8. Bölüm

272 102 201
                                    

İyi okumalar...

Multimedya: Beğendiğim bir şarkı. Bölümü yazarken dinleyip durdum, belki siz de beğenirsiniz.

^^^^^^^^^^^^

"Açelya!"

Yüksek ses tonuyla Açelya ve Akın'ın dikkatini çektiği sırada, onlara doğru yaklaşmaya da başladı. Topuklu ayakkabılarının üzerinde bir kaplanın asilliğiyle ilerlediği sırada gözleri ikili arasında gidip geliyordu. Açelya'nın az önce öptüğü kişinin kim olduğunun farkında olan Gölge, bu durumdan rahatsızdı. Üniversitelerinde hoca olan adam ile Açelya'nın yakın olmasını ona göre yanlıştı. Bu yüzden aradaki mesafe kapandığında Açelya'nın kolunu tuttu. Kendine çevirirken Akın ile olan mesafeyi açmıştı.

"Ah Gölge, madem geldin seni beyaz atlı prens ile tanıştırayım!" deyip Gölge'nin üzerine yıkılan Açelya, aldığı alkol ile normalden daha da neşeliydi. Cümleleri ağzında evirip çevirirken dili dolaşsa da susmuyordu. Daha fazla konuşacağı sırada Gölge onu susturup araya girdi.

"Biz tanışıyoruz, değil mi hoca?" derken yüzünde yapmacık bir gülümseme vardı. Akın ise durumun tuhaflığından dolayı bir an önce uzaklaşmak istiyordu. Öğrencisi olan kişiler ile bir barda karşılaşmak pek de tercih etmeyeceği bir durumdu.

''Size iyi eğlenceler.'' deyip geldiği yöne döndüğü sırada Açelya Gölge'nin yüzüne yüzünü yaklaştırmış bağırarak konuşuyordu.

"Daha önce niye tanıştırmadın, böylesine yakışıklı bir adam benden saklanır mı?" Ona gözlerini deviren Gölge, Akın'ın gittiği yöne bir saniyeliğine bakıp tekrar Açelya'ya döndü. Açelya'nın suratındaki şapşal ifade bu gecenin sonunun geldiğini gösterirken, derin bir nefes alıp sakinleşti. Yarın sabah olanı biteni hatırlamayacağını biliyordu. Her içmesinden sonra gece hakkında hiçbir şey hatırlamazdı. Bu sefer bu iyiydi çünkü Gölge, Akın ile ilgili en ufak şeyi bile hayatında istemiyordu. Kolunu sıkıca tuttuğu Açelya'yı karanlık koridordan çıkarıp barın çıkışına ilerletirken, itiraz dolu mırıltılarını duymazdan geldi.

Bardan çıktıktan sonra temiz hava ile bir nebze kendine gelen Açelya ile arabayı bekledikleri sırada Gölge kızları aradı. Gecenin bittiği haberini verip dışarıda beklediklerini söyledikten sonra telefonu kapattı. Gelen arabaya Açelya'yı bindirirken bardan çıkan üçlü ile hepsi arabaya bindi. Sonra da ışıltılı sokakları geride bırakıp karanlığa karıştılar.

*****

Odadan içeri girip üstündeki her şeyi teker teker çıkardıktan sonra iç çamaşırları ile kendini yatağa bırakan Gölge neredeyse uyumak üzereydi. Açelya'yı eve bırakmak onu daha da yorduğundan gözlerini kapatıp karanlığa kendini bırakacağı sırada titreyen yatak kaşlarının çatılmasına neden oldu. Elini örtünün altında gelişigüzel gezdirirken eline çarpan telefonu yüzüne doğru yaklaştırdı. Aydınlanan ekrandaki mesaj kutucuğuna basıp gelen mesajı okumaya odaklanırken, okuduğu her kelime ile gözlerini kırpıştırdı. Çenesi sinirle gerilirken hızlıca yerinde doğruldu.

'Beni buldular. Şu an izimi kaybettirdim ama ne olacağını bilmiyorum. Bir süre iletişime geçemezsem endişelenme. Seni seviyorum ufaklık. Kendine dikkat et, seni bulmalarına izin verme.''

Mesajı tekrar tekrar okurken yazan şeylerin gerçek olduğuna inanmak istemedi ancak okuduğu er kelime canlanıp karşısına dikildi. Tüm acımasızlığı ile yüzüne çarpan gerçek ile yataktan çıktı. Dudağını dişlerken bir yandan da odayı arşınlıyordu. İbrahim'e yardım etmesi gerekiyordu. Şimdilik kaçmıştı ama daha nereye kadar kaçabilirdi belli değildi. Remzi'ye bir kere yakalandıysa onu kurtarması zor olacaktı. Alnını ovalarken elindeki telefonun kilidini açtı. Aklına gelen ismi rehberde bulduktan sonra parmakları ekranda dans etmeye başladı.

ÖLÜMÜN ÇENTİK İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin