3. Bölüm

556 171 632
                                    

İyi okumalar...

^^^^^^^^^^^^

Sabahın erken saatlerinde uyandıktan sonra her zamanki gibi hazırlanmaya başladı Ethem. Kendinden önce kalkmış olan karısına yetişmek için banyoda işini bitirip hızlıca giyinme odasına geçti. Koyu lacivert renkteki takım elbisesinin içine siyah bir gömlek giydikten sonra siyah bir kravatı da boynuna bağladı. Boy aynasında kendine kısaca göz attığında her gün olduğu gibi temiz ve şık görüntüsü onu karşıladı. Karısının sevdiği parfümünü de boynunun iki kenarına sıktıktan sonra odadan çıkıp aşağı inmeye başladı. Merdivenlerin bitiminde mutfaktan çıkan karısını görünce, yüzü aydınlanan adam birkaç adımda yanına ulaştı. Sol yanağında bir öpücük bıraktığı sırada karısı da ona gülümsedi.

"Günaydın, sevgilim!" İnce sesiyle konuştuktan sonra kahvaltı masasına son eklemeleri yapan kadın eşiyle birlikte baş başa kahvaltıya oturdu. Aralarındaki muhabbetle kahvaltıyı bitirdiklerinde Ethem masadan kalkmadan evvel karısına dünkü durumu anlattı.

"Şimdi yanlarına uğramam lazım. Bir başlarına kalmalarına içim el vermez, bilirsin."

"Bilirim tabi." Küçük, narin eliyle kocasının yanağını okşadıktan sonra kocasıyla birlikte ayağa kalktı. Kapıdan geçirmek üzereyken kocasının yanağına hafif bir buse bıraktı. "Beni habersiz bırakma."

"Seni seviyorum güzel kadın." Yıllardır aralarındaki veda cümlesini sarf ettikten sonra arabasına yönelen adam arkasında mutlu bir kadın bırakarak gidiyordu. Uzun yıllar boyu aynı evi ve kalbi paylaştığı kadını hala ilk günkü gibi seviyordu.

Yol boyu dışarıda yazın renklerinin hakim olduğu doğayı izlerken kafası sakindi Ethem'in. Son birkaç yıldır aldığı kararlar sayesindeydi bu rahatlığı, biliyordu. Koltuğunu bırakmak ona hiç olmadığı kadar iyi gelmişti. Kendini yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Sanki yeniden yaşama başlıyor, yeniden hayatı tanıyor gibiydi. Uzun yıllar boyu karanlıkla iç içe yaşayınca insan kendini kaybediyordu. Bunu ilk elden tecrübe etmişti Ethem. Karısı olmasaydı, belki o da diğer tanıdığı adamlara benzerdi. Hatta kesin onlar gibi olurdu çünkü o hayat mutluluk kırıntılarını bile kabul etmiyor, karanlığında boğuyordu. Mutluluğun ne büyük bir ayrıcalık olduğunu şimdi anlıyordu.

Yol bitip evin önündeki açıklıkta durduklarında kendi başına indi arabadan. Kapıya birkaç adım attığı sırada kapı açıldı, İbrahim ile göz göze geldi. Genç adamın göz altı torbalarından uzun bir gece olduğunu anlarken bir şey demedi bu konuda.

"Günaydın genç adam, çok erken gelmedim inşallah."

Kapıyı açıp eve buyur eden İbrahim aynı zamanda Ethem'e cevap verdi. "Estağfurullah, bize bu kadar iyilik yaptıktan sonra..."

İçeri girdikten sonra önce salona yönelen Ethem hala uyuyan kızı görünce yönünü değiştirdi. Rahatsızlık vermek istemedi küçük çocuğa. Gece yaşadıkları onun için hem zor hem yorucuydu. "Mutfağa geçelim biz, küçük hanım uyusun."

Bunun üzerine mutfağa geçen iki adam karşılıklı olarak sandalyelere oturdu. Küçük mutfaktaki tahta sandalyeler üstlerindeki ağırlıkla gıcırdarken İbrahim duymadı bile. Şu an tek derdi birazdan anlatacağı yalanlardı. Ellerini birbirine kenetlerken, bakışlarını mutfağın camından dışarıya odakladı. Hal ve hareketleri Ethem'in ilgisini çekiyordu ancak farkında değildi. Ethem boğazını temizleyip konuşmaya başladığı sırada, kısa süreliğine bakışları ona döndü.

"E, genç adam, anlat bakalım. Gecenin bir vakti ne işiniz vardı yolda?"

İbrahim'in bakışları kısa süre sonra yine başka yerlere kayınca daha da meraklandı. Bir bacağını diğerinin üstüne atarken, arkasına yaslanıp incelemeye başladı karşısındaki genci. Neden bu şekilde tedirgindi, bilmiyordu. Pek de hayırlı şeyler duymayacağını söyleyen iç sesini duymazdan gelirken, bir yandan da hak verdi sese. Bu çocuktaki hal, hal değildi.

ÖLÜMÜN ÇENTİK İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin