°Yıldızı doldurmadan geçmeyin lütfen ♡ °
Bölüm şarkısı ; yüzyüzken konuşuruz - ölsem yeridir 🎶
Alper Akdağ'dan devam 🗣️
°
Kalbi taşlaşmış bir adamın en iyi bildiği şeydir zarar vermek. Kendimi çoktan gözden çıkarmıştım. Çevremdekilerden de o kadar çok soyutlanmıştım ki onlar hakkında verdiğim kararlar sıradan ve önemsizdi. Onlar hakkında verdiğim hükümler genel olarak acımasızcaydı. Hepsini düşünmeden silebilirdim Erol Akdağ'ın sırtımı yasladığım parası olmasaydı eğer.Boktan bir adamım. Bunu kabul edeli çok oldu. İnkar edemeyeceğim gerçeklerin başında her türlü pisliğe bulaşmış boktan bir adam vardı. Her türlü haltı yemiş bulaşmadığı bela kalmayan bu adam bir kez olsun bir kadın için elini kirletmemişken bu gün kolları arasında titremekten kasılan güçsüz bir kadın için azılı bir düşman edinmişti.
Güçsüz demişken, kollarımın arasındaki kadının gücü tartışılırdı oysaki.
Bu kadın hakkında keşfetmek istediklerimin başında bu geliyordu. Gücü. Bana karşı ne kadar sağlam durabileceğini merak ediyordum. Aslında bu kadını baştan sona merak etmeye başlamıştım gücü sadece bahaneydi. Onda ne olduğunu, araştırdığım kadar olmadığını biliyordum. Hislerime dokunmuş bu kadının içimde uyandırdığı bu duygular gayri meşru bir sebepten dolayı olamazdı. Bu kadar kısa bir zaman diliminde ölü bir adamı diriltebilmişse eğer vardı mutlaka onunda bir sırrı. O güne kadar kollarımın arasındaki kızı kimseye vermemeye yemin ettim.
Bu güne kadar hayatı boşluktan ibaret olan bu adam uzun süre sonra ilk kez ciddi bir karar almıştı. Onu bırakmamaya and içtim. Bendeki sırrı her neyse çözene kadar özgürlüğüne el koyuyordum. Dalavereye gerek yoktu, bu kız taş kalpli bir adamın ruhuna dokunarak onun yıllar önce gömdüğü hislerini yeşertmişti. Bilerek yapmamıştı bunu biliyordum. Benim dışımda kimse bilerek hayatını tehlikeye atacak şeyler yapmazdı. Bu kadının da yapmayacağını biliyordum.
O sadece girmemesi gereken bir sokağa girmiş ve kaybolmuştu. Yolunu bulmak için yardım istediği adamsa ona yardım etmeyecek kadar pislik bir kişiliğe sahipti.
Ve bu gün o kadın için bulaştığı bela önceden bulaştığı hiç bir bela kadar anlamsız değildi. Aksine çok anlamlıydı. Sözcüklerim artık anlam kazanmıştı. Yumruklarımı boktan yere savurmayacağımın farkındaydım.
Bir adamın yumrukları bile anlam kazanır mıydı bir kadın uğruna?
Bu gün kazanacaktı.
"Ne için geldiğimi biliyorsun demek?" diye sordu göğsümde küçücük kalan kadına siktiğimin bakışlarını dikerek. Kanıma karışan tanıdığım ama üzerinden yıllar geçtiği için yabancısı olduğum bu duygu her neyse gardımı koşanmama neden oluyordu.
Göğsüme yasladığım kadını arkama alarak silik bir sırıtış yolladım karşımdaki adama. Ruhsuzluğum tutmuştu yine. Adamın kafasını gövdesinden ayırmak istemem normal miydi? Normal olamayacak kadar vahşi düşünceler içerisindeydim şu anda.
"Tahmin edemeyeceğin kadar çok şey biliyorum Beyzade! "
Egodan çok uzak anlamlar barındırıyordu kelimelerim. Ben onu tanıyordum fakat o beni tanımıyordu. Adaletli bir dövüş olmazdı bu. Düşman olarak edindiğim insanların beni tanıması önceliğim olmuştu hep. Aksi zevkten uzak sıkıcı bir hal alırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
ChickLitAnlamını yitirmişti alfabedeki tüm harfler şimdi. Yalnızca ikimiz vardık bu karanlık yerde. Korkuyordum, bu doğru. Titrediğim de bir gerçekti. "Sana dokunanın elini kırarım demiştim değil mi? " dedi buz gibi soğuk kelimleriyle. Elini masaya koyduğun...