°Yıldızımızı doldurmadan geçmeyin lütfen ✬ °
Bölüm Şarkısı ; Kahraman Deniz - Deniz ve Güneş 🎶
-Alper Akdağ'dan devam 🗣️
°
Bana sorularının cevaplarını bulabilirmiş gibi bakan kadına verdiğim tek karşılık oturduğum yerden ayaklanmak olmuştu. Gözlerimin içine bakmaya devam ettiği sürece eline geçen tek şey büyük bir hiçlikten ibaret olacaktı. Vermek istediğim cevaplar elbette ki vardı fakat önce kendime.
"Yarın akşam ikimizin adına bir davet verilecek, uyu ve dinlen!"
Dedim oturduğum yerden ayaklanarak.
"Dur!"
Dedi gidişimin onu koca bir bilinmezliğe savuracağını bilerek. Ona döndüğüm geniş omuzlarımla bir kaç saniye yerimde duraksadım.
"Bak ben düşünüyorum düşünüyorum ama tüm bunlara anlam veremiyorum. Tamam tüm bunların cevabını o imzayı atmadan önce öğrenmem gerekiyordu fakat ben bir anlık öfkeyle attım o imzayı!Pişmanım ve senin yanında neden durduğumu bilmek istiyorum! Bana bir cevap borçlusun!"
Benim yanımda ben istediğim için duruyordu. Ben istediğim için konuşabiliyordu. Hatta nefes alıyor oluşu bile ben istediğim içindi. Onun sorularını cevaplayabilirdim. Tam olarak şimdi profesyonel bir yalancı olabilirdim. O küçük aklını zerre doğru olmayan şeylerle doldurabilir ve kendime inandırabilirdim. Ancak bunu yapmak geçmiyordu içimden. Tek bir kelime daha konuşmak istemiyordum. Sıkılmıştım. Ondan ve sorularından. Belki de daha çok onunla aynı konular hakkında cevapsız kaldığımdan.
Omzumun üzerinden arkamda bıraktığım kadına kısa bir bakış attıktan sonra terk ettim varlığının sardığı dört bir yanı. Sanki kokusu sinmişti her bir köşeye. Avının kokusunu uzaktan alan bir aslan gibi soluyordum onun kokusunu fakat ona bir av gözüyle bakmamalıydım. O sadece masum sıradan bir insandı. En azından ben kendimi öyle kandırıyordum. Küçük bir kadındı. Zararsız. İncitilmemesi gereken değerli bir mücevher. Ancak ben ne zamandan beridir değerli bir taş parçasını umursar olmuştum. Dün ki adam olsaydı yakıp yıkmıştı o kızı.
Kendimle çelişiyordum artık. Dengemi bozmuştu siktiğimin kokusu. Dengemi bozmuştu masum bakışları. Dengemi bozmuştu teninin her bir zerresi. Sesi.. Saçları..
Uzun süre sonra bir kadının kafamın içerisinde bu kadar yer edinmesi huzursuz etsede bir yandan içimde cirit atan o duyguların nedenini de çözmeye çalışıyordum. Çözünce ne değişecekti peki? Kontrolsüz hareketlerimi bu seferde bir kadını yanımda tutmak için mi harcayacaktım. Oysa istediğim her kadının yatağımda bitmesi için tek bir hareketim bile yeterdi. Çoğu zaman hiç birşey yapmadan geliyorlardı bana. Belkide ölmeliydim. Benim gibi bir adamı durdurabilmenin tek yolu gece uyurken boğazını vahşice keserek öldürmekti. Tabi bunu yapabilecek adam daha anasının karnından doğabilmişse. Doğmamıştır. Benim canımı alacak adamın daha anne rahmine dölleri bile salınmamıştır.
Ölümü arzuluyor olsamda ben istemediğim sürece kim alabilirdi canımı? Kim ruhum bile duymadan bana bir adım yaklaşabilirdi
Kimse yapamazdı. Kimsenin cesareti korkusuna fark atamıyordu. Atanın da cesaretini müsait bir yerlerine sokardım. Çekinmezdim. Ben izin vermediğim sürece yanımdan bile geçemezdi kimse. Ben istiyorum diye bana bakabiliyorlardı. Ben istiyorum diye benimle konuşabiliyorlardı. Ben istiyorum diye yanıma durabiliyorlardı. Tüm bunlar ben istiyorum diye oluyordu.Tişörtümü çıkarıp girdiğim dört duvar arasında herhangi bir yere fırlattım. Odanın içerisindeki bir başka odaya, yani antrenman odasına geçerek soluklandım. Yine uykusuz koca bir gece daha. Karşısına dikildiğim kum torbasına sert bir yumruk geçirdim. Ardından bir darbe daha. Her yumruğum kafamın içerisinde cevapsız kalan soruları hedef alıyordu. Onları yumruklarımla cevaplayabilmem mümkünmüş gibi iskence ediyordum. Tıpkı bir insanı konuşması için öldüresiye dövmek gibi. Tek fark benim sorularımın ağzı sıkıydı. Savurduğum ve isabet ettiğine emin olduğum her bir darbem koca bir hiçliğe kucak açıyordu. Kum torbasını iki elimle kavrayıp bu sefer kafa atmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
Literatura FemininaAnlamını yitirmişti alfabedeki tüm harfler şimdi. Yalnızca ikimiz vardık bu karanlık yerde. Korkuyordum, bu doğru. Titrediğim de bir gerçekti. "Sana dokunanın elini kırarım demiştim değil mi? " dedi buz gibi soğuk kelimleriyle. Elini masaya koyduğun...