9. BÖLÜM - Karanlıkta Kaybolan Ruhlar"

191K 6.7K 10.5K
                                    

Merhaba, güzel ballarım. Bölüm bana göre efsane bir bölüm oldu ve oldukça uzun olduğunu düşünüyorum. Öyle bir sürprizler var ki, şok olacaksınız.

Beğendiğiniz ve içinize işleyen satır aralarına LM yazmayı unutmayın, sizleri çok, çok ama çok seviyorum.

En Bi İyi Okumalar, Güzel Ballarım. ❤

🍷 LM 🍷

Tutsaklığımı kutsallaştıran hislerim, hislerime hissettiklerimi unutturan düşüncelerim bilinmeyenlere sürüklenerek, kayıp bir hükümdarlıkta birleşerek çarpışırken; hislerim hissettiklerime, hissettiklerimde düşüncelerime karşı bir ordu oluşturuyor ve kınından çıkan kılıçlar havada çarpışıyordu. Duyguların cansız hücreleri kayıp ruhun kanatlarına üflenirken, dirilen histerik umutlar ruhuna atılan sillelerle teninden sökülerek benliğini yitiren ruhların ihanet gecesini kutluyordu.

Kutlu olsun.

Kutlu olsun.

Kutlu olsun.

Kurtulduğumu sandığım düşüncelerim; belki de her an, her saniye boğazıma böyle düğümlenecek ve benim umutlarımı kursağıma tıkayarak sırtıma sert bir sille ile gelişi güzel alaycı bir tokat sallayacaktı.

Bana bir kurtuluş yoktu.

Karanlıkta ışıl ışıl parlayan gözleriyle afallamışçasına duraksayarak, şaşkınlığın iliklendiği bir yüz ifadesiyle beni izleyen Asu ile göz göze geldik.

İkimizde şaşkınlık içinde birbirimize bakmaya devam ederken, aniden değişen yüz ifadesi tedirginliğe büründü ve bana doğru bir adım atarak rüzgardan uçuşan saçlarını bir hışımla kulağının arkasına sıkıştırdı.

Göz bebeklerimin derinliklerinde yatan hissizlik açığa vurduğunda geriye doğru bir iki adım atarak ondan uzaklaşmak istediğimi belli etmeye çalıştım fakat buna izin vermeyen bir ifadeyle kaşları çatıldı ve kırmızı bir ruj ile dolgunlaştırdığı dudakları aralandı.

"Sen... Sen oradan nasıl?"

Dudakları yeniden birleştiğinde sertçe yutkundu ve uzun bir süre sonra sessizlik ardından, "Bunu nasıl başardın?" diye mırıldandı.

Yutkundum. Evet, bunu başarabilmiş olmak benim için bir mucizeydi. Fakat, bunu burada Asu ile vakit harcayarak hüsrana uğratamazdım.

Gözlerimi onun merak dolu bakan gözlerinden ayırarak yere odakladım ve dilimle dişim arasında, "Benim gitmem gerek." diye geçiştirdim. "Benim bir an önce gitmem gerek."

Ellerimin üşüdüğünü hissedebiliyordum, yanaklarımda mümkün mertebede kızarmış olmalıydı. Burnumun ucu sızlıyor, kemiklerim titriyordu. Omzumun üzerinden arkama göz gezdirdikten sonra nefesimi içime çekerek hızlı adımlarla yürümeye başladım. Asu'yu görmemezlikten gelerek yanından geçeceğim sırada kolumu kavrayarak beni durdurdu ve gözlerimiz yeniden buluştu.

"Ne yapıyorsun Şura?"

Ruhsuz bir ifade takındım.

"Benim gitmem gerek."

Yeniden adım attığımda beni bir kez daha durdurarak önüme geçti ve elini kolumdan çekerek dikkatle yüzüme baktı.

"Nereye gideceksin?"

SOĞUK TUTKU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin