14 ⭐👽⭐

56 7 4
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Bu bölüme bazı sahneleri yeni ekledim. (Ayla ve Marko sahnesi ve bazı kısa yerler) Eğer daha önceden bu bölümü okuyan varsa tekrardan bakabilir. Kavga sahnesi pek içime sinmedi ama yayımladım yine de. Umarım beğenirsiniz bölümü.

Myung Dae ortamdaki gerginliği bozmak istercesine neşeli bir sesle "Haydi gel sana dövüş teknikleri, silah kullanma gibi alanlarda alacağın eğitim yerini gösterelim. Ne de olsa kısa bir süre sonra, yarın, eğitime başlayacaksın. Ortamı görmek senin için iyi olacak." dedi. Marko hızlıca kalkıp Ayla'nın kolundan çekerek onu da kaldırdı. "Haydi hemen gidelim. Bence çok seveceksin orayı." Ayla şaşkınca Marko'nun onu sürüklemesine izin verdi. "Eğitim mi? Başkan bundan hiç bahsetmedi." Peşlerinden sakin hareketlerle Myung Dae de kalktı. Geri kalanlar ise bıkkınlıkla onları takip ettiler.

"Büyük ihtimalle bunu söylemeyi bize bırakmıştır, çok konuşmayı sevmiyor. Konuşmayı vakit kaybı olarak düşünüyor." Myung Dae imalı bir şekilde gülümseyerek Ayla'nın diğer tarafındaki Marko'ya baktı. "Haksız da sayılmaz bence, değil mi Marko."

Marko gözlerini devirdi. Myung Dae ona aldırmadan devam etti. "Hepimiz eğitimlerimizi tamamladık ve sana biz eğitim vereceğiz."

"Siz mi?"

Myung Dae kafasını salladı "evet, savaşmakta iyiyiz de öğretmekte de nasılız sen karar verirsin."

Eğitim binasının kapısından girince dışarıdaki huzurlu gelen hafif seslerin yerini insanı rahatsız eden bir uğultu aldı. Bina oldukça büyüktü. Biri yer altında olacak şekilde toplamda dört katlıydı. İlk katta büyük odalardan oluşan, içinde savaşmak için silahlar ve dövüş aletleri bulunan antrenman odaları vardı. İkici kat idari birimler, kantin vb. şeylerden oluşuyordu. Üçüncü katta ise teorik eğitim veren sınıflar vardı.

Antrenman sınıflarının yanından geçerken Ayla şaşkınlıkla ve merakla içeride ne olduğunu görmeye çalışıyordu. Bu sırada üzerindeki tuhaf bakışlardan da rahatsız olmaya başlamıştı ama bunu görmemezlikten gelmeye çalışıyordu.

Büyükçe bir sınıfın kapısına gelince durdular. Myung Dae aralıklı olan kapıyı yavaşça itti. "İçlerinde en büyük olan sınıf burası. Yaklaşık üç tane eğitim grubunu aynı anda içinde barındırabilir. Genellikle burada eğitim göreceksin." Yavaşça gülümsedi. "Senin için ne kadar büyük o kadar iyi değil mi?"

Ayla bir şey söylemden kapıdan içeri girdi. Duvarlardaki rafların üstünde silahlar ve tanımlayamadığı cisimler vardı. Çoğu tuhaf şekillere sahipti. Oda tam ortada tavanla birleşmeyecek şekilde Tresborma'da bulunan oldukça güçlü bir metalden yapılmış duvarlarla üç bölmeye ayrılmıştı. Bu duvarlar hareket eden cinstendi ve eğitim gören grup sayısına göre şekil değiştirerek bu üç bölmeyi iki veya bire indirebiliyordu. Bu şekilde daha fazla alan sağlanmış oluyordu.

"Bugün ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz değil mi?"

Herkes bıkkınlık ve ruhsuz çıkan sesiyle bir ağızdan, "Evet." Dediler. Ayla etrafı izlemeyi bırakıp ilerideki gruba baktı. Eğitmenleri olduğunu düşünen kişi neşesini sesine yansıtarak konuştu. İki elini beline koyup göğsünü dikleştirmişti. "Bugün benim en sevdiğim gün. Siz gençlere notlarınızı söylerken yüzünüzde beliren o güzel ifadeler epeyi hoşuma gidiyor."

Marko Ayla'nın kulağına eğildi. "Bu eğitmen tam bir manyak. Benim de dersime girmişti. Tanışmanı hiç tavsiye etmem. Yoksa..." konuşması Ayla'nın yanından hızlıca çekilirken yarıda kesildi.

Akuamarin: ArayışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin