7. Bölüm

320 114 226
                                    

İyi okumalar...

^^^^^^^^^^^^

"Dün dersini almadın sanırım?"

Kollarını göğsünde bağlarken bir ayağını da ritmik şekilde yere vurmaya başladığında, karşısındaki çocuk gözlerini kaçırdı. Daha dün gece üstüne atlayan çocuğun bu hali daha da sinirlerini bozarken söylendi.

"Susmaya gelmedin herhalde, konuş!" Emir veren ses tonu ile çocuk ellerini montunun cebine sokarken Gölge'nin yüzüne bakmadan konuştu.

"Doktorların dediğine göre arabadan doğru bir şekilde çıkarılmış Cenk." Konuşmanın gittiği yeri anlayan Gölge, siniri yatışırken devamını bekledi. "Dün için özür dilemeye geldim. Sana haksızlık yaptım."

Dilediği özrün ardından hızlıca oradan uzaklaşırken Gölge gözlerini devirdi. Özür dilemenin bu kadar zor olmasına şaşırıyordu. Kendisi hata yaptığında özür dilemekten asla gocunmazdı ancak hata yapmamak için her adımını iki kere düşünürdü. Sakin adımlarla koridorun sonuna ilerlerken büyük, kahverengi kapıdan çıktı. Güneşin yerini alan bulutlara bir bakış attıktan sonra kafeteryaya gitti.

Kalabalığın içine girdiğinde sabahki bakışmaların ve fısıldaşmaların bir nebze azaldığını gördü. Yüzündeki ifadesiz bakışla kahve makinesine ilerleyip, kahvesini aldıktan sonra arkasını dönüp, kafeteryanın boydan boya cam olan tarafına ilerlemeye başladı. Her zaman oturduğu masada arkadaşlarını görüp yanlarına ilerlerken, Açelya'nın sesini duymaya başlamıştı. Hararetli konuşmasından bir işler karıştırdığını veya bir dedikoduyu aktardığını anlıyordu. Her ne kadar onun çok konuşan halinden nefret etse de el mahkum gidip boş sandalyeye oturdu.

"-işte çocuğu yatakta basınca kız bunu terk etmiş. E ben olsam, ben de terk ederdim. Hayır aslında gerçekten güzel bir kızdı ama işte erkekler böyle uçkuruna düşkünken güzellik beş para etmiyor." Omuzlarını silkip konuşmayı sonlandırırken Güneş ona baygın gözlerle bakıyordu. Ancak konuşurken sesi fazlasıyla sert ve sitemkardı.

"Tüm bunlardan bize ne Açelya!? Tanımadığım insanların ilişkilerinden bana ne." dedikten sonra ayağa kalktı. "Bundan sonra ben varken anlatma şu dedikoduları yoksa fena olacak." diye ekledi ve içecek bir şeyler almak için makinelerin olduğu yere ilerledi.

Onun gitmesiyle diğerleri Açelya'ya kaşlarını çatarak bakmaya başladı, bir yandan da kınarcasına kafalarını iki yana salladılar. Açelya ise hiç oralı olmadı. Güneş'in ona çıkışı bir kulağından girip, diğerinden çıkmış gibiydi.

"Öf, boş verin Güneş'i. Birazdan kendine gelir. Hem ne yaptım ben? Az bir şeyler bilsin istedim. Öyle tüm gün somurtuk somurtuk duruyor." dedikten sonra kollarını göğsünde bağlayıp arkasına yaslandı.

"Ah Açelya ah, asla akıllanmayacaksın değil mi?" diyen Dolunay belli belirsiz gülümsüyordu.

"Neyse boş verin bunları da Gölge dünkü kavganın sonucu ne oldu? Sen kesin çocuğu neden dövdüğünü anlatmamışsındır." diyen Doğa fazlasıyla haklıydı ancak Gölge omzunu silkerek umursamaz tavrını takındığında kızmaya başladı.

"Doğru bir şey yapıyorsan bunu söylemelisin. Ceza almaya neden bu kadar meraklısın?" Ona kızan Doğa'nın yüzü de saçları gibi kırmızı olurken Gölge yerinde doğruldu.

"Yaptığım iyiliğin gizli kalmasını tercih ediyorum Doğa. Ceza ise umurumda bile değil."

"Ya okuldan atarlarsa?" Doğa son kez üstlendiğinde diğerleri de Gölge'nin cevabını merak etti.

"Atamazlar." Taviz vermeyerek tek kelime ettikten sonra diğerleri de daha fazla zorlamamaya karar verdi. Gölge'yi tanıdıklarından beri arada her zaman bir sır perdesi olmuştu ve bunu kaldıracak güç hiçbirinde yoktu. Eğer Gölge isterse bir gün anlatır, diyerek konuyu içlerinde kapatmışlardı.

ÖLÜMÜN ÇENTİK İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin