2.Bölüm

3.1K 95 7
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Umarın hikayemi seversiniz.

Yıldıza basmayı unutmayın! :)

Doruk... Yıllardır bana takıntı derecesinde aşık olan okulun psikopat çocuğu. Pastanenin kapısında her zaman peşinde dolanan yalakalarıyla birlikte durmuş bana gülümsüyor. Bunca yılın bana öğrettiği bir şey varsa bu da ondan kaçmamak gerektiğidir. Çünkü ne kadar kaçarsanız o kadar kovalar. Kaçan iştahıma rağmen Bade'ye dönüp 

"Hadi nasıl olsa derdi neyse söylemeden peşimi bırakmayacak bari gidip karnımızı doyuralım." dedim.

Başını çaresiz bir kabullenişle sallayan Bade'yle birlikte onları görmezden gelerek pastaneye doğru  yürümeye devam ettik. Tabi ki her zaman olduğu gibi bu da boş bir çaba oldu. Tam yanlarından geçerken kolumun sertçe tutulmasıyla yüzümü buruşturarak bitmeyen çileme döndüm. "Doruk ne söyleyeceksen söyle de git. Sabah sabah senle uğraşamam." dememle yarına kesin moraracak olan kolumu daha çok sıkmaya başladı. Dişlerinin arasından "Sana da günaydın güzelim!" Diyen sinirli ama yakışıklı surata baktım bir süre. Gözlerindeki ateşi gördüm. Aşkı, çaresizliği, öfkeyi... İlk zamanlar olsaydı kendimi suçlu hissetmemi sağlayacak o delici kara gözler artık beni sinirlendirmekten başka bir şeye yaramadı. 

"Derdin ne Doruk?" dedim dişlerimin arasından sinirli bir ses tonuyla. Kolumu hırsla çekerek elinden kurtardım ve dik dik bakmaya başladım. Onunla başa çıkmayı öğrenmiştim bunca sene. Elbetteki okulun en korkulan çocuğunu ilk reddettiğimde bende korkmuştum.Ama ne yaparsam yapayım kolumu sıkmak gibi küçük hareketlerden ya da bana bağırıp tehditler savurmaktan ileriye gidemediğini fark ettiğimde ondan korkmayı da bıraktım.Bana zorbalık yapmaktan hiç çekinmese de bana kıyamadığını da biliyorum artık. 'Devran'a aşık olmasaydım onu sever miydim?'  diye çok düşünürdüm önceden. Hatta bazen aşkımın imkansızlığını düşünüp ben belki tekrar birini sevemem ama beni seven biriyle mutlu olmaya çalışırım mantığına sığınmaya çalışırdım. Taki Doruk'un beni sevmesinin başka kızlarla yatmasına engel olmadığını öğrenene kadar.İşte o zaman ne vicdan azabı kaldı ne de merhamet. Benim için aşkta keskin çizgiler vardır. Ya siyahtır ya beyaz. Grisi yoktur aşkın.Dokunmak sevdiğinle güzelleşen bir eylem olmalı. Sevgin karşılıksız olsa bile... Bencillik gibi gelse de bencillik değil aslında. Kural basit; ya sevdiğini iddia etme ya da başkasının teninde kaybolma. Tabiki de ondan sadakat beklemiyordum. İstediğiyle olsun ama sabah başkasının koynundan çıkıp bana seni seviyorum demesin.  İnandırıcı gelmiyor. 

Gözlerimi diktiğim kara gözlerdeki öfke o kadar barizdi ki "Beni sevmen için daha ne yapmalıyım lanet olası." diye bağırdı ellerini iki yana açarak. 

"Bağırma rezil oluyoruz" 

" Olursak olalım umrumda değil! Neden beni sevmiyorsun söylesene." dediğinde senelerin verdiği bir bıkkınlık ve bir anlık deli cesaretiyle "Çünkü başkasına aşığım!" diye bağırdım. Sanki bir anlığına hayat durdu. Anın heyecanıyla iki yana açtığım ellerim donarken kocaman açılan gözlerimle karşımda kasılıp kalmış adama baktım öylece.'Bunu gerçekten söyledim mi ben?' diye düşünme fırsatı bulamadan Bade'nin beni çekiştirmesiyle girdiğim transtan çıkıp koşmaya başladım. Doruk'u birazcık tanıdıysam girdiği şoktan çıktığı anda peşime takılacaktır ve bir ton bağırıp kime aşık olduğumu öğrenmeden de peşimi bırakmayacaktır. Lanet olsun! Nasıl böyle bir salaklık yaparım ben.

Okulun önüne geldiğimizde koşmaktan kesilen nefesimizi düzene sokmaya çalışıyorduk. Kendimize geldiğimizde "Sen az önce ne söylediğinin farkında mısın Efsun? Artık bizi Doruk'un elinden kimse alamaz.Hadi abine söylemedin bunca yıl sorun çıkmasın diye ama artık birine söylemeliyiz. Gel inat etme de abime söyleyelim" diyen Bade'ye şaşkın bir şekilde bakıp 

"Bade asıl sen ne dediğinin farkında mısın? Devran'a aşığım ben. Küçük bir kızın abisine şikayet ettiği gibi gidip Devran'a Doruk'u mu şikayet edeyim yani?"

"Ne alakası var Efsun! Hem artık büyüdüğünü, erkeklerin aklını başından aldığını görür de belki gözü açılır azcık." diyerek gülen arkadaşıma baktım hüzünle. 

"Onun bir gün beni fark edeceğine inanıyor musun gerçekten Bade? Güldürme beni!" dediğimde tam kaşlarını çatmış ve ağzı bana cevap vermek için açılmıştı ki kurtarıcım olan zil çaldı ve biz bu seferde sınıfa doğru koşmaya başladık. Bade ile hep böyleydik sanırım... Abilerimizin salaklığından yakınır dururduk.

 Sınıfa girip her zaman ki sıramıza oturur oturmaz Fizik dersimize giren Şefik hoca da aynı mendebur suratıyla sınıfa girdi. Kıl payı kurtulmuştuk yoksa bugünki Doruk vakası yetmezmiş gibi birde Şefik hocanın azarına maruz kalacaktık. Aklıma gelmesiyle Doruk'un boş sırasına çevirdim gözlerimi. 'Acaba ne zaman gelecekte o hakkı olmayan hesabı bana soracak' diye düşüncelere dalarken Bade'nin beni dürtmesiyle önüme dönüp dersi dinlemeye başladım.

***

Son ders zilinin de çalmasıyla çantamı toplayıp Doruk'un bütün gün boyunca boş olan sırasına kuşkuyla bakarken "Bugünü film yapsam 9.5 puanlık gerilim filmi olur yemin ederim. Ne zaman çıkacak nereden çıkacak diye düşünmekten diken üstünde yaşadık resmen" diyen Bade' ye dönüp gülmeye başladım. 

"Gül sen gül bakalım Doruk'un elinden bizi kim kurtaracak. Böyle devam. İnat etmeye devam et sen Efsun." demesiyle yüzümdeki gülümsemenin solması bir oldu. 

"Yürü arkadaşım, yürü canım şimdiye kadar nasıl baş ettiysek şimdide öyle baş edeceğiz. " 

Durup yüzümü avuçlarına alan Bade'ye anlamaz gözlerle baktım. "Kuzum benim. Sabah ne yaşadığımızı hatırlamıyor musun sen? Hafıza kaybı mı başladı acaba sende. " demesiyle yüzümü ellerinin arasından kurtarıp gözlerimi devirdim  "Haha çok komik Bade yürü hadi eve geç kalmayalım buluruz bir yolunu yine" diyerek yürümeye başladım. Bütün yol Bade'nin Devran'a söylememiz konusunda beni ikna etmeye çalışmalarıyla ve benim itirazlarımla geçti. Tam yine Bade 'abime söylemek zorundayız' ile başlayan bir cümle kuruyordu ki birden cümlesi yarıda kesilip donup kaldı. Kafamı baktığı yere çevirince mahallenin başında bizi bekleyen Doruk ve çetesini gördüm. 

"Allah'ım burada olmaz. Şimdi olmaz.Lütfen" Derken Doruk sinirden kasılmış çenesi ve yumruk yaptığı elleriyle bize doğru gelmeye başladı. Tam konuşacakken kolumdan beni tutup bedenine yapıştırmasıyla ağzımı açamadım.O kadar yakındı ki şuan bana, gerilmiş vücudunu bütün vücudumda hissedebiliyordum. Yani tam olarak mahalleden biri görse okul hayatımın hatta tüm hayatımın kararacağı bir pozisyondaydık. Debelenip ondan uzaklaşmaya çalışınca diğer elini belime sarıp canımı acıtacak şekilde sıktı. Sinirden koyulaşan gözlerini gözlerime dikip "Kime aşıksın söyle? Kim o piç? Yoksa seni bütün mahalleye rezil ederim. Konuş." dedi. Korkudan dolan gözlerimle ne yapacağımı bilemez bir şekilde ona bakarken birden birinin "Ne oluyor lan orada!" diye gürlemesiyle kafamı çevirdim ve o aşık olduğum yemyeşil gözlere kitlendi gözlerim. Öfkeden kasılmış çenesi, çattığı kaşları ve tüm ihtişamıyla Devran karşımda duruyordu. Asıl ben şimdi bittim.



Efsun (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin