp gidiyordu resmen. Ipleri tekrar elime almam gerekiyordu.

"Abimle konuşarak bir çözüm elde edemeyeceğimizi öğrendik. Tek çare Doruk ile konuşmak sanırım. 'Âşık olduğum kimse yok sen peşimi bırak diye bir anda ağzımdan çıktı. Yalan söyledim.' Dersin abim konusundada uyarırız. Seni kardeşi olarak gördüğünü, korumaya çalıştığını, uzak durması gerektiğini söyleriz. Aklıma başka bir çözüm gelmiyor kanki" diyen Bade'ye baktım. Sanırım gerçekten tek yol buydu. En iyi oyunculuk performansımı sergilemeliydim yarın. Gerçi hikayenin Devran kısmı doğru bunu bugün net bir şekilde gözüme sokmuştu zaten. Beni gün boyunca en çok üzen detay buydu belkide. Beni kıskanmasını o kadar çok istedim ki gerçek olduğunu düşünmek daha kolay geldi sanırım. Bade neler düşündüğümü anlamışcasına sarıldı bana. "Sadece ona öyle söyleyeceğiz Efsun. Gerçek bu değil. Abimin seni kıskandığını ispat edeceğim sana. Göreceksin lütfen üzülme." Diyen Bade'ye inanmayı o kadar çok istedim ki...

Düşüncelere boğularak geçirdiğim bir gecenin ardından aynaya bakınca beni göz altı morluklarım karşıladı tabi ki. Akşam Bade'nin ailesi gelene kadar konuşmuştuk. Bugün büyük gün. Artık hayatımı eski haline getirmemin zamanı geldi de geçiyordu bile. Böyle şeylerle sonsuza kadar boğuşamam. Girmem ve kazanmam gereken çok önemli bir sınavım var sonuçta. Aynadan bana el sallayan göz altı morluklarımı kapatmakla başladım işe. Hızlıca hazırlanıp kahvaltı yapmadan çıktım evden. O kadar heyecanlıydım ki zaten istesem de midem bir lokmayı bile kabul etmezdi. Evden çıkınca gördüğüm manzara da yardımcı olmadı heyecanımı bastırmama. Bade'nin yanında bütün yakışıklılığıyla Devran Bey! Bu aralar Devran'ı son senelerde görmediğim kadar çok görmeye başlamıştım gerçekten. Eskiden bu mutluluktan dans etmem için yeterli bir sebepti ama koşulları göz önüne aldığımız da bu beni germekten başka bir işe yaramıyordu.
"Günaydın" dedim soran gözlerle Bade'ye bakarken. Devran cevap vermezken canım arkadaşım olaya bir açıklık getirdi. "Günaydın boncuğum. Hayırlı olsun nur topu gibi bir korumamız oldu. Abim artık bir kaç günlüğüne bizi okula arabayla bırakacakmış. Tabi çıkışta da almaya gelecekmiş. Yani yol dedikodularımıza bir sezon finali verdik gibi duruyor." Dedi. "Cıvıtma Bade!" Diyen Devran'a bakakaldım. Allah'ımm minnoş kalbim buna nasıl dayanacak...

Merhaba arkadaşlar;)
Çok sık bölüm atamadığımın farkındayım ama elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Çok beklettiysem affola :)
Hikayede en çok hangi karakteri sevdiniz benimle paylaşırsanız sevinirim.
Sevgiyle kalın ♡

Efsun (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin