ÖPÜCÜK

645 74 103
                                    

Sınır 50 vote 30 yorum🌈🌈

Bazı anlar vardır... Kalbiniz öyle bir sıkışır ki, sanki biri kalbinizi eline alıyor ve avuçlarının arasında sıkıyor gibi hissedersiniz. Sadece küçük bir aralık vardır, nefes almak için ve rahatça nefes alabildiğinizde, ciğerlerinize her zaman doldurduğunuz oksijen, her şeyden kıymetli gelir o anlarda.

Kalbim, onun mavi gözlerinde öyle bir hapsolmuştu ki, zihnime yüzü her yansıdığında nefesim kesiliyordu. Kimsenin beni mutlu edemediği anlarda, onu düşünmek bile yüzüme tatlı bir tebessüm yerleşmesine neden oluyordu.

Dün gece Emre'nin davetinden sonra, ikizlere kısa bir mesaj atıp eve gitmiştim. Kendi odama girer girmez, desenli pijamalarımı üzerime geçirmiş ve yatağın içine girip, sadece onu düşünmüştüm. Kalbimin bir tarafı büyük bir beklentiyle sarmalanmışken, diğer tarafım "Ya sana değil de başkasına ise?" Sorusunu, kalbimin orta yerine bir hançer misali yerleştiriyordu. Tüm gece bu iki ihtimal ile boğuşup durmuş ve sonunda gece yarısı uykuya dalabilmiştim.

Sabah, her iki yanımda duran alarmlar, büyük bir gürültüyle çalmaya başladığında, hayatımda ilk defa bile isteye erkenden kalkmıştım. Kalkar kalkmaz, rutin işlerimi hallettim ve Umay'ı arayarak, bize gelmesini söyledim.

On beş dakika sonra Umay bizim kapıda belirdiğinde, koşarak kapıyı açtım ve onu hemen bizim odaya soktum. "Gökkuşağı, senin ateşin filan mı var? Kızım sen bu saatte kalktığına göre ya uzaylılar dünyayı ele geçirip, senin kişiliğine büründü ya da kafana saksı düştü. Ne bu enerji sabah sabah? Daha kahvaltı etmedik." Dedi. Gözlerimi devirdim ve onu kolundan tutup, gardırobun önüne getirdim.

" Umay bugün bir nikah var, babamın arkadaşının mı neymiş, bana acil kıyafet bulmamız gerek." Dediğimde, Umay kaşlarını enteresan bir şekilde çattı.

"Şimdi, daha nikah'ın kimin olduğunu bilmiyorsun ama gitmek için can atıyorsun. Üstelik, kalabalık ortamı fazla sevmeyen sen, bir de kıyafet deneyeceksin? Yanlış mı duydum?" Dediğinde, kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım.

"Gökkuşağı sen gerçekten iyi değilsin." Dedi tekrardan. Elimi belime yerleştirdim ve konuşmaya başladım. "Ay Umay ömrümü yedin ya! Dünkü uyarı cezasından sonra babama iyi görünmeyi amaçlıyorum, o yüzden bu kadar özenmem." Diye yalan uydurdum.

Aslında çoğu zaman iç sesim, Emre'ye olan aşkımı bizim gruba da anlatmam gerektiğini söylese de böyle bir şeyi yapmaya hiç cesaret edememiştim. Gitsem bizim salaklara bunu anlatsam, kesin benimle önce dalga geçer sonra işi alaya alıp, saçma sapan şeyler yaparlardı. Ya da bir diğer düşünce olarak, Emre'yi sevmedikleri için benimle arkadaşlıklarını bitirirlerdi.

Ben uzun uzun dalmış, bunları düşünürken Umay gardırobun kapaklarını açarak beni bütün düşüncelerimin içinden çıkarıp, kendime odaklanmam gerektiğini anlamamı sağladı.

"Nasıl bir şey giymeyi düşünüyorsun?" Dediğinde, "Hiçbir fikrim yok." Dercesine ellerimi iki yana açtım. Umay sıkıntıyla derin bir nefes aldı ve cevap verdi. "Desene bütün gardırobu altüst edeceğiz."
Gözlerimi pencereye çevirdim.

"Aslında, gardıropla uğraşmak yerine direkt yeni bir şeyler alabiliriz." Dedim, elimi şıklatarak. Umay yanıma doğru yaklaştı ve gözlerimin içine anlayamadığım bir edayla baktı. "Sende var bir şeyler ama bende Umay isem bu işi çözeceğim. Bu hazırlanmalar, yeni kıyafetler filan...
Yoksa düğünde biri var da, onun için mi hazırlanıyorsun Gökkuşağı?" Dediğinde, terlememe neden olacak bakışları hâla üzerimdeydi.

Aramızdaki sessizliği, elimi havada sallayarak bozdum ve alaylı bir bakış atıp konuşmaya başladım. "Ay ne saçmalıyorsun Umayım sen ya! Ben ve biri için hazırlanmak? Sence bu benim doğama aykırı değil mi?" Dediğimde, o da umursamazca omuz silkti ve birlikte dışarı çıktık.

GECENİN GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin