0.6

64 4 2
                                    

Taburcu olmama sadece birkaç gün kalmıştı. Vücudum madde yüzünden fazla halsiz kalmış ve kaldırayacak duruma gelmişti. Annem ve babamın vefat etti zamanda da bu kadar halsiz düştüm. Artık küçük bedenim bunu kaldıramıyordu.

Kapıyı tıklatarak içeri giren Adam'a bakarak gülümsedim. O cidden çok tatlıydı. Elinde en sevdiğim çikolata ile bana gülümseyerek geliyordu. Hızla onu kendime çekerek sarıldım.

" Teşekkür ederim Adam."

"Önemli değil Alisa. Bu arada polisler senin anlattıklarını doğrulayacak bir kaç kanıt bulmuşlar."

"Ne gibi Adam?"

"Kamera kayıtları Alisa, kayıtlarda sana cidden bir içicek verdiğini görmüşler yani verdiğin ifadenin doğruluğu kanıtlanmış oldu."

"Harika Adam bu harika. Bu sayede Jackson'a dava açabiliriz."

"Ama bir sorun var Alisa bu kadar kolay değil Jackson'ın babası saygın bir iş adamı. Kimse tam olarak ne iş yaptığını bilmiyor ancak oğluna en ufak bir zararın gelmesine bile izin vermez. Hem daha sana verdiği içeceğin içinde tam olarak ne olduğu bile
kanıtlanamadı."

"Lanet olsun Adam. Ama belki bana verdiği içicegin için de ne olduğunu bulabilirsek babası bile karşı koyamayabilir değil mi?"

"Bir ihtimal ama bence fazla ümitlenme Alisa."

~♡~

"Hey Adam nereye gidiyorsun?"

"Üzgünüm Alisa bu gün seninle eve dönemeyeceğim kardeşimi acilen okuldan almam gerekiyor."

"Anlıyorum umarım önemli birsey yoktur."

"Hayır Alisa çok önemli değil. Yarın okulda görüşürüz."
"Görüşürüz Adam."

Olayın üzerinden tamı tamına 2 hafta geçmişti ve Jackson hâlâ hiç birşey olamamış gibi ortalarda dolaşıyordu. Bu hem canımı yakıyor, hem de beni fazlasıyla sinirlendiriyordu.

Son zamanlarda Jackson'ın okul çıkışında kendisinden yaşça büyük adamlarla kuytu köşede konuşurken görüyordum. Bu gün diğerlerinin aksine barda benimle sohbet eden adam da vardı yani Andrew. Andrew ve Jackson'ın konuşması beni fazlaca meraklandırmıştı. Burnumu boyundan büyük işlere bulaştırmak istemiyordum ancak kendime engel olamıyordum. Hızla Jackson'ın göremeyeceği bir yere geçerek onları izlemeye başladım. Mesafeden dolayı seslerini duymak çok zordu ancak gördüklerim herşeye bedeldi. Jackson adamlardan bir çeşit torba alıyordu. Ne olduğunu tahmin edebiliyordum ancak inanmak istemiyordum. Demek ki benim içiceğime de koyduğu madde buydu. Jackson bu madde nin ticaretini yapıyordu. Hızla geri çekilmek için adım attığım da kolumun dala takılması ile tişörtüm yırtılmış ve dallardan dolayı duyulacak kadar bir hışırtı oluşmuştu. Aniden bütün gözlerin bulunduğum yere dönmesi ile beni ne kadar göremeselerde hızla kaçma gereği duymuştum.

Arkama bakmadan sadece koşuyordum. Arkamdan birini geldiğini biliyordum ancak ben yine de hiç durmadan koşuyordum. Sonunda halsiz kalmış bir ara sokağa girmiştim. Ancak ne kadar kaçmaya çalışsam kafiydi. Ani bir şekilde duvara itilmem ile kendime gelmiştim. Bu Andrew'di.

"Orda ne yapıyordun küçük kız?"

"B-ben..."

Adeta dilim tutulmuştu. Ne konuşacağımı veya nasıl tepki vericeğimi bilemiyordum.

"Tamam sakin sadece seninle küçük bir anlaşma yapıcağız, sen gördüklerini kimseye anlatmayacaksın ve yarın 21.30 da benimle küçük bir randevuya çıkacaksın bunun karşılığında ben de adamlara seni yakalayamadığımı elimden kaçırdığımı söyleyeceğim. Anlaştık mı?"

"Randevu mu? Böyle bir şey yapıcağımı sanmıyorum."

"Hmm o zaman istersen seni Jackson'a götürebilirim onunla küçük bir randevu sana uyar mı peki?

"Tamam yarın 21.30 peki nerde?"

"Numaranı verirsen sana akşam yazabilirim."

"0553 6** ** **"

Bilinmeyen numara: Küçük kız

Alisa:Merhaba numaranız kayıtlı değil.

Bilinmeyen numara: Benim Andrew.
Sana nerde buluşucağımızı söylemek için yazmıştım.

Alisa: Sanırım işim var Andrew üzgünüm :(

Bilinmeyen numara: Sanırım ben de senin herseyi gördüğünü Jackson'a söyleyebilirim. Hicbirsey için geç değil ;)

Alisa: Lanet olsun

Bilinmeyen numara: Emin ol benim ile bir randevuya çıkmak o kadar kötü değil küçük kız.
Adresi veriyorum.
Menekşe sokakta ki ***** restorantına gel seni bekliyor olacağım.

Alisa: Ilk önce şu konuda anlaşalım.
Küçük kız yok bana Alisa de sadece Alisa

Bilinmeyen numara: Tamam küçük kız pardon Alisa ;)

Telefonu yavaşça yatağa fırlatarak kendimi de teslim ettim. Zaten derdim başımdan aşkındı bir de merakım yüzünden bunları çekiyordum. Daha Andrew'i tam olarak tanımıyordum ve ona güvenmem imkânsızdı. Yetimhane de yaşadıklarımdan sonra zaten insanlara güvenem imkânsızdı. Andrew ile aramızda ki ciddi yaş farkının farkındaydım ve bu beni rahatsız ediyordu. Bununla da yetmiyormuş gibi bir de kendisi zararlı madde ticareti yapıyordu. Adı lazım değil o madde bir çok insanı ölüme sürüklüyor ve bu da Andrew'i bir seri katil yapıyordu. Dolaylı yoldan da olsa gerçek buydu. Göz kapaklarımın yavaşça kapanmasına engel olmayıp yorganı kendime çekerek uykuya daldım.

~♡~

Aynanın karşısına geçerek uzun uzun kendime baktım. Hani bazen derler ya hiç olmadık yer de ve zaman da dalıp gidersin ve bütün hayatın film şeridi gibi geçer gider gözünün önünden ve her hareketini analiz edersin işte tam o da o durumdaydım aynanın karşısında. Sanki boşlukta ne yapıcağını bilmezcesine. Aynayla bakışıp duruyordum.

Camıma doğru atılan cisim ile kendime gelebilmiştim. Basbaya camıma taş fırlatılmıştı. Yavaşça ve korkarak cama yaklaşıp taşı atan kişiyi girebilmek için eğildim. Bu Andrew di. Evimi nerden bildiğini, ne için taş attığını ve neden burda olduğunu hiç bir şekilde bilmiyordum. Camı açmak için elimi uzattığımda hızla bağırdım.

"Hey Andrew şimdi camı açacağım sakın birsey fırlatma!"

Camı açarak kızgın ve sorar bakışlarımı ona ilettim.

"Lanet olsun senin burda ne işin var ve neden camıma taş fırlatıyorsun?"

"Fazla konuşma ve üstünü giyinip hemen aşağı in."

"Ben zaten inicektim böyle birşeye gerek yoktu!"

"Farkında mısın bilmiyorum ama saat 10 oldu ve seni yarım saat boyunca beklemek yerine camını taşlamaya karar verdim."

"Çok zekisin Andrew camıma taş atmadan biraz daha beklemen gerekiyor birazdan dönerim." Diyerek camı kapattım ve dolabıma ilerdim. Hava ne soğuktu ne de sıcak bu yüzden üzerime bir Tayt ve bluz giyerek hızla evden çıktım. Evet saçlarımı bile taramamıştım çünkü fazlasıyla üşengecim.

~♡~

"Hey Andrew nereye gidiyoruz Menekşe sokağı geçtik."

"Planda küçük bir değişiklik Alisa restoranta gitmiyoruz."

Bana küçük kız değilde Alisa demesine daha şaşıramadan ikinci şoku yaşamıştım. Şuan daha tanımadığım bir adam ile nereye gittiğini bilemeden ilerliyordum ve fazlasıyla korkuyordum. Kesinlikle bir arabanın içerisinde olmasak ve direksiyonda Andrew olmasa yüzüne yumruğumu koyar ve ordan uzaklaşırdım ancak bulunduğumuz durum bunu zorlaştırıyordu.

Merhaba yeni bölüm geldi umarım beğenirsiniz :)
Cidden yazarken emek veriyorum bu yüzden vote vermeden ve yorum yapmadan geçmeyin.

HASTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin