Bölüm şarkısı; Shawn mendes - treat you better 🎶
°
Neydi bizi farklı kılan şey? Güç mü? Başarı mı? Veya para?
Mutlu olmadıktan sonra hiç birinin anlamı yoktu aslında.
Tıpkı annesi tarafından terk edilmiş bir çocuk gibi.
Babası tarafından alınan bisikletin tadını çıkaramadan frenlerinin bozulması ve çocuğun o anki yaşadığı hayal kırıklığı gibi.Öyle uzun zaman oldu ki birşeyler hissetmeyeli. Delicesine özlüyorum bütün o duyguları. Gözlerimin baktığı yere bomboş değil de, acı dahi olsa barındırmasını.
32 yaşındayım. Alper Akdağ olarak dünyaya gelmiş, insanların deyimiyle şanslı piçtim. Ruhunu kaybetmiş insan evladı. Birşeyler hissedebilmek için her türlü boku yapmış Akdağ varisi. Babasının tüm mirasını elinin tersiyle itmiş ruhsuz adam.
Ben Alper Akdağ! Dokuz yaşımdan sonra tüm hislerimi yitirdim. Merhamet, sevgi her türlü duyguyu yitirdim.
Kendime dahi acımıyorum!
Tüm bunları hak ettiğimi düşünüyorum. Bu dağınıklığı, karışıklığı.. Yalnızlığı!Kısaca her şeyi..
Tıpkı şakağıma dayanmış silah gibi. Hak etmiştim. Gırgırına bulaştığım kendini kabadayı sanan bir grup aptal sürüsü!
Patlamış dudağım da yer edinen alaylı gülümsemeyle dizlerimin üzerinde düştüğüm küçük su birikintisinden ayağa kalktım. Namludan çıkacak tek bir kurşun bile sikimde değildi.
Bu hayataki en büyük ödülüm geberip gitmek olurdu büyük ihtimalle. Ama Azrail bile korkuyordu benden.Benden bir kaç santim kısa adama yüzümü döndüğüm de şimdi silah tam olarak burnuma doğru tutuluyordu. Sıkmaya başlamıştı artık boş bakışmamız. Üstelik çok zayıflardı. Parmakları arasında tutukları metale güvenen bir grup ödlek tavuktan başka birşey değilerdi.
"Bir silahı doğrultuyorsan dakikasın da tetiği çekeceksin!"
Söylediklerimi kavrayamadan eline indirdiğim tekmeyle silahı elinden uçmuş ve savunmasız kalmıştı. Gözlerindeki tek duygu şimdi korkuydu. Çok isterdim bende hissetmeyi. Onun yerinde olup tanrının bize bahşettiği bu mucizevi duyguları hissetmeyi.
"Korkuyorsun!"
Yorgun sesim kulağına ulaştığın da diğerlerini çağırmak için hamle de bulunmuş, benim ıslak zeminden aldığım cam parçasıyla daha hızlanmıştı hareketleri. Diğerlerine ulaşamadan elimi ağzına kapatıp cam parçasını boğazına dayadım.
"Kahretsin yine hiç bir şey hissetmiyorum!"
Kulağına ölüm sessizliğiyle fısıldadığım sözlerle çırpınışları çoğalırken gözümü bile kırpmadan boğazını kesip yere yığılıp can çekişini seyrettim.
Gözlerindeki duygu tarif edilemezdi.
Pişmanlık veya vicdan azabı çekmem gerekiyordu öyle değil mi? Hissetmiyordum. Siktiğimin hiç bir duygusunu hissetmiyordum.
Dizlerimi kırarak ellerimi adamın gömleğiyle temizledim. Diğerleri gelmeden siktir olup gitmem gerekiyordu. Onları da hal edebilirdim ama çok yorgundum.
Ayağa kalkıp sakin adımlarla oradan uzaklaştım.
Her adımım boşlukta savruluyordu. Her adımım da bu hayataki asıl amacımı sorguluyordum. Neden bu kadar mutsuz olduğumu? Neden bir şeyler hissedemediğimi?
Kimin suçuydu? Dedemin mi?
Tamamen benim suçumdu! Tüm duygularımı bir anda harçadım! Tükettim! Keşke birazını şimdiye saklasaymışım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
ChickLitAnlamını yitirmişti alfabedeki tüm harfler şimdi. Yalnızca ikimiz vardık bu karanlık yerde. Korkuyordum, bu doğru. Titrediğim de bir gerçekti. "Sana dokunanın elini kırarım demiştim değil mi? " dedi buz gibi soğuk kelimleriyle. Elini masaya koyduğun...