Bölüm-8❄️Beyzade

7.1K 458 91
                                    

°Yıldızı doldurmadan geçmeyin ♡°

Bölüm şarkısı ; Beraber - Yürüyorum dikenlerin üstünde🎶

°

Bir uçurumdan yuvarlanıp tepetaklak olan bir araba gibiydi yaşadıklarım. Ne içinden çıkabiliyordum, nede düzeltebiliyordum tüm bu olanları. Gözlerim varlığını hissettiğim adamın karanlık suretinden dolayı yanıyordu. Korkuyordum. Kötü bir babanın çocuğuna elini kaldırdığın da hissettirdiği o yoğun duygunun aynısı.

"Nerdeyim?" diye sordum ürkek bir ses tonuyla. En son ben babamla yüzleşiyordum. Yaşadıklarımı aklımdan geçirdim. Bir adam vardı zihnimin karanlık köşesinde. Sonrası yok..

Ayağa kalktı zihnime en kötüsünden bir imaj çizen adam. Yanıma geldi. Yatağın kenarına oturduğun da başını ellerinin arasına aldı.

"Benim dağ evimdesin!" diyerek kelimelere iskence çektirdi, sanki çok normal bir olaymış gibi.

"Gitmek istiyorum" hesap sorma gereği dahi duymadan bir kaç kelime fısıldadım yorgunca. Benim kimseye hesap soracak gücüm, nede dermanım kalmıştı. Hayatımın merkezine koyduğum insanlar beni kandırmıştı. Senelerdir büyük bir yalanla sırtımı pış pışlıyorlarmış.

"Gitmene izin veremem!" aldığım cevapla kavisli kaşlarımı sonuna kadar çatılmış bulundu. Bu adam bu hakkı kimden neyden buluyordu?

"Kim olarak? Hangi hakla?" sesimdeki dozu ayarlama gereği duymadan yataktan çıktım.

"Bir kaç saat sonra kocan olacak adam olarak!" benim aksime sakince konuşurak omzunun üzerinden kara gözlerini bana dikti. Duyduklarımı idrak etmem bir kaç dakikamı aldı. Bu insanların benimle derdi neydi?

"Evlenme teklifi kabul ettiğimi sanmıyorum!" bulduğum sesimle güçlükle bir kaç kelime sarf ettim. Ürkütücü bir yavaşlıkla ayağa kalktığı sırada dişlerini sıkmaktan gerilen çenesi radarıma girdi.

"İnan bana kendimi zor zaptediyorum, senin yerinde başka biri olsaydı gerekeni çoktan yapmıştım!"dedi sabırlı bir adam olmadığını belirtircesine. Daha bir şey dememiştim. Korksamda düşündüklerimi dilendirmeme mani olamayacaktı.

"Bırak gideyim, böylelikle kendini tutmak zorunda kalmasın!" tane tane seçiyordum kelimeleri. Ters düşmek zarar getirebilirdi bana. Allah aşkına benim ondan deli gibi hesap sormam gerekmiyor muydu? Daha dün tanıdığım adam bana benimle evlenmekten bahsediyordu. Şaka gibi!

"Sana ettiğim yardımın farkında bile değilsin! Gitmene izin veremem çünkü dışarısı senin için güvenli değil!"

Dengesizliği eksikti birde. Az önce söylediğiyle şuan söylediği o kadar zıttı ki.

"Sana niye güveneyim?" botları hareketlendiğin de başımı olumsuzca salladım.

"Benden uzak dur, yaptıklarını unutmadım!"

Yaşadıklarım zihnimin tuzlu raflarında sonsuza dek kalacaktı. Ne kadar silmeye çalışırsam çalışayım o tuz orada durmaya devam edecekti.

"Irzına geçmişim gibi konuşuyorsun! Daha fazlasını yapsaymışım yaşayamaz, canına kıyardın herhalde!.." benim üzerimde kötü bir etki bırakan bu olay onun alay konusu olmuştu. Fazla küçümsüyordu.

"Hayır canıma kıymaz, canına kıyardım!" diyerek misileme yaptım. Olduğu yerde durarak yan bir gülüş sergiledi. Şimdi aramızda mesafe vardı işte.

"Gitmek istiyorum!" başa sarmıştım tekrar. Bana istediğimi vermediği sürece aynı şeyi tekrarlayıp duracaktım.

"Az önce buna bir açıklık getirmiştik"

"Neye getirdin o açıklığı pardon? Almış getirmişsin dağ başına, gitmek istediğimi söylüyorum izin vermiyorsun! Sen şaka mı yapıyorsun?"

"Ciddiliğimi mi sorguluyorsun?"

"Dalga geçme benimle, sorularıma cevap ver!" Geniş sırtını yüzüme döndüğün de kapıya yöneldi.

"Ya sen şaka mısın? Hey sana diyorum!" beni umursamaması canımı sıkarken yatağın üzerindeki yastığı kavradığım gibi arkasından fırlattım. Adımları durdu. Elleri yumruk oldu.

"Hayvan!" çığlığım benim bile kulaklarımı tırmalarken saniyesinde bana döndüğü bedeniyle burnumun dibinde bitmişti. Ne olduğunu idrak edemeden, öfkesinin boyutunu kavrayamadan sırtım yatakla bir bütün olmuştu. Boğazıma sardığı elleri ise gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu. Sinir hastasıydı bu adam. Tedavi görmesi gerekiyordu!..

"Laf dinle!" dedi parmaklarının baskısını artırıp. Fazla sıkmıyordu. Lakin bu bile beni korkutuyordu. Amacı da bu değil miydi zaten!

"Güzel tenine zarar verip, benden nefret etmeni istemiyorum güzelim! Formül çok basit, susacaksın!" kapanmak üzere olan gözlerimle parmaklarını boynumdan çekti. Bir kaç saniye üsten üsten izledi çırpınışlarımı. Sonrasında çıkıp gitti. Kilit sesi duymamıştım arkasından. Kapıyı kilitleme gereği duymamıştı demeki.

Dolu dolu gözlerimle nefeslerimi düzene soktum. Buradan kaçmam farz olmuştu. Pisliğin tekiydi Alper denen herif. Kaybedecek zamanım yoktu. Zorlukla toparladığım bedenimi harekete geçirdim. Kapıya yaklaşıp seslere kulak kesildim. Çıt çıkmıyordu. Kapıyı sakinçe açıp etrafı taradım bulanık gören gözlerimle. Temizdi etraf, odadan çıkmam için güzel bir sebepti. Aşırı zengin döşemeli tek katlı bir dağ eviydi burası. Kapıyı bulan gözlerimle etrafa bakına bakına yaklaştım. Kapıyı açtığımda kimsenin olmaması evrenin yanımda olduğuna dair bir kanıtı. Bu kapıyı da kilitlememişti. Daha fazla dikilmeyi kesip hızlı adımlarla bahçeye çıktım. Her saniye serileşen adımlarımla bir süre sonra koşmaya başlamıştım. Toprak yolda koşabildiğim kadar koştum. Beni bulursa bu yaptığıma pişman ederdi. Düşüncem hızımı artırmıştı. Ne kadar koştum bilmiyorum ama daha beş dakikayı doldurmadan önüme çıkan bir kaç arabayla, son anda koşmayı kestim. Üzerime son hız gelen araba saniyesinde direksiyonu kırarken, tam önümde frenleyen arabadan iri yarı kaba adımlar çıkmıştı. Şoför kapısı açıldığında içerisinden çıkan yapılı bedenle, adamın üzerime gelişini seyrettim. Kimdi bu adam?

Karnıma sarılan güçlü bir ele sırtım nefesini yeni yeni ensemde hissettiğim adamın yapılı gövdesiyle bir bütün olurken, tam karşımızdaki adam yürümeyi keserek dudaklarını kıvırdı.

"Geç kaldın Beyzade!" dedi Alper sesindeki keskin tınıyla. İçerisindeki alayda dikkatimden kaçmış değildi. Burada ne dönüyordu?


°

Bölüm sonu ♡








KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin