0.7

57 4 4
                                    

Bazen bir ilaçtır şarkı söylemek, dinlemek ve hissetmek.
Bazıları için uğultu, kalpsizler için çıkar yolu.
Bana kalpsizlerin denk gelmesi ise şanşsızlığımın göstergesi...

Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra fazla aktif olmayan bir sokakta durmuştuk. Fazla sakin olmasa da saate göre fazla sessizdi. Yavaşça Andrew takip ederek adımlarımı hızlandırıyordum. Burası bir bardı. Andrew'in beni buraya getirme nedenini hiç bir şekilde anlamamıştım.

"Amacın ne senin Andrew bar mı? bana bir restoranta gidicegimizi söylemiştin."

"Çok alışık olmadığın bir ortam değil Alisa."

"Ben bara sadece sahne almak için gidiyorum Andrew ben senin bildiğin kızlardan değilim."

"Buraya da zaten farklı bir amaç için gelmedik Alisa :)"

"Ne?"

"Çok konuşma ve beni takip et."

Dediğini yapıp sadece Andrew'i peşinden gittim. Beni barda sahneye çıkmadan önce hazırlanan kulise götürüyordu.

"Bir açıklamayı hak ediyorum Andrew."

Hızla omuzlarımı tutarak beni kendine yaklaştırdı ve konuştu.

"Alisa yaklaşık 5 dk. Sonra burda bir sahne alıcaksın ve konuşacak vaktimiz yok. Sadece şunu bil ki bunların hepsi senin için :)"

"Ne"

"Alisa Allen birazdan sahneye çıkacaksın hazırlan."

Kadının bana hiçte nazik olmayacak şekilde seslenmesi ile kendime geldim. Sahne fobisi olan ben birazdan sahneye çıkacaktım.

"Bunu yapabilirsin Alisa sana inanıyorum."

"Alisa Allen sahneye."

Hersey çok ani gelişiyordu. Bu benim için fazlaydı. Annesi babası olmayan basit bir kız için fazlaydı.

Herşeyi kafamdan atmaya çalışarak yavaşça sahneye adımladım ve kendimi sanatın kollarına bıraktım.

Every night in my dreams
Her gece rüyalarımda

I see you, I feel you
Seni görüyorum, seni hissediyorum

That is how I know you go on
Bu şekilde devam ettiğini biliyorum

Far across the distance and spaces between us
aramızdaki uzak mesafe ve boşluklardan

You have come to show you go on
Devam ettiğini göstermek için geldin

Near, far, wherever you are
Yakın, uzak, nerede olursan ol

I believe that the heart does go on
İnanıyorum ki kalp çarpmaya devam edecek

Once more you open the door
Bir kez daha, kapıyı açıyorsun

And you're here in my heart
Ve sen burda kalbimdesin

And my heart will go on and on
Ve kalbim çarpmaya devam edecek...

Love can touch us one time
Aşk bize bir gün dokunabilir

And last for a lifetime
Ve bir ömür sürer

And never let go till we're one
Ve bir olduğumuz sürece gitmesine izin vermeyiz

Love was when I loved you
Aşk seni sevdiğim zamandı

One true time I hold to
Seni bir kere gerçekten sardığım zaman

In my life we'll always go on
Hayatımda hep devam edeceğiz

Near, far, wherever you are
Yakın, uzak, nerede olursan ol

I believe that the heart does go on
İnanıyorum ki kalp çarpmaya devam eder

Once more you open the door
Bir kez daha, kapıyı açıyorsun

And you're here in my heart
Ve sen burda, kalbimdesin

And my heart will go on and on
Ve kalbim çarpmaya devam edecek..

There is some love that will not go away
Asla kaybolmayacak bir sevgi var

You're here, there's nothing I fear
Sen burdasın, korktuğum hiçbir şey yok

And I know that my heart will go on
Ve biliyorum ki kalbim çarpmaya devam edecek

We'll stay forever this way
Sonsuza dek bu şekilde kalacağız

You are safe in my heart
Kalbimde güvendesin

And my heart will go on and on
Ve kalbim çarpmaya devam edecek ve edecek

~♡~

Kısa süreli huzurumun bitişini yoğun alkış seslerinden anladım. Kendiliğinden kapanmış gözlerimi hafifçe açarak etrafı izledim. Insanlar sesim hayran kalmış olmalı ki gözleri parlarcasına alkışlıyordu. Normal de egoist bir insan değilim ancak bu konuda da pek mütavazi olamıyorum malesef. Gözüm diğerlerinin aksine daha şık ve ağır giyinmiş orta yaşlarda bir adama takıldığın da dikkatlice baktım. O alkışlamak yerine sadece manasızca bakıyordu ve yanında ki iki adam ise sanki onun korumak istersine dibine girmişlerdi. Bir kaç saniye adama dikkatlice baktıkça sonra yaptığımın farkına varıp daha fazla utanmadan sahneden indim. Hızla kulise Andrew'in yanına giderken tek düşündüğüm büyük bir bardakta soğuk bir suydu. Söylediğim şarkıda dolayı boğazım fazlasıyla kurmuştu.

Kulise geldiğimde hafifçe gözlerimi gezdirdim ancak Andrew yoktu. Belki içecek birseyler almaya gitmiştir diye düşünerek kulisten çıkıp barın en canlı kısmına doğru ilerledim. Burda bulunmak asla hoşuma gitmiyordu. Ne alkol kullanıyordum ne insanların içinde dans ediyordum yani burası kesinlikle bana göre bir yer değildi.

Etrafa biraz daha bakındıktan sonra Andrew'i görmem ile hızla adımlarımı o tarafa doğru yönlerdim. Biriyle konuşuyordu ancak arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Her adım attığımda Andrew'e daha çok yakınlaşıyordum. Kiminle konuştuğunu bilmiyordum ancak önemli bir konu olduğu çok belliydi. Çünkü Andrew'i hiç bu kadar ciddi görmemiştim. Konuştuğu kişinin hafifçe arkasını dönmesi ile yüzünü tanımam bir olmuştu. Aniden kendimi bir kolonun arkasına atıp gizlemek gelmişti içinden. Ve neden yaptığımı bilmiyorum ancak gizlenip konuşmalarını dinlemeye çalıştım. Konuştuğu kişi ben şarkı söylerken manasızca bakan o adamdı. Ne kadar yaşlı olmasada 40 ın üstünde olduğu belliydi. Ve buradan sesleri net bir şekilde duyuluyordu.

"Bay Archi gözünüz arkada kalmasın ve sizi en iyi sekilde koruyacağımızdan da emin olabilirsiniz. Peki kızdan memnun kaldınız mı? umarım sesini beğenisinizdir."

"Sağ ol Andrew. Evet evet gayet güzel söylüyordu keyfimi biraz olsun yerine getirdi ancak daha güzel bir kız bulamadınız mı? Bir o kadar da tipsizdi."

Bu adam ne dediğini sanıyor böyle. Sanki para ile tuttuğu uşağıyımda bir de tipimi beğenmiyor.

"Evet pek çirkin di Üzgünüz efendim bir dahakine daha güzelini bulacağız."

"Iyi , al bu da hizmetinin karşılığı 60 dolar."

"Teşekkürler efendim. Bir daha kine daha çok memnun olacağınızdan eminim."

Ahhh bu cidden yaşanıyor mu? Benim haberim olmadan sesimden para mı kazanıyor du? Bunu ödeyeceksin Andrew.

Evet gençler bu bölüm biraz kısa oldu ama hemen atmak istedim çünkü uzun süredir yoktum bunu küçük bir comeback olarak görün. Lütfen vote vermeden geçmeyin ♡♡

HASTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin