0.9

55 3 0
                                    

Arabaya geldiğimiz de elini ağzımdan çekerek beni arabayw oturtdu. Düşünüyorum da bu adam bana neden bebekmişim gibi davranıyor. Kendiside arabaya bindiğin de ilerlemeye başladı. Yolculuğun yarısı sessiz ve huzursuz geçmişti. Artık Susmaya dayanamayıp ilk konuşmaya ben başlamıştım.

"Neden beni önce yarı yolda bırakıp şimdi de kurtarmaya geldin?"

"Bilmiyorum"

"Andrew artık cevap vermelisin senin hakkında hiçbirşey bilmiyorum."

"Ne öğrenmek istiyorsun Alisa."

"Herşeyi Andrew senin hakkında herşeyi. O adamın kim olduğunu. Jackson ile ne bağlantınız olduğunu ve beni neden kullandığını."

"Birincisi ben seni kullanmıyorum Alisa böyle davranmamın bir nedeni var."

"Ne o zaman Andrew söylesene ne?"

"Şuan değil Alisa herşeyin bir zamanı var herşeyin."

~♡~

Zamanla hiç bir şey değişmez. Sadece hissetmemeye başlarsın. Aynı beni aldatan adama olan duygularım gibi. Artık ona karşı duyduğum nefret duygusunu bile hissedemez hale geldim.
Onun yaptığı pislik yüzden kendimi suçlar hale geldim "Neden o gün evine gittim gitmeseydim belki de herşey daha farklı olacaktı." Olmayacaktı belki o gün evine gitmeyecektim ama başka bir gün o pis yüzünü görmüş olacaktım. Ve o süreç içerisinde kendimi kandıracaktım.

Yatağımda yatmış boş boş tavana bakıyordum. Andrew beni evime bırakalı 1 saat olmuştu. Zaten son söylediği sözden sonrada hiç konuşmamıştık. Sessiz bir yolculuk olmuştu. Ne kadar bana kötü davransada ona karşı nefret duygusu besleyemiyordum. Evet kızgınlığım tabiki vardı ancak sanki küçük bir çoğunun yere puding dökmesine rağmen kıyamadığı için kızamayan anne gibi hissediyordum kendimi. Cidden tuhaf bir histi.
Evet Andrew'i düşünerek uyuyacağım aklımın ucundan geçmezdi ancak bu da oldu...

                               ~♡~

"Adam kaldır kafanı şu test kitabından."

"Sen beni test kitaplarından mı kıskanıyorsun?"

"Ne demezsin kuduruyorum suan."

"Belli..."

"Hadi ama dalganın zamanı değil sana dün olanları anlatmam gerekiyor, hem dedikodu da yaparız."

Dedikodu olduğunu duyunca kafasını test kitabında kaldırması bir oldu. Bu çocuk beni cidden çıldırtıyordu.

"Ay ne oldu anlat hemen."

"Bak şimdi dün ben Jackson, Andrew adında bir adam ve başka birilerini birbirlerine birsey verirken gördüm sonra..."

Herşeyi anlatmam ile Adam'ın gözlerinin fal taşı gibi açılması bir olmuştu. Vericeği tepki beni korkutuyordu.

"Ne hakla böyle birşey yapar hem bara götürüp kullanıp sonrada yarı yolda bırakmak ha kim bu adam göstereceğim gününü. Sen kimin kankasına bulaşıyorsun diyeceğim."

"Off Andrew p-pardon Adam 27 yaşında ki bir adama sen kimin kankasına bulaşıyorsun mu diyeceksin gerçekten?"

"Bak Alisa benim tersim pistir gösteririm ona gününü. Hem şu Andrew ismi nerden çıktı yoksa o adamın ismi mi?"

"Off tamam Adam çok uzattın sadece senin ile paylaşmak istedim senin de başının derde girmesini istemem."

"Alisa yapma böy-..."

"Bak bak burda kimler varmış."

İnsanın midesini bulandıran sesi duymam ile gözlerimi istemeden devirdim.

"Senin burda ne işin var Jackson yaptıkların yetmedi mi? Babanın parası sayesinde herşeyden kurtulabileceğini sanıyorsun değilmi ama sen öyle san bu sefer elimden asla kurtulamayacaksın."

"Alisa neden boş boş konuşuyorsun? Zaten çoktan kurtuldum sence kurtulmasam şuan okulda olabilir miyim?"

"Ama nasıl ben bütün gerçekleri anlattım."

"Tabi ki yalanlamak kolay oldu Andrew sayesinde."

"N-ne demeye çalışıyorsun sen ne Andrew sayesinde."

"Salağa yatma Alisa tahmin edebiliyorsun ama Andrew'e bunu yakıştırmak istemiyorsun değil mi? Andrew'i cidden senden hoşlandığını falan mı sandın? Bazı küçük yalanlar cidden insanın hayatını kurtarır biliyor musun? Mesela Andrew'in sana uyuşturucu satıcılığı yaptığını söyleyip barda bir kaç fotoğrafını çekmek yetti. Ama merak etme bu sana sadece bir ders olsun cezasını çekmeyeceksin ama Andrew'in senin yerine çekmeyiceğini söyleyemem. Üzgünüm Alisa ama bir daha işlerime burnunu sokarsan Andrew gibi bütün suçu üstüne atıp cezasını çektirtirim."

"Se-sen gerçekten pislik bir adamsın.Andrew nerde şimdi SÖYLE."

Konuşurken göz yaşlarıma engel olamamıştım.

"Büyük ihtimal yarın sabah ceza evine alınır. Onun için bu kadar endişelenme Alisa o seni için fazla büyük."

"Pislik"

Nereye gideceğimi bilmeden koşup duruyordum. Neden bilmiyorum ama canım çok yanıyordu. Telefonundan gelen bildirim sesi ile telefonumu elime alarak mesaja baktım mesaj pislik  Jackson'dan dı.

Pislik:  Andrew'in suan bulunduğu karakoluna adresini atacağım bu da benden sana bir iyilik olsun ;)

Bu çocuk cidden insan dışı bir varlıktı, hiç vicdanı yoktu. Hiç tereddüt etmeden Jackson'ın attığı konuma gittim. Karakola girdiğim de nezarethane de Andrew'i görmem ile gözlerim dolmuştu. Yavaşça adımlarımı ona doğru yönlendirerek beni farketmesini sağladım.

"Andrew"

"Alisa"

Evet biraz acıklı bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. Vote verip yorum yapmadan geçmeyin

HASTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin