11- Ne Demek?

2.2K 218 38
                                    

Merhabalaar *-* Gecikme için çok üzgünüm öncelikle. Devrim 2 için çalışmaktaydım ve müjdemi isterim ki sonunda yazmayı bitirdim! Rahat bir kafa ile Şansın Kızı'na düzenli bölüm atacağım, lütfen yorumlarınızla ve oylarınızla desteğinizi göstermeyi unutmayın. İnanın bana tüm yorumlarınızı ve mesajlarınızı okumaya çalışıyorum ve hepsi günümün en güzel kısmı oluyor. İyi okumalar *-*

Karya'nın ağzından
Yeşil 12 yaşında

"Ne demek yani kredi kartına binlerce lira borç yapmışım?" Parmaklarımı birbirine bastırmış, ofisinde oturduğum bankada, karşımda oturan genç kızın dik dik bakışlarına alet oluyordum. Bu sabah açtığım telefon ile, a bankasına dünyanın parasını borçlu olduğumu öğrenmiş ve atladığım ilk taksiyle şubelerine gelmiştim.

"İ-iyi de, 17 yaşındayım ben, benim kartım yoktu ki?" diye sordum alt dudağım titreyerek.

Masada öne doğru eğildi kız, benden en fazla 2-3 yaş büyüktü, nasıl becerip de bankacı olduğunu anlayamamıştım. Sürdüğü kıpkırmızı ruj dudaklarının iyi olgunlaşmış domateslere benzemesine sebep olmuştu.

"Önemli olan bu değil." Diye mırıldandı kız kafasını iki yana sallayarak. "Yaptığınız her alışverişte size kredi kartıyla mı ödeyeceksiniz? Diye sorulduğu her seferinde hayır demediğiniz için tüm o harcadığınız paralar üç katı olarak bankaya borçlu sayılıyor."

"Aman tanrım." Dedim ellerimi şakaklarıma bastırarak. "Ne yapacağız şimdi? Kullandığımız hesabın şifresini bana asla söylemezler, üzerimde hiç para yok!"

Kız baş ve işaret parmağıyla burnunun kemerini sıkarak pöfürdedi. "O halde sizin için ödemeyi yapabilecek birisini aramanız gerek yoksa akşama tutuklanacaksınız."

Tutuklanacak mıydım?! "Hayır hayır hayır!" diye bağırdım sandalyeden havaya fırlayıp arkaya doğru düşmesine sebep olarak. Yere çarpan tahtanın sesiyle kız irkildi. "Ben hapishaneye giremem! Orada video oyunu oynayamam. Orada hiç marshmellow yiyemem. Toplu iğneyle dövme yaptırıp sigaraya başlayıp belalı bir serseri olmak istemiyorum!"

Gözyaşları gözlerime hücum etmiş damla damla yanaklarımdan aşağı akıyordu. Muhtemelen ağlamasam iyi olacaktı çünkü hapiste beni susuz bırakabilirlerdi ve şu an vücudumdaki suyu tüketiyordum.

"Size biraz mühlet veriyorum." Dedi kız yine kafasını onaylamaz bir ifade ile iki yana sallarken. "Gelip ödeme yapabilecek birisini arayın Karya bey."

-

Savaş'ın Ağzından

"Ee, Ece ya?" dedim gülümseyerek, elimdeki iki kupadan birisini, kulisteki koltukta oturan kızın önüne doğru koyarken. Kibarlığıma tamamen ifadesiz bir suratla karşılık verirken o, benim motivasyonum zerre kırılmamıştı. "Daha neler var neler yok anlat bakayım?"

"Bu soruyu üçüncü soruşun Savaş." Dedi kız bacak bacak üstüne atarken. Oldukça ünlü bir oyuncu olan Ece'yi tavlamak için 3 aydır elimden geleni yapıyordum, eğer bu tavlama operasyonu biraz daha uzarsa çapkınlık lakabımdan feragat etmek zorunda bile kalabilirdim. "Sadede gel, beni buraya niye çağırdın?" Kaşlarından birisini kaldırmış, kollarını önünde kavuşturmuştu.

"Tamam, rolü kesiyorum artık." Dedim bir anlık hissettiğim cool'luk duygusuyla birlikte. Koltukta arkama doğru yaslanıp Ece'ye en seksi bakışlarımdan birisini attım. Kızda fark etmiş olacak ki önünde kavuşturduğu kollarını açıp hafifçe boğazını temizledi. "Seni beğeniyorum Ece, farkındayım ki sende beni beğeniyorsun. Bu zor kız ayakları sadece birlikte geçireceğimiz mükemmel zamanların gelmesini engelliyor. Doğruyu söyle hadi madem dürüst oluyoruz, benden hoşlanıyorsun değil mi?"

"Ş-şey..." diye kekeledi kız yanakları kızarmaya başlarken. "Evet Savaş senden hoşlanıyorum. Ama senin gibi namı çapkınlığıyla duyulmuş birisine yaklaşmaktan çekiniyorum." Dedi kız omuz silkerek.

"Ama Ece-" diye başladıktan sonra, kimsenin bilmediği, ama Yağız'ın müthiş dedikodu ağı sayesinde benim ezbere bildiğim, Ece'nin ordu kalabalıklığında eski sevgililerini ve orda burada takıldığı isimleri saymaya başladım. "-yani Ece'cim, madem ikimizde çapkınız, oyalanmayı bırakıp anın tadını çıkaralım mı?"

Kız kafasını iki yana sallayarak şok içerisinde gülümsedi. "Madem foyam ortaya çıktı." Dedi eli üstündeki ceketin fermuarına giderken. Salak bir gülümseme suratıma otururken kızın ceketini çıkarıp askılı üstüyle kalmasını izledim. Ece koltukta geriye yaslanmama sebep olarak üstüme doğru geldi ve elimi alıp beline koydu. "Ne zamandır bu anı bekledim bir bilsen..." dedi kız dudaklarını ısırarak.

"Hebeheebeje." diye saçmaladım. Bende bu anı uzun süredir bekliyordum! Oluyordu, sonunda oluyordu!

"Hep çok merak etmiştim... Savaş Bal..." diye mırıldandı kız iyice üstüme doğru eğilip dudaklarını benimkilere yakınlaştırarak. Heyecandan zorlukla yutkunup kıza doğru yaklaştım. Tam öpüşecektik, tam o büyülü an gerçekleşecekti, tam 3 aydır beklediğim ana ulaşacaktım ki, telefonum arka cebimde gürültüyle çalmaya ve titremeye başladı. Ece de bende olduğumuz yerde donup kaldık. Hala gözlerim kapalı bir şekilde beklerken, Ece'nin öfleyerek üstümden çekildiğini hissettim.

"Bak telefona." Dedi kız ceketini geri üstüne giyip yanıma otururken. Teninin üç ay sonunda zar zor açılmış santimleri kapanırken, sinirden burnumdan solumaya başlamıştım bile. Hangi gerizekalı beni arıyordu ki şimdi?! Ah, Karya! Başka hangi beyinsiz tam böyle mükemmel bir anı yok edebilirdi ki?! Neyse ki Ece hala modundan tam çıkmamıştı, şu salak telefonu kapatıp işimize geri dönebilirdik.

"Ne var lan?!" diye açtım telefona kükrememe engel olamadan. Karya'nın ağlamaklı bebeksi sesi bir çırpıda bana olan biten her şeyi anlatıverdi.

"Ne demek bankaya binlerce lira borç yaptın ya?" diye sordum şok içerisinde.

ŞANSIN KIZI -Bir Gençlik Komedisi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin