8. Bölüm

1.6K 47 1
                                    

Koşar adımlarla ve ağlamadan gelebilmiştim eve. Kendimi o kadar sıkıyordum ki bir an önce yatağıma girip savaştığım göz yaşlarımı serbest bırakmam gerekiyordu. Zile basıp açılmasını beklerken umarım annem beni rahat bırakır diye dua ediyordum içimden.
Kapıyı kırmızı yanakları ve gülen gözleriyle açan mavişim yüzümün halini görünce donup kaldı önce.

"Efsun noldu kötü mü geçti? Ah abi ah senin benden çekeceğin var! Geç içeri sarılırsam ağlarsın tanıyorum seni odana gidelim"

Kızgın suratıyla homurdanmaya devam ederken neşeli çıkarmaya çalıştığım sesimle "Ben geldimm." Diye seslendim salonda oturan aileme.

"Efsun kızım neyin var niye bu kadar solgunsun? Biri bişey mi dedi başına bişey mi geldi?" Ard arda soru bombardımanına tutan annem daha fazla soru sormadan atladım hemen;

"Anneciğim hiçbir şey olmadı merak etme. Çok yoruldum ve başımda çok kötü bir ağrı var merak etme bir ağrı kesici alıp yatacağım."

Ara ara şiddetli baş ağrısı çeken bir insan olduğum için inanmıştı annem.

"Tamam kızım hadi iyi geceler Bade'm sana ağrı kesici versin güzelce uyu "

Bade'nin olumlu birşeyler söylediğini duysamda daha fazla orada kalacak gücüm olmadığı için iyi geceler dileyip hızlıca odama çıktım. Işığı açmadan kendimi yatağa attım ve içimde zor tuttuğum gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı doğru süzüldü. Kapının hızlıca açıldığını duysamda kim olduğunu bildiğim için kafamı gömdüğüm yataktan kaldırmadım.

Bade kapıyı kapatıp yanıma uzandı ve sessiz ağlamamı dinledi bir süre. Daha fazla dayanamamış olacak ki yüzümü avuçlarına alıp çıkardı gömdüğüm yataktan.

"Efsun'um noldu ballı turtam anlat bana artık" diyen üzgün surata karşı koyamadım. Hem ağladım hem anlattım herşeyi. Beni hiç bölmeden sonuna kadar dinledi. Kaşları çatık bir şekilde;

"Evet abim yine bizi şaşırtmıyor. Ya hayatımda gördüğüm en öküz ikinci insan birincisini zaten biliyorsun malum senin abin. Neyse konumuza dönüyoruz. Ben hala ısrar ediyorum abim sana Doruk olayından beri kardeşi gözüyle yaklaşmıyor ama bunu fark edemeyecek kadar salak. Bizim üzerimize düşense bunu fark etmesini sağlamak. Sür savaş boyalarını çiçeğim. Ne kadar sevilesi bir kadın oldugunu gösterme zamanı!" Yüzündeki hin gülüşle konuşan arkadaşıma baktım alık alık.

"Bade ne yapabiliriz ki ben söyleyeceğimi söyledim gerisi onda zaten bir daha yüzüne bakabilir miyim bilmiyorum. Umarım uzun bir süre görüşmeyiz."

"Peki bundan şeyin haberi var mı? ANNENİN. Bizi yarın yemeğe çağırdığını söylemedi mi sana? Hem iyi de yapmış Fatma teyzeciğim. Sizin artık daha sık görüşmeniz lazım. Senin hovarda abinle benim işim yaş bari sen kavuş sevdiceğine." Sona doğru kısılan sesiyle hüzünlü bir şekilde gülümsedi bana.

"Hiç üzgün üzgün bakma bana geldiğim de fark etmedim sanma yanakların kızarmış ve mutluydun kesin bir şey oldu da ben yıkık moddayım diye söylemiyorsun. Anlat hemen!"
Dedim içimdeki üzüntü biraz dağılmış ve ağlamam durmuştu. Bu kız benim olmayan kız kardeşimdi. Kendi bunalımıma girip onu görmezden gelemezdim.

"Önemli bişey olmadı ki. Benim aptal kalbim umutlanmaya yer arıyor yine. Söz anlatcam önce bir senin olayını halledelim "
Tam itiraz edecektim ki bir anda az önce algılayamadığım cümle, tekrar etti beynimde. Yarın Devranlar bize mi gelecekti? Yarın? Bize? Devran?

Efsun (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin