ÖLÜMÜN ÇENTİK İZLERİ

23. Bölüm

Uzun bir ara oldu ama artık buradayım. Bu bölümden sonra da yazmaya devam edip bölüm biriktireceğimi belirtmek isterim. Yani bu demek oluyor ki bölümler düzenli bir şekilde gelecek. Her hafta bir bölümmmm!

İyi okumalar...

^^^^^^^^^^^^

Meraklı bakışları ile kendilerine yaklaşan genç adama bakan Sergei konuşmadan önce karşı tarafı bekledi. Gölge'nin hemen yanına gelip onun karşısında dikilen adamın esmer teni üstünde parlayan grimsi gözleri üstüne sabitlendi. Keskin bakışlara Ruslara özgü soğukluğuyla karşılık verdiğinde kendini açıklamaya çalıştığı genç kadının hoş sesi kulaklarına doldu.

''Tam zamanında geldin Alkın.'' deyip birkaç saniyeliğine yanında duran arkadaşına baktı. Bu kısa bakış genç Rus'un içinde küçük bir kıskanç kıvılcıma neden olduysa da çabuk söndü. Bu sırada Gölge Sergei'nin bakışlarının bir açıklama istediğini biliyordu. Yarım kalan konuşmalarını sonlandırmalıydı.

''Как я уже сказал, извинений не требуется. Это не имело большого значения.'' (Dediğim gibi özre gerek yoktu. Gerçekten önemli değil.''

Yumuşak tavrı ve Rusça konuşmasıyla Sergei başını hafifçe eğip onu onayladı. Yabancı adam onları izlerken dudağının bir kenarı hafifçe kıvrıldı ve Gölge'ye şimdilik veda etti.

''Увидимся позже, мятежная богиня.'' (Sonra görüşürüz, asi tanrıça.)

Arkasını dönüp giden adama son kez bakıp kafasını iki yana sallarken cümle sonundaki hitap şekline gülmemek için kendini tuttu. Bu tavrı yanında durup onu izleyen Alkın'ı fazlasıyla şaşırtırken kendini toparladı ve içeri döndü. Peşinden gelen genç adam kapıyı kapatırken Gölge onunla konuşması gereken şeyleri hatırlayıp tüm hayatı boyunca olduğu gibi yine gergin haline dönmeyi başarmıştı.

Kendini rahat koltuğa atarken Alkın ona doğru gelip önünde durdu. Ellerini beline koyan genç adam az önceki adamı merak ediyordu.

''O adam da kimdi? Ayrıca Rusça bildiğini bilmiyordum.'' derken Gölge'nin karşısına, yatağın ucuna oturdu.

''Kendimi geliştiriyorum diyelim.'' Aslında çocukken Rusça ve İngilizce öğrendiğini kendine sakladı. Alkın'ı ilgilendirdiğini düşünmüyordu. Babasının onun için sağladığı imkanlardan sadece biriydi bu durum.

''Sergei de otelde tanıştığım biri.'' Kim olduğunu tam anlatmak içinden gelmezken verdiği cevabın ardından sessiz kaldı. Alkın açıklamasına karşı dudak büküp birkaç saniye düşünürken sonra aklına buraya gelme nedeni geldi. Gölge'ye gelmeden önce hiçbir şey söylememişti. Yüz yüze konuşmanın daha iyi olduğunu düşünüyordu.

''Sana hoşuna gitmeyecek haberler getirdim.'' diye söze girdiğinde Gölge bakışlarını daldığı yerden çekti ve bir parça endişe ve bolca merakla Alkın'a çevirdi.

''Akın'ın mekanında yaptıklarından sonra yer altı bunu konuşmaya başladı. Küçük fısıltılar artık devasa boyutta ve Remzi'nin de bunu duyduğunu öğrendim.''

Gölge'nin kaşları çatıldı. Hala neden bu konuda endişelenmesi gerektiğini anlayamazken Alkın onu bu konuda aydınlattı.

''Kim söyledi bilmiyorum ama Devrim Serez'in varisinin bu işin arkasında olduğu konuşuluyor.'' İki elini birbirine kenetleyip sıkarken dikkatle Gölge'nin gözlerinin içine baktı. Ondan bakışlarını çekip öne eğilen Gölge başını iki eli arasına almış sinirli bir şekilde söyleniyordu.