14- Şansın Kızı

1.2K 155 22
                                    


Ozan

"İmdaaat!" İkizim Yağız ciyak ciyak bağırarak evin içerisinde koşturuyordu. Elindeki sopayla peşine düşmüş olan Demir öyle sinirliydi ki bugünden sonra hayatıma tek çocuk olarak devam edebilirdim. Oha, Yağız resmen ölecekti.

"Demir duur!" diye bağırmaya çalıştım ama şu sesim bir türlü yüksek çıkmıyordu. Bahçeye çıkan Yağız'ı kovalayan Demir'in peşine bir de ben takıldım. "Kavga etmeyiin!"

Yağız can havliyle koşarken arkasına bakıp tiz bir çığlık attı. "Ulan kendi kardeşim bile mi?!" diye bağırıp diğer köşeye döndü.

Ellerimi hayretle havaya kaldırdım. "Ben sana yardım etmeye çalışıyorum!"

Yağız kaçmaya çalışarak kaldırımda yürüyen iki adamı Demir'in üstüne ittirdi, onlar hep birlikte bocalayınca yavaşladım. Kuzenimi ve adamları yere kapaklanmadan önce son anda yakaladım. Herkes geri ayaklandığında adamın teki öfkeyle bağırır gibi oldu ama tam bir boğaya dönüşmüş burnundan soluyan Demir'i görünce irkilip geri çekildiler.

"Çok özür dileriz!" diye bağırdım Demir arkasını dönüp giderken peşine yetişmeye çalışarak.

"Orospu Yağız." Diyordu Demir. Dişlerini, yumruklarını sıkmıştı. "O kaltağı bir yakalarsam-"

"Şu an dünyanın öbür ucuna gitmiştir sen Yağız'ın dayak yiyeceğine inanıyor musun?" diye mırıldandım gözlüklerimi düzelterek. Bir anda Demir yolun ortasında durup öfkeyle bana bakınca arkaya doğru kaçıştım.

"Oğlum suratınız benziyor diye sana kızayım dedim ama şu tipine de kızamıyorum, gel." Diye mırıldandı kafasını iki yana sallaya sallaya, sakinleşsin diye kolumu omzuna atıp eve yöneldim. İçeri girdiğimizde Savaş elinde bir komodin tutmuş, gürlercesine bağırıyordu. Sinirle fırlattığı komodin az daha Demir'le kafamıza geliyordu, neyse ki Demir tam zamanında eğilip beni de çekmişti.

Neredeyse beynimizden olmanın korkusunu bile yaşayamadan herkes birbirinin yüzündeki ifadeyi fark etti. Kuzenlerimin hepsi panik içerisindeydi. Karya suratındaki çocuk makyajına rağmen dudaklarını büzmüş yerde oturuyordu. İçimi çekerek yere, onun yanına oturdum. Demir ve Savaş karşıdaki dolaba yaslandı, Taha da bir sehpaya çöktü.

Özel anlar için sakladığım puromu cebimden çıkarıp yaktım. Hepi topu bir duman çekip bırakıyordum ama elimdeki hissiyatını seviyordum. Yine de o bile kendimi iyi hissettirmiyordu şu an. Savaş'ın kafası kendine çektiği bacaklarının arasındaydı, Demir camdan dışarıya bakıyordu, Taha internette bir şeyler araştırıyor gibiydi.

"Yeşil'i geri almamız gerek." Dedim bir anda içime doğan sinirle puroyu fırlatarak. Herkes şok içerisinde bana döndü. Hayatımız boyunca hiç, hiçbir şeye sinirlenmemiştim. Hiç. Şimdi ise ilk defa tattığım bu öfke duygusuyla ne yapacağımı bilmiyordum. Yağız'a kızgındım, kendime kızgındım, olaylara kızgındım.

İçeri partici gençler doluştuğunda ve ortalığı birbirine katmaya başladığında, Yeşil'i incelemeye gelen kadın neredeyse bayılacak gibi olmuştu. Beş dakika içerisinde birisi kadının üstüne krem şanti sıkıp onunla dans etmeye çalışınca, Yeşil'i elinden kavradığı gibi kapıya doğru sürüklemişti. Kız giderken arkasını dönüp korkuyla bize bakmıştı, elini bana doğru uzatmıştı. Elini tutmaya geç kalmıştım.

"Ozan?" dedi Taha tuhaf bir ifadeyle beni süzerken.

Yumruklarımı sıkıyor olduğumu o sırada fark ettim. Ellerimi bıraktığımda avuç içlerimde tırnak izleri vardı. Oflayarak ayağa kalktım ve kuzenlerime baktım. "Yeşil'i geri almamız gerek!" dedim daha aceleci bir sesle. Sanki alarm çalmışım gibi herkes ayağa fırladı, BBH savaşa hazırdı.

ŞANSIN KIZI -Bir Gençlik Komedisi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin